Yazarlığın Fabrika Ayarı: Rutinler

Kitapları ile en güzel saatlerimizi geçirdiğimiz büyük yazarların, okur-yazarlık geçmişleri her zaman merak edilmiştir. İlk okumaları ve ardından gelen kalem oynatma serüvenleri sürekli irdelenir. Fakat yazar adaylarına ilham sebebi olan bu tür meraklar çoğu zaman ilham olmaktan öteye geçmez. İlham almak ile ilhamdan yola çıkmak birbirinden farklı iki durumdur. Birbirine karıştırıldığı takdirde editörünü ve okurunu çileden çıkartacak metinler doğabilir.

Yazar adayına düşen, yola çıktıktan sonra yolda kalmayacak kadar birikime sahip olmasıdır. Edindiği birikimleri, kendisini ispatlamış yazarlardan aldığı ilhamlarla harmanlayarak ağır ağır ve derinden ilerlemek henüz başlayanlar için daha iyi bir yol olabilir.

Okurun Masası Yazarın Masası kitabında Davut Bayraklı’nın ortaya koyduğu düşünceler bu bağlamda çok önemli. Kitap, yazmak için elinize kalem aldığınızda nasıl ve nereden başlayacağınızı tam olarak kestiremiyor ve bu süreç uzadıkça kalem elinizde ağırlaşmaya başlıyorsa okumaya değer bir içeriğe sahip. Yazar; “Bizden önceki ustaların okur-yazarlığa başlama serüvenlerinden sıyrılıp onların okuma ve yazma sürecinde uyguladıkları rutin ve ritüellerine göz atma” eyleminin daha faydalı olacağını düşünerek yola çıktığı için yazar adayına kökten bir çözüm sunmasa dahi kendi rutin ve ritüellerimizi belirleyebilmemiz adına zemin hazırlıyor. Çünkü Davut Bayraklı, rutinlerin içerisinde, devam edildikçe açığa çıkan sırların olduğunu söylüyor.

İşte kitaptan sizin için seçtiğim alıntılar.

(İbrahim Orhun Kaplan)

***

“Yazının başlangıcını ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’le birlikte düşünmek zorundayız.” (s. 10)

“Goethe’nin Genç Werther’in acıları ise gücünden hiçbir şey kaybetmiyordu. Tam onbir kez başlayıp bitirdiğim bu eser her okuyuşum da beni yerden yere vuruyordu. Werther’in, Lotte’ye yazdığı 15 Eylül tarihli mektubu Kazakistan’ın o uçsuz bucaksız bozkırında beni adeta yeniden fethediyordu.” (s. 20)

“Okurken hayal gücünüz, yazarın dil ustalığı sayesinde kendiliğinden devreye giriyor ve Sen Petersburg gözünüzün önünde ansızın canlanmaya başlıyor.” (s. 25)

“İnsan yaşadığını yazar mıydı, yoksa yazdığını mı yaşardı? Bilemiyorum.” (s. 35)

“Mesela Weimar döneminin ünlü şairlerinden olan Schiller, yazarken masasının üstünde mutlaka çürük bir elma bulundururmuş. Bununla da yetinmeyen şairimiz ara ara bu elmayı koklayarak başka diyarlara gittiğine inanırmış. Ne tuhaf değil mi? Döneminin en ünlü şairi, ilhamı çürük bir elmadan alıyor.” (s. 53)

“Ben genelde yaşlandıkça bilgi birikimin artacağına ve insanın tecrübeyle daha iyi şeyler yazacağına inanırım.” (s. 54)

“Tolstoy, Çehov’u sevmesine rağmen oyunlarından hazzetmezmiş. Bir keresinde Çehov’a “Oyun yazarı, tiyatro seyircisinin elinden tutup, onu istediği yöne doğru götürmelidir. Senin karakterlerini takip etsem nereye varırım? Ancak oturma odasındaki koltuğa gidip geri dönerim.” (s. 74)

“Twain’i anlatırken, ‘Ömrü boyunca depresif, neşesiz ve melankolik bir hayat sürdüren tuhaf bir adamdı” demiştim. Bu doğru, ama onun bir ilginç özelliği de bugün bildiğimiz anlamda stand-up gösterilerini dünyada ilk kez uygulayan kişi olmasıdır.” (s. 79)

“Dedektif romanı yazarı olarak bilinen Edgar Wallace da tuhaf yazma alışkanlığı olan isimlerdendir. Kaleme aldığı kitapların çoğu filmlere konu olan yazar, yazı yazmadan önce mutlaka işçi tulumu giyerdi. Edgar Wallace, yazı yazmak için genellikle geceleri işe koyulan bir yazardı ve yazı masası da gayet büyüktü.” (s. 85)

“Budist bir din adamının oğlu olan Murakami, roman yazdığı dönemlerde sabah kalkıp ara vermeden, kesintisiz olarak beş-altı saat çalışırmış. Bu çalışma belli ki yazarı yoruyor, yıpratıyor; o yüzden de yazar öğleden sonralarını yüzme veya koşmayla değerlendiriyormuş.” (s. 110)

“O yüzden sevgili okur sana tavsiyem meseleyi abartma ve yazdıklarını temize çek, son okuma yap yeter.” (s. 121)

“Yazar, neden yazdığı sorununu çözdüğü zaman, bu soruya cevap bulmadan önceki gibi yazabilir mi, o da ayrı bir merak konusu.” (s. 151)

“Yazı işiyle uğraşıyorsanız bizden size küçük bir tavsiye: Mutlaka belirli bir süre “günlük” tutun.” (s. 193)

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • PARS-ASLANBEY , 08/12/2018

    Gayet başarılı bir yazı olmuş.Kitaptan alıntılar yapmanız dahada merak uyandırıcı.Ellerinize sağlık.

  • Aslanbey , 15/08/2018

    Okudum.

  • Yunus , 07/08/2018

    Gayet başarılı :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir