Tekrarda Tekrar Var mı?

Sana mektup yazmayalı uzun bir süre oldu. Bu uzun süre zarfında kendime dair derin düşüncelere daldım. Kimi umutsuz sokaklarda açtım gözümü, kimi umarsız gecelerde sorularla örttüm üstümü. Ama ne yaptımsa “ben”den kurtulamadım. Anladım ki insanın beni, kendi girdabıymış. Bunu anlamam çok uzun sürdü biliyorum ama bu bilgi kitaplardan elde edilmiyor. Tecrübe istiyor idrak edilebilmesi için. Yaşanmışlık ve dahası acı. Evet, evet acı istiyor. İstersen bu netameli konuları bir kenara bırakalım ve asıl mevzua girelim.

Sakın senin güzelliğine methiyeler dizeceğimi sanma. Tamam güzelliğin her gün kendini tekrar ediyor ama günler de kendini tekrar ediyor. Güneş her sabah yüzünü doğudan gösteriyor. Akşam olunca da elveda deyip yeni gün tekrar doğmak için batıyor. Günleri haftalar, haftaları aylar ve ayları da yılların takip ettiği koskocaman bir tekrar döngüsü hayatımızı kaplamış. Mesela her sabah uyanıyoruz. Her sabah işe gidiyor ve akşamın olmasını bekliyoruz. Hafta içi günleri bitince hafta sonlarının tekrarlarını arzuluyoruz. Aynı elbiseleri giyiyor, aynı arkadaşlarla görüşüyor ve yaklaşık olarak aynı şeyleri konuşup nefeslerimizi dolduruyoruz. Bir de nefes almak vardı di mi! Sürekli nefeslerimizi de tekrarlıyoruz. Konunun ne olduğunu anladım sanırım: Hayatımızdaki tekrarlar.

Bütün bu tekrarların yanında yanlışların tekrarları da var. Evet, evet doğru okudun, hatalarımızı da sürekli tekrarlıyoruz. Böylece kendimizden nefret ettiğimiz anları çoğaltıyoruz ama bu durum da tekrar döngüsüne girip kendine bir anlam buluyor ve hayata tutunmaya devam ediyoruz. Hatalar demişken günahları unutmamak lazım. Bir türlü kendimizi kurtaramadığımız, her yaptığımızda pişman olduğumuz ama aradan zaman geçince tekrar işlemekten kendimizi alamadığımız günahlarımız. Eğer günah varsa tövbe de vardır değil mi? Tövbelerimizi de sürekli tekrarlıyoruz. Hâlbuki tövbe; günahı terk etmek, yaptığına pişman olmak ve bir daha yapmamaya karar vermekten ibarettir. O halde bir velinin deyimiyle tövbelerimiz de tövbeye muhtaç değil mi?

Peki ya ibadetler? Evet ibadetler de tekrar üzerine kurulu. Her gün namaz kılıyor ve her yıl bir ay oruç tutuyoruz. Bu tekrarlar sebebiyle zaten geleneğimizde ibadetin adetleşme tehlikesine dikkat çekilmiş. Hemen aklına gelebilir ve diyebilirsin: Her gün tekrar edilen bir ibadeti adet haline gelmekten nasıl kurtarabiliriz ki? Yerinde derinleşmek diye bir kavram var. Bir odaya hapsedildiğini düşün. Dört bir tarafın duvar. Ne yaparsın böyle bir durumda? İstersen cevabı ben vereyim: Olduğun yerde derinleşirsin. İdrakini ve bilincini diri tutar ve kendi benine dair bilgiye ulaşırsın. Hocam, “İbadetin de dansın da temeli ritim ve harmonidir: düzenli tekrar” derdi. O halde düzenli tekrarın hakikatine ermek gerekiyor. Peki nasıl? Düzenli tekrar ederek. Yani cevap, sorunun içinde mündemiç. Düzenli tekrar derinleşmeyi ve eşyaya farklı bakmayı sağlar. Yani gözlerdeki tekrardan dolayı oluşan körlüğü yine tekrar giderir. Sakın burada kısır döngü var sanma. Çünkü tekrar sadece tekrara inanan için vardır. Unutma “aynı sularda/nehirde iki kez yıkanılmaz” ve yaratma her an devam etmekte.

Güzelliğine değil acizliğine tutunup ibadetlerinin adetleşmesinden kurtulman ve bu sayede eşyanın hakikatine varman dileğiyle hasretle selam ederim.

Bu arada bir annenin bebeğini öpüşünde tekrar olabilir mi, meselesini düşünmen dileğiyle…

Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

6 Yorum

  • Yeşilçam Müdavimi , 11/06/2018

    Nevabit, Sulhi Ceylan’ın hocası Davut BAYRAKLI olur. Bunu bilenler bilir.

  • Elif , 11/06/2018

    Sulhi Ceylan da bir acayiplik var sanki bu aralar.. ne biliyim, belki kendini yenileyemeyiş?!

  • Celâl Kuru , 31/05/2018

    Amelde tekrar makbuldür, ancak söz için bu geçerli değil. Eskiler, “tekrar sözün tesirini azaltır.” demişler ve Sulhi Ceylan yazdıklarında tekrara düşüyor. Tekrarda tekrar var mıdır, bilmiyorum ama, Sayın Ceylan’ın dost meclislerinde sürekli zikrettiği “tecellide tekrar olmaz.” sözüne binaen soruyorum: acaba Sulhi Ceylan artık yazarken tecelliye tâbi olmuyor mu?

  • Şeyma , 31/05/2018

    Bir yazının içine bu kadar çok konuşulası muhabbetler sığdırılır mı? Bize de yazık değil mi? Çay içtiğin derine daldığım çaydaşım uzaklardayken ve muhabbet edemiyorken bu mektubu niye okudum ki ben. En azından hayalini kurdum çaydaşımla kavuştuğumuzda herbir cümleye kac bardak çay içtiğimizin.

  • yesilçay , 30/05/2018

    Nevabit diye ders yapmıştı o hoca :)
    Iyi bir hocadır, kaçırmamak lazım derslerini…tekrar tekrar dinlenesi..

  • Nevabit mi? , 30/05/2018

    Sulhi Ceylan’a bu güzel öğütleri veren hocası kimdir gören bilen var mıdır uzun çarşının uluları!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir