Bunca zamandır Kadıköy’e gider geliriz. Bu günah şehrinde kâh eylem yaparız, kâh sohbet ederiz. Bazen günahların döküldüğü denize baka baka şarkılar söyleriz. Ama her gidişimizde gözümüze bir şey takılır. Evet, Kadıköy’de ne yapmaya kalksak bu koca şey ısrarla gözümüze takılır. Tahmin ettiğiniz gibi bu koskocaman garip şey, balondur.
Normal şartlarda, balon denince akla ne gelir? Çocukluk gelir. Saflık, temizlik ve anılar gelir. Nitekim hepimizin çocukluğunda balonu olmuştur. Sonra balon satıcısı sevimli amcalar gelir. Annemiz bize balon almadı diye ağladığımız yıllar, bir balon için kardeşimizi dövdüğümüz zamanlar gelir.
Ama artık balon dendiğinde aklımıza Kadıköy geliyor. Kadıköy’deki manzarayı alt üst eden, bir estetik travması, rüküşlük abidesi olan devasa balon ve hemen altındaki, kapitalist burjuva özentisi gençlerin bir bardak çaya üç lira verdiği Balon Cafe geliyor. “Balon” kelimesi sizin için ne ifade ediyor, bilmiyoruz ama artık bizim için yitirilen saflık, özenti gençlik, zengin ve fakir arasındaki gelir uçurumunu, kapitalizm ve saflığımız arasındaki konvensiyonel durumu ve Türk solunun estetik fakirliğini ifade ediyor.
Biz Kadıköy’den baktığımızda karşımızda Ayasofya’yı, Sultanahmet’i görüp secde etmek için temiz toprak bulmak istiyoruz. Temiz!
Balon kelimesinin çağrıştırdığı saflığı elimizden alıp, “Balon’da buluşalım canımın bitanesi!” gibi aptal âşık cümlelerinin kusmamıza yardım ettiğini de bilmelisiniz.
Ve son olarak; bir balonumuz bile yok, annemize küstük sâyenizde. Dolayısıyla bu Cumartesi eylem yapıyoruz!
Annesine küsenler gelsin.
Tarih: 21.04.2012 Cumartesi
Mekân: Kadıköy-Beşiktaş İskelesinin Yanındaki Kafe
Saat: 17.45
Not: editor@edebifikir.com