Yıkma Gönlün Kimsenin

Halk arasında anlatılagelen bir menkıbe şöyledir: Görüşleri sebebiyle Nesimî’nin derisinin yüzülmesine fetva veren müftü, sağ elinin işaret parmağını sallayarak “Bunun kanı da pistir, eğer bir organa değerse o organın da kesilmesi gerekir” diye bağırdığı esnada Nesimi’nin yüzülen bedeninden bir damla kan müftünün bu parmağına sıçramış. Nesimî’nin derisinin yüzülmesini izleyen halktan biri hemen; “Müftü efendi, fetvanıza göre kanın değdiği parmağınızın kesilmesi gerekmez mi?” diye sorunca müftü; “Buna gerek yok, biraz suyla temizlenir” cevabını vermiş. Bu konuşmaları duyan Nesimî ise kanlar içinde şu beyti söylemiş:

“Zâhidin bir parmağını kessen, dönüp Hakk’tan kaçar;
Gör bu miskîn âşığı serâpâ soyarlar, ağlamaz.”

***

Klasik edebiyatımızın büyük isimlerinden şair Nesimî, eskilerin ifadesiyle “elsine-i selase” yani üç dilde şiir yazabilen bir şairdir: Türkçe, Arapça ve Farsça. Edebiyatımızın kurucu metinlerinden olan şiirleri hâlâ capcanlı ve etkilidir. Türkçeyi şiir dili olarak son derece başarılı kullanmıştır. Bu sebeple olsa gerek Gelibolulu Mustafa Ali onun için “Türki şiire şöhret veren Seyyid” demiştir.

***

Vahdet-i vücud düşüncesini şiirlerine taşımıştır. Şiirlerinde Allah’ın emrettiği ibadetlerin yapılmasının önemine vurgu yaptığı kadar ayrılıktan da bahsetmektedir. Dünyaya gelmeyi bir ayrılık olarak görür ve Allah aşkını şiirlerinde işler. Tek derdi O’nun cemalidir. Kaldı ki bu derdi için canını da vermekten çekinmemiştir.

***

Nesimî esrarengiz şairlerdendir. Düşünceleri sebebiyle başına gelmeyen kalmadığı halde yine de bu düşüncelerini halka yaymak için elinden geleni ardına koymamıştır. Düşüncelerinin aykırılığı sebebiyle Anadolu’da duramamış ve bu sebeple Halep’e yerleşmiştir ama burası onun idam fermanının verildiği yer olmuştur.

***

Ketebe Yayınları’nın tarihi ve kültürel zenginliğin önemli isimlerinin öne çıkarıldığın “Türkçe’yi Kuranlar” dizisi kapsamında Yusuf Yıldırım tarafından hazırlanan “Seyyid Nesimî” şiir seçkisi, genç kuşaklara Seyyid Nesimî şiirini tanıtmayı hedefliyor. Bu sebeple Nesimî’nin şiirlerinde geçen fakat modern insanın kendisine yabancılaştırdığı kelimeler dipnotlarda belirtilerek şiirin muhtevasına uygun olacak şekilde güncellenmiş.

 

Serdar Kocabaş

 

Yıkma Gönlün Kimsenin

Dil binâ-yı kibriyâdır, yıkma gönlün kimsenin!
Genc-i esrâr-ı Hudâ’dır, yıkma gönlün kimsenin!

Kalb-i mümin beyt-i Hak’tır, hacc-ı ekber ondadır
Secdagâh-ı Mustafâ’dır, yıkma gönlün kimsenin!

Dest-i kuddretle yazıldı sun’-i Hakk-ı lem-yezel,
Zülfikâr-ı “lâ fetâ”dır, yıkma gönlün kimsenin!

Hem hadisinde buyurdu seyyid-i hayru’l-beşer:
“Sidre ve arş-ı a’lâdır”, yıkma gönlün kimsenin!

Enbiyanın mu’cizâtı, evliyanın himmeti;
Ondadır fi’l-cümle eşya, yıkma gönlün kimsenin!

Ey Nesimî nûr-i Hak’tır, ondadır esrâr-ı Hak,
Cilvegah-ı evliyadır, yıkma gönlün kimsenin!

 


 

dil: Gönül.
binâ-yı kibriya: Üstünlük ve azamet binası.
genc-i esrâr-ı Hudâ: İlahi sırlar hazinesi.
kalb-i mü’min: Müminin kalbi.
beyt-i Hak: Allah’ın evi.
hacc-ı ekber: En büyük hac.
secdegâh-ı Mustafâ: Hz. Peygamber’in (s.a.v.) secde ettiği yer.
dest-i kudret: Allah’ın kudreti.
sun’-i Hakk-ı lem-yezel: Baki olan Allah’ın sanatı.
zülfikâr: Hz. Ali’nin meşhır kılıcı.
lâ fetâ: “Hz. Ali’den başka yiğit yoktur” mealindeki hadisin bir kısmı.
seyyid-i hayru’l-beşer: İnsanların en hayırlısı ve efendisi olan Hz. Peygamber. (s.a.v.)
sidre: En büyük makam.
arş-ı a’lâ: Göğün en büyük tabakası.
mu’cizât: Mucizeler.
himmet: Yardım, destek.
fi’l-cümle: Bütün.
nûr-i Hak: İlahi nur.
esrâr-ı Hak: İlahi sırlar.
cilvegâh-ı evliya: Velilerin tecelli ettiği, göründüğü yer.

 

Kaynak: Seyyid Nesimî, Yusuf Yıldırım, Ketebe Yayınları, 1. Baskı, Haziran 2018, sayfa: 88-89.

 

 

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Mustafa Okan , 25/11/2018

    Nesimi’nin idam edilmesi hakkında bir şey diyemem ama benim bildiğim başında Fazlullah olan Hurûfî tarikatının muridlerindendir. Hurûfîlik şi’î bir tarikattir. Bu tarikatın görüşleri ehl-i sünnet tasavvufî tarikatlarına terstir. Öyle ki Kur’an-ı Kerim’i harfler üzerinden yorumlayan, insan kıblesinin insan sureti olduğu görüşündeler. Nesimi de Hurûfîliğin görüşlerini şiirlerinde propaganda olarak kullanmıştır. Kendisi de Hallâc-ı Mansur gibi idam edilmek istenmiştir. Bundan dolayı birçok yer gezerek Hurûfîliğin propagandasını yapmıştır. Hurûfîlik hakkında şu makaleyi okuyabilirsiniz: HURÛFÎLİK NEDİR?
    Hasan Hüseyin BALLI*

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir