Daha güzeli olur mu? Daha daha da güzeli bulunur mu? Kitaplarına Hayvan Çiftliği ve Bin Dokuz Yüz Seksen Dört gibi çarpıcı isimler seçmiş bir yazar söz konusu olduğunda, Kitaplar ve Sigaralar kadar uygun bir isim daha olur mu? Olmaz, şüphesiz olmaz. Olan da güzeldir. Ben, kitaba düşkün olduğu kadar dumana müptela değilim fakat bu iki kelime her zaman birbirine pek uyar. Çok yakışır. Çağrışımın dumanını döndüre döndüre canlandırıp yaşatır. Hele, sözünü esirgemeyen ancak bunu tatlı ve yüksek üslup içerisinde sunan bir yazarsa o, George Orwell ise, okuma güvenliği içinde yol alıyorsunuz demektir. Umulur ki, Sel Yayıncılık, yayın programına aldığını söylediği Why I Write isimli deneme kitabıyla bizi bir an önce buluşturur. Ağzımıza çalınan balın kokusunun uçup gitmesine izin vermez.
Kitap okurum!
Yedi okunası başlıktan oluşuyor Kitaplar ve Sigaralar. Kitap, eleştirmen, hastaneler, politika, iğneleme, iç dedikodu, hasılı canlı ve yaşayan hemen her şeyi geleceğe doğru harmanlıyor Orwell. 1936-1952 yılları arasında yazılmış bu metinler sanki o yılların değil de bu yılların konularıymış gibi güncelliğini koruyor. Herkesin ilk söylediği yalanlardan olan, “kitap okurum” söylemine karşın; “kitap satın almanın, hatta okumanın pahalı ve ortalama insanın olanaklarının dışında bir zevk olduğu fikri o kadar yaygın ki…”cümlesini kuruveriyor başta. Öyle ya, modern dünyada, kitap okumak salt bir yaşam etkinliği değil aynı zamanda bir ekonomik göstergedir. Bizim enflasyon hesaplamalarında kitap gideri var mı, varsa hangi öncelikte bilmiyorum. Ne var ki, Orwell’ın altını çizdiği gibi; “kitapların fiyatı ile insanın onlardan elde ettiği değer arasında herhangi bir ilişki kurmak zor.” O sebepten, alabildiğine tarafsız kalmaya çalışarak tütün ile kitap fiyatları arasında karşılaştırma yapıyor. Ancak yine onun derdi bambaşka bir cümlede açığa çıkıyor; “Ve kitap tüketimimiz bu kadar düşük olmaya devam ederse, en azından bunun nedeninin kitapların satın alındıkları ya da ödünç alındıklarında çok pahalı olmalarında değil okumanın köpeklere, sinemaya ya da pub’a gitmekten daha az heyecan verici bir meşgale olmasında yattığını itiraf edelim.”
Hiç şüphesiz okumak ve okuyan insan daha az heyecan verici bulunuyor bugün de. Okumanın imajı ile değeri arasındaki çatlak gittikçe büyüyor. Yine de, kitaba ve tütüne düşkün olanların kendilerine özgü bir evreni hep vardır ve bu evrenin mabetlerinden birisi de Sahaf dükkânlarıdır. Her ne kadar “eskiyen kâğıdın o tatlı kokusu artık beni cezbetmiyor” dese de Orwell, kitaptan ve sahaftan geçmenin ruhunu hissettiriyor. Ve hâlâ “Kitaplar, şimdiye kadar icat edilmiş her şeyden daha fazla ve daha fena toz yapmaya ve her kurt sineğinin ölmek için tercih edeceği bir yer olmaya” devam ediyor.
Zekâ dolu ve ironik bir dili var aynı zamanda Orwell’ın. “Bir Kitap Eleştirmeninin İtirafları” bu bakımdan hayli eğlendirici. Onun önerisi; “Her kitabın üzerine eleştiri yazılmasının sorgulanması” yönündedir. Çünkü insanların büyük kısmının kitaplarla herhangi bir profesyonel bağlantısı olmadığı için, değer konusunda birleşmek zordur. Yazarın dilinin, konu ve yaklaşımlarının diri ve güncelliğinden söz ettim ya, “Yazının Korunması” tam da bunun en yalın karşılığı sanki. “Çağımızda entelektüel özgürlük fikri zaten iki yönden tehdit altında. Bir yanda teorideki düşmanları olan totalitarizm savunucuları; diğer yanda daha birincil, pratik düşmanları olan tekeller ve bürokrasi var…”
Sözün hası ve kısası, “Ülkem Sağ mı Sol mu?”, “Yoksulların Ölümü” ve bir tür günlük ve yaşam taslağı niteliği taşıyan “Ne Günlerdi” yazıları, Levent Konca’nın Türkçesi ile, okuru memnun etmeye hazır. Dileyen sigarasını hazırlasın. Dileyen de kitabını… Orwell’ın özgün dünyası sizi bekliyor. Kat kat zevk ve zekâ dolu hem.
Ömer Erdem
Radikal Kitap, sayı 647