Şiir Tedâîleri

Şiir içsel hayatın genişliğine dayanır.

***

Cemal Süreya 1972 yılında ameliyat olmak için hastaneye yatan son eşi Zuhal Tekkenat’a on üç gün boyunca mektup yazar. Son derece samimi olarak yazılan mektuplarda Süreya eşine bağlılığını dile getirir. Bir mektubunda eşiyle kendisinin iki ayrı ırmak gibi farklı yerlerden kopup geldiklerini, bir noktada buluştuklarını ve böylece büyük bir nehir oluşturarak birlikte aktıklarını söyler. İşin garibi aynı Cemal Süreya ilk eşinin dişlerini dökmüştür.

***

Yetenek şair için olmazsa olmazdır.

***

Şiir yazmak için büyük şairlerin şiir kitaplarının okunmasının yanında kişinin kendini ve hayatı okunması da elzemdir.

***

Şiir için sezginin yokluğu düşünülemez.

***

Yazmak yalnızlıktır, şair zaten bunu bilir ve her şiirde yalnızlığını çoğaltır.

***

Cemal Süreya şiiri şöyle tanımlar; “Şiir ne benim için? Dramım, açmazım, kurtuluşum, batağım, sevgilim, babam, gözaltım ve kendimi hiçlemeyi bilişim…”

***

Şiir hakikati anlama cehdidir.

***

Bazı şairler bir ömür aynı şiirin peşinde koşar. Bu durum şaire acı olarak yeter.

***

Şiir yıkıcı, bozucu, tahrip edicidir. Şiir inşa etmez.

***

Şair dizenin peşinden koşandır. Şiir yazılırken şairin kendisi de nerede konaklayacağını bilmez.

***

Şair kendi kabuğunu defalarca kırandır. Ve her bir kabuğun kırılışında kendi gerçekliğinden hayrete düşen şair dizelere sarılmış ve hayretini seslendirmiştir. Şiir okuyanını hayrete çağırandır.

***

Orhan Veli şiiri ayağa düşürmüştür. Şiirden dizeyi, müziği, ölçüyü, ahengi ve metafiziği çıkarmış ve geriye kalana ise Garip demiştir. Geriye ne kaldı ki?

***

Ve son olarak eğer şiirden bahsediyorsak imgeden bahsediyoruzdur.

Serdar Kocabaş

DİĞER YAZILAR

6 Yorum

  • hayri pıtır , 25/11/2015

    serdar kocabaş’ı bu yazıyı yazdığı için suçlamak da nereden çıktı. hem şiir hakkında yorum yapmak için şair olmak gerekir diyorsunuz hem de yazıdakilerin yorum değil de alıntı olduğunu söylüyorsunuz. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu… bu doğrultuda yazarın yazdıklarının doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılabilir fakat yazarı yazıyı yazmakla suçlayamazsınız.

  • Nilgün , 24/11/2015

    Serdar’ın söylediğini bir çok şair söylüyor. Serdar söyleyince mi suç oldu.
    Orhan Veli’yi neredeyse eleştirmeyen kalmadı. Serdar neden eleştirmesin ki!

    Yıllardır poetika yazamayanların neden gücüne gitti acaba?

    Necetigil; “Şiir kazalarında ölenlerin, sakat kalanların sayısı, trafik kazalarından kat kat fazladır, hep aşırı hızdan, dikkatsizlikten” diyor. Serdar kadar kaç şairin cesareti var soruyorum?

    • Müteşair , 24/11/2015

      O, şiir yolunda kaza geçirmeyi, hatta ölmeyi göze alınca söyleme hakkına sahip, önce yola girsin. Evvela cesaret. Evvela icraat, sonra laf.

  • Müteşair , 24/11/2015

    Bu yazının herhangi bir kifayeti ve kıymet-i harbiyesi yok. Yazının başlığına “tedai” deyip dır’lı kesin ifadeler kullanmak ilk ve en büyük hata ve büyük bir tenakuz. Serdar Kocabaş’ın şiir üzerine böyle net ve kesin cümleler kurması için evvela ortaya şiir koyması gerekiyor. Hadi kurmadan yazmasını onayladık diyelim.

    Yazılanların neredeyse hepsi, biri de hadis-i şerif olmak üzere epigraftan ibaret. Kendi söylediği bir şey yok. Türk şiiri hakkında böylesine bol keseden konuşmak kolay olmamalı. Şair olmadan, şair şudur demek ucuz kahramanlıktan başka bir şey değil.

    Yazının etrafında kurulan cümleleri gelip yazı ve fikir diye sunmak hiç hoş değil.

    Böyle bir yazıya bu kadar cümle kurduğum için kendimi şiddetle kınıyorum.

  • sevket radoya mektuplar , 24/11/2015

    Dus sokagi sakinleri grubunun bir parcasi vardi; ‘ serin gel ucan mor yel ‘ diye. Keskin hatlarla siir uzerine yazmak icin bu alanda biraz dirsek curutmek gerekiyor diye dusunuyorum.

  • Yunus f. , 24/11/2015

    Son paragraflara Mehmet Rasit’in soyleyecek tumceleri olmali :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir