türkçe hudutlarında “deneme” yazmak mümkün mü? veyahut türk denemeciliğinde yol almak için meşgûl olunacak deneme kitapları
***
türkçe hudutlarında “deneme” yazmak mümkün mü? bu soruyu almanca için, macarca için yahut felemenkçe için sormuyoruz. türkçe için soruyoruz. çince için de sormak mümkün. malum olduğu üzere, “deneme” kavramını bâtıl türkçeye (1932 sonrası türkçeyi kast ediyorum) “essai”, “essay” kavramından tercüme ettik. michel de montaigne bir fransız, francis bacon ise ingiliz. çağdaş ingiliz-yahudi medeniyeti’nin öncülüğünü yapmış iki millet fransız ve ingilizler. “deneme” dediğimiz edebî tür ise bu medeniyetin dünyasından doğmuş bir tür. edebiyat teorisi üzerine yazılmış kitaplarda, ders kitaplarında rastladığınız deneme türüne ait tanımlar, size bu türün çıkışındaki şartlar hakkında aslî bilgileri vermiyor. bundan ötürü, türkçe hudutlarında deneme yazmanın mümkün olup olmadığını sormam veya bu türün bir medeniyet dairesinde içinde çıkmış olmasını vurgulamam, sizce meraka mucip olabilir veya benim bu işimi alâkasız bir iş olarak addedebilirsiniz. fakat deneme türüne ait verilmiş tanımları analiz ederken bu meseleyi bir sarahate kavuşturacağımızı düşünüyorum. benim konuşmaya açtığım bu bahse zihninizi yaklaştırmak için türkçede bir roman olup olmadığı veya türkçede roman yazılıp yazılamayacağı tartışmalarını hatırlamanız fayda temin edecektir. eski yunan ve latin tragedyalarına, kişinin tanrının elinden kaderini almasına dayanan o trajik anlayışını hatırlayarak türkçenin dünyasında romanın itikaden mümkün olup olmadığını sorgulayan bir zihin, aynı hassasiyeti deneme türü için de işletirse ortaya bugüne değin konandan farklı bir tahlil çıkabilir.
deneme türü hakkında türkçede efradını cami ağyarını mani bir tanımlama bulmakta zorlandım. fakat derli toplu, makul bir tanım nusret hızır’a ait. felsefeci nusret hızır 1978’te “denemeye ilişkin bir deneme- bir örnek” başlıklı yazısında şöyle diyor: “deneme, konusunu derinliğine kavramak ya da tüketmek savında bulunmayan, ama ona, dizgesiz biçimde, çoğu kez söylediklerini (yazdıklarını) önemsemiyormuş gibi davranarak, yeni katkıda bulunan bir yazın türüdür denebilir.” nusret hızır’ın koyduğu tanıma üslûpçuluk, dil hassasiyetini de ilave ederseniz takribî bir tanımlamaya ulaşmış olursunuz. nusret hızır’ın “dizgesiz” dediği “sistemsiz, disiplinsiz, kaidesiz” diye tercüme edilebilir. bundan anlayacağınız deneme bir bilim ve felsefe gibi sistemli bir yol tutmayacak. “söylediklerini önemsemiyormuş gibi söylemek” bundan ne anlayacağız? buna bir tür melamet tavrı, bir tür rind tavrı demek mümkün mü? hayır! bunu ancak söylediğinin sorumluluğunu almamak olarak değerlendirebiliriz, bu kadar! yani deneme yazan kimse nefsini o mevzunun etrafında gezdirek, nefsinin arzuladığı şekilde o meseleyi deşecek ama nefsini böyle serbestçe bıraktığı için kimse onu suçlamayacak, herhangi bir mes’uliyetin altına sokmayacak. “derinliğine kavrama” ve “tüketme” işinden ne anlamak lâzım? bilim, felsefe yollu bir araştırma endişesi gütmeyen deneme, bilim gibi felsefe gibi araştırma konusunu büsbütün kavrama endişesinden uzak olacak. insan ortaya kendi “benliğini” yani nefsini koyacak. bir bakıma o konuyu indî, şahsî, nefsî bir şekilde ele alacak. siz onu ders kitaplarında “öznel” diye okuyorsunuz.
bu yukarıda portresini çıkardığımız garabet ne demeye bir edebî tür olmuş? bu edebî tür, bugünkü kapitalist toplumun insanına varan sürecin edebî türüdür. “personal computer (PC)”, “personal account” diye her şeyin “personal” olduğu bu bireyci dünyanın edebî türüdür deneme. kilise’nin baskısından kurtulmak isteyen, hümanist, “sorgulayan”, akılcı (aklın sadece rasyonel boyutu), ilerlemeci, medenî, “bilimci/bilimsel” insanı inşa eden edebî tür. böylesi bir insanın ihtiyaçlarını karşılayan bir edebî tür. işte bundandır ki bilimi, dünyayı, sanatı, tarihi… kısaca her şeyi “kişisel tecrübe” konusu yapacak ama o modern bilimin, hümanizmin kısaca kapitalist medeniyetin isterleri doğrultusunda yürütecek “kişisel araştırma”sını. incil’i dahi kilisede sessizce köşesine çekilerek okumanın yasaklandığı bir dünyada, “bence” demenin ne büyük bir ihtiyaç olduğunu teslim edersiniz siz de. peki, deneme türünün “ideolojik” koordinatları böyleyken sorumuz haklı değil mi? “türkçenin hudutlarında deneme yazmak mümkün mü?”
hayır, mümkün değil. sorularımızı daha ileri taşıyalım: türkçede deneme yazmak mümkün değilse nasıl bir nesir yazabiliriz? acaba türkçede kurmaca-dışı sanatlı bir nesir yazabilir miyiz? işte ben bu soruyu yıllar evvel sordum kendime. bulduğum cevap benim gözümü korkuttuğu için “edebî” olan bir şey yazamıyorum o günden bugüne. yazarlıkla alâkamın olmadığını bir de “hatıra saklama ofisi” başlıklı yazımdaki gerekçelere bağlayabiliriz. bunlar benim şahsi meselelerim, geçelim. şimdi size iki tane liste vereceğim. ilk liste türkçede bir “deneme” türünün oluşması için çabalamış adamların kitapları. ikinci liste ise “deneme” veya başka bir türle adlandırılmış nesirlerden oluşuyor. ikinci liste bir şuurun ifadesi değil, “deneme” türüne girmiyor ama belki de türkçede kurmaca-dışı sanatlı/edebî bir nesir sayılabilir, kesin hüküm vermeye tereddüt ediyorum. fakat bu liste iki zıt ucu gösterecektir, iki ayrı yüzü… bana kalırsa, sinan paşa’nın tazarrunamesi bir yana, bütün nesir örnekleri bir yana. bu meseleyi kapatmadan evvel birkaç hususu daha siz beyân etmem gerek. son zamanlarda “deneme” türüne emek veren pek kimse kalmadı. herhalde artık bugünün insanı pek bir şey ifade etmiyor “deneme” türü. teknolojik araçlar dücane cündioğlu’nun “motto”su gibi kitapların dünyasını zorluyor. şimdi dört ciltlik montaigne’in denemelerini kim okuyacak? veya dokuz ciltlik lichtenberg’in denemelerine kim zaman ayıracak? zaten edebiyat dergileri de şiir ve öykü yayınlıyor, geriye kalanları “deneme” deyip derginin arka tarafına istifliyor!
not: bu listeler, okuma tavsiyesi olsun diye oluşturulmamıştır. okumadan önce “kitap okuma koçu”nuza danışınız! deneme türü hakkında bilgilenmek için gürsel aytaç’ın “deneme üzerine” kitabını inceleyebilirsiniz. bu listeler, “100 temel eser” türü bir tavsiye listesi olmadığı için seçilenlere “klasik” gözüyle bakılmamalıdır, kitaplar seçilirken belli bir karakteristiği taşıyıp taşımadığı yönüyle ele alınmıştır.
birinci liste:
- karalama defteri – nurullah ataç
- diyelim – nurulah ataç
- söz arasında – nurullah ataç
- kahveler kitabı (salah bey tarihi-1), salah birsel
- ah beyoğlu vah beyoğlu (salah bey tarihi-2)
- boğaziçi şıngır mıngır (salah bey tarihi-3)
- sergüzeşt-i nono bey ve elmas boğaziçi (salah bey tarihi-4),
- istanbul-paris (salah bey tarihi-5)
- bilimin ışığında felsefe – nusret hızır
- felsefe yazıları – nusret hızır
- yaşama felsefesi – nermi uygur
- bunalımdan yaşama kültürü – nermi uygur
- denemeli denemesiz – nermi uygur
- salkımlar – nermi uygur
- güneşle – nermi uygur
- dilin gücü – nermi uygur
- başka-sevgisi – nermi uygur
- sanat üzerine denemeler ve eleştiriler – sabahattin eyüboğlu
- bilim ve şarlatanlık – hüseyin batuhan
- başkalaşımlar (3 cilt) – enis batur
- son modernler (edebiyat üzerine denemeler-1) – enis batur
- yazının sınır boyuna yolculuklar (edebiyat üzerine denemeler-2) – enis batur
- karanlıktan ışık yontanlar (sanat üzerine denemeler-3) – enis batur
- öteki pusula (sanat üzerine denemeler-4) – enis batur
- alternatif: aydın (kültür ve siyaset yazıları-1) – enis batur
- saatsiz maarif takvimi (kültür ve siyaset yazıları-2) – enis batur
- türkiye’nin üçlemi (kültür ve siyaset yazıları-3) – enis batur
- red yazıları – rasim özdenören
- müslümanca düşünme üzerine düşünceler – rasim özdenören
- ben ve hayat ve ölüm – rasim özdenören
- kent ilişkileri – rasim özdenören
- yaşadığımız günler – rasim özdenören
- köpekçe düşünceler – rasim özdenören
- iki dünya – rasim özdenören
- gönül gözüyle (5 cilt) – afşar timuçin
- düşünenler düşünceler – afşar timuçin
- edebiyat üzerine denemeler – suut kemal yetkin
- daldan dala – vedat günyol
- bilinç yolunda – vedat günyol
- dile gelseler – vedat günyol
- giderayak – vedat günyol
- bu cennet bu cehennem – vedat günyol
- çalakalem – vedat günyol
- devlet insan mı? – vedat günyol
- kendimce denemeler – vedat günyol
- günlerin içinden – vedat günyol
- işte insan – azra erhat
- bu ülke – cemil meriç
- mağaradakiler – cemil meriç
- ışık doğudan gelir – cemil meriç
- kültürden irfana – cemil meriç
- umrandan uygarlığa – cemil meriç
- kırk ambar (2 cilt) – cemil meriç
- İslam – sezai karakoç
- varolma savaşı – sezai karakoç
- islam’ın dirilişi – sezai karakoç
- yapı taşları ve kaderimizin çağrısı (2 cilt) – sezai karakoç
ikinci liste:
- edebiyata dair – yahya kemal beyatlı
- tarih musahabeleri – yahya kemal beyatlı
- eğil dağlar – yahya kemal beyatlı
- aziz İstanbul – yahya kemal beyatlı
- beş şehir – ahmet hamdi tanpınar
- şehir mektupları – ahmet rasim
- eski istanbul’da hovardalık – ahmet rasim
- ramazan sohbetleri – ahmet rasim
- şehir mektupları – mustafa kutlu
- istanbul geceleri – samiha ayverdi
- bağaziçi’nde tarih – samiha ayverdi
- ah tuna vah tuna – samiha ayverdi
- millî kültür mes’eleleri ve maarif davamız – samiha ayverdi
- istanbul’a dair – nihad sami banarlı
- türkçenin sırları – nihad sami banarlı
- tarih ve tasavvuf sohbetleri – nihad sami banarlı
- devlet ve devlet terbiyesi – nihad sami banarlı
- iman ve yaşama üslubu – nihad sami banarlı
- boğaziçi mehtapları – abdülhak şinasi hisar
- geçmiş zaman fıkraları – abdülhak şinasi hisar
- geçmiş zaman köşkleri – abdülhak şinasi hisar
- boğaziçi yalıları – abdülhak şinasi hisar
- yitik cennet – sezai karakoç
- samanyolunda ziyafet – sezai karakoç
- diriliş muştusu – sezai karakoç
- kıyamet aşısı – sezai karakoç
- ruhun dirilişi – sezai karakoç
- unutuş ve hatırlayış – sezai karakoç
Mehmet Raşit Küçükkürtül