Mutluluk mu Ermişlik mi?

Erdeme ulaşmak için her şeyden soyunması ve arınması gerektiğine inanan Alissa’nın Jerome’ye yazdığı mektuplardan biri…

Mutluluk yerine ermişliği seçen Alissa’nın yüreğinden kopan satırlar…

***

Sönüp giden ezgiyi duyuyorum yine
Bir menekşe tarlasının üzerinden eserek kokular yayan
Tatlı güney rüzgârı gibi uğulduyor kulaklarımda
Ama yetsin bu kadar! Yeter!
Eskisi gibi tatlı gelmiyor artık bana…  (Shakspeare)

Evet! Elimde olmadan bütün sabah seni aradım. Gittiğine inanamadım. Sözümüzü tuttuğun için öfkeliyim sana. Bu bir oyun diye düşündüm. Her çalının arkasında seni görecekmişim gibi geliyordu, ama hayır! Gidişin gerçek. Teşekkür ederim.

Günün geri kalan bölümünü sana da anlatmak istediğim, sürekli kafamı kurcalayan bazı düşüncelere takılmış olarak geçirdim. Eğer onları sana anlatmazsam daha sonra senden bir şeyler saklamış olacağımın ve senin sitemlerini hak edeceğimin tuhaf ve belirgin kokusuna kapıldım.

Fongueusemare ziyaretinin ilk saatlerinde şaşırmıştım. Senin yanındayken bütün varlığımla duyduğum o tuhaf memnuniyet beni çabucak endişeye soktu; ‘Öyle bir memnuniyet ki bu, diyordun bana, bunun ötesinde hiçbir şey istemem!’ Yazık! İşte beni kaygılandıran da bu…

Yanlış anlaşılmaktan korkuyorum dostum. Özellikle de ruhumun en şiddetli anlatımından başka bir şey olmayan bu akıl yürütmede bir kurnazlık olduğunu sanmandan korkuyorum. (Ah ne kadar beceriksizce olurdu bu!)

‘Eğer yetmeseydi, mutluluk olmazdı’ demiştin bana, hatırlıyor musun? Ne cevap vereceğimi bilememişim. Hayır Jerome, bize yetmiyor. Jerome, bize yetmemeli. Derin mutluluklarla dolu bu memnuniyeti gerçek diye kabul edemem ben. Bana sonbaharda nasıl bir sıkıntıyla kaplı olduğunu anlamadık mı?

Gerçek! Ah! Tanrı bizi gerçek olmasından korusun! Biz başka bir mutluluk için doğduk…

Daha önceleri mektuplaşmalarımız nasıl sonbahardaki görüşmemizi mahvetmişse, dün burada olmanın hatırası da bu mektubun büyüsünü bozuyor. Sana yazmaktan duyduğum o büyük hazza ne oldu? Aşkımızın hak edebileceği mutluluğun bütün saflığını mektuplarla ve buluşmalarla mahvettik. Ve şimdi elimde olmadan Soir des Rois’nın Orsino’su gibi yazıyorum: ‘Yeter! Daha fazlasını istemez! Biraz önceki kadar tatlı değil artık!’

Hoşça kal dostum. Hic incipit amor Dei (Tanrı sevgisi burada başlar). Ah! Seni ne kadar sevdiğimi hiç anlayabilecek misin?

Hayatının sonuna kadar hep senin olacak,

Alissa

Kaynak: Dar Kapı, Andre Gide, Timaş Yayınları, Çev: Buket Yılmaz, Ekim 2014, 6. Baskı, Sayfa: 107-108

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • alissa , 17/11/2014

    Bunlar asparagas. Ilahi aska inanmiyorum. Hucrelerime kadar bir besere duydugum ask gercek olan.

    • ömer ertürk'ün dublörü , 18/11/2014

      Tasavvuf klasiklerinin sonuna şöyle bir ibare düşülür genelde: TATMAYAN BİLMEZ! siz de haklısınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir