Adem Suvağcı, Edebifikir okurları için şair A. Ali Ural’ın güzel mısralarından bir seçki hazırladı.
***
MÜNÂCATIN KIYISINDA
her mancınıkla daha uzağa gidiyorum düştüğüm her yer mancınık
sütunlar fışkırıyor arzdan döşek kılacakken toprağı ben
ne nefhanla pişiyor çamur ne gül bahçesi oluyor kırıldığım yer
NAATIN KIYISINDA
Sabit’in oğlu Hassan söndürürken cehennemi mısralarıyla
cennet ağaçlarıyla tutuşturmak kendi cehennemimi nedir
Ömer görse sus derdi senin kelimelerinde is var huzura çıkamaz
MUAMMA
usta nişancıymış şafak sökerken rüya örene bak bir
marifet kanda yürüyüp bırakmamak iz
marifet bir ormanı taşımak omzunda
GİZLİ BUZLANMA
Matlaşıyor parlayan ne varsa gözeneklerinde arzın
İleri bakmadıkça görünmüyor o hain yıldızlanma
RÜZGÂR ÇANI
Zâhidi kalmamış bir çiçek göçmen şarkılarında açan
Bir salkım sahte üzüm hakikiden ayırana aşk olsun
SAAT SATAN ZENCİLER
Bu saatler yalnız gece işliyor
Takvim mabedi yutuyor rakamları gün çekilince
***
Kapkara bir ay dövmesi bembeyaz bileğine
Kraterler çizecek hangi atlasa baksan kir götürmüyor
Zenciler saat farkıyla önde
SÜLÜN OSMAN’IN GALATA KULESİ’Nİ SATTIKTAN SONRAKİ BEYANIDIR
Sorsalardı söylerdim
Havadaki kuş nasıl satılamazsa
Nasıl satılamazsa denizdeki balık
Öyle sattım galata kulesi’ni saklayarak
Göz kapaklarımın altında
ERTELENMİŞ ŞİİR
Ertelenen bir kardır deli gömleği giydiriyorsa pencerene
Ertelenen bir elmadır soyarken kesiyorsa elini
Köpeğin kesik kesik soluyorsa dünküdür ağzındaki gazete
TRAMPET BİTİRİMLERİ
Kurşuna dizilen adamın neden gözlerini bağlarlar
Ritmi bulduğumda kaybettim şiiri
HİDROFOBİ
birazdan güneş kapıma dayanacak
seni ihbar etmemem için ayaklarıma değil
yüzüme kapan!
VEZNEDAR
Ne kadar çok ses var bu sokaklarda kısık
Ne kadar çok kapı, yoruldu çıkmaktan
CAN HAVLİ
Hep yüzülmemiş denizler için kutba gidiyor
Tek kefeli terazilerde tartılıyor hep
ateş yakamadığı için çiğ balık yiyor
sesinin külü dökülüyor hep
KÖPEK DİLİ
Sallanıyor boşlukta tekmeleyince dilini
Dilden bir urgan ucunda köhne gemi
Yalpalıyor dalgalar içinde yalan
Yedi kere yumalı yedi kere şiiri
MUHTEVA
II.
Bir günah işle ve öldür
Geçmeden bir deniz kenarından
Bir günah işle ve onu öldür
Takmadan köpüklerini peşine
VALİZ
Valizimi hazırlamama yardım et
Kollarından çekiyorlar nehrin
Kollarımdan çekiyorlar
Bekçi elini düdüğüne götürüyor
En üste koy şiirlerimi
KÖRÜN PARMAK UÇLARI
Ah bu nasıl anafor
Ne çekiyor bu parmakları
uçlarıyla dokunuyor
ağaca, güneşe, taşa
ELEK
II.
Sen o gece doğdun
Benim öldüğüm gece
Beyaz bir beze sardılar beni
Seni de koparıp biraz ucundan
MÜSTÂMEL
Bir gülüştü daha önce kullanılmış
Benzeri defterlerde saklanan bir puldu
Yerini ararken vazoda
Teşrifatçı ilâhlara kurban sundu
FARKETTİM
Bir şeyler taşıyor gökyüzü kefesinden
Bulutlar nefes nefese kararıyor
Derine daha derine
Sıcaklık yakışıyor yüze
Hiç böyle ağlama görmedim ben
Yaşlarıyla abdest alıyor
MARA VE ÖTEKİ ŞİİRLER
I.
Posterini asanlar güzel bir kadın yerine bin kadını astılar saçlarından
II.
Bu benim çellom dediysem inanma geçicidir sahipliğim her sahiplik gibi
Bir dilim güneş düşsün avcuma beklerim bir parça yıldız
Ben kırıntılarla yaşamayı öğrendim parmak uçlarımdadır neşesi
V.
Kim kapatırsa göz kapaklarını sınırsız resimleri olur
Taşar durur rüyasında kıyısından taş topladığı nehir
VI.
Kimin sırtında buz tuttu hırka kimin ayaklarında ilmek ilmek taş
Kimin güneşiydi bu sapsarı dilimler reçel kavanozlarında
Söyleyin kimdi tren garında paltosunun yakasına sımsıcak ilişen
VII.
Alnından kıvılcımlar saçarak meleklerin secde ettiği o mukaddes yere
Kaç mısra daha kapanacak oynasın diye görkemli kaya yerinden
Üç yüz yıl kıpırdamayan göz kapaklarından sızarak portakal kokusu
Gümüş parasını saklardı yedi uyurlardan olsaydı Mara
İHBAR
Allah’ım ne küstah bu şairler
Avutamayınca kelimeleri
Kelimelerle avunuyorlar
YILDIZ MADENİ
Ölüme kim inanmış ki inansınlar hemen
Yediremezler kendilerine ve çocuklarına
Ölü numarası yapmak kolay, yaşıyor numarası nedir
BABA DİLİ
Dönmesin, hakikat topaç değildir
Dönmesin, dermanı kıblesinde
YARALI DÜĞÜM
Biraz tenha biraz esrik biraz kış
Hükümdar eli dilenci eli
Her sandık bir gemi ağa takılmış
İstemek sultana yakışmaz
BİR AĞIDI ŞARKI SANIP OYNAMAK
Hadi bağır kırk yerinden vursunlar yankıya dek
Hadi bağır kırk kuyudan su yerine ses çıksın
KARA TAHTA BEYAZ TEBEŞİR
15 Temmuz şehitlerinin çocuklarına
Çocuğum babanı yakut mahfazasına koydular tabut değil bu
Nasıl yaşanacağını öğretmek için öldü hepsi bu
Hayır ölmedi Hakk diridir, diyor misafirine
Hepsi bu değil yanından ayrılmayacak aldıkça nefes
A. Ali Ural
Şiir Seçkilerimiz:
Alaeddin Özdenören
Kemal Sayar
Didem Madak
Ali Ayçil
Ahmet Murat
Osman Konuk
Zeynep Arkan
Süleyman Çobanoğlu
Cahit Zarifoğlu
Bülent Ata
2 Yorum