Osmanlı’nın Encamı Cumhuriyet’in Orijini

Türkiye tarihi incelenirken üç farklı bağlam dikkate alınmalıdır. İlk bağlam, Osmanlı’nın bir imparatorluk olmasından kaynaklanır ve Osmanlı’dan ayrılan devletler ile Türkiye arasındadır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu’dan ve Türk ırkından ibaret değildi. Bu durumu, İlber Ortaylı “İmparatorluk tarihi bir ortak yazgıdır. Bu ortak yazgı, ortak tarih yazımı ile çözülüp anlaşılır. Bunun için, Ortadoğu ve Balkan milletlerinin birbirlerinin tarih yazımına ilgi duyması gerekir.”[1] diyerek ifade eder. İkinci bağlam, Osmanlı-Türkiye tarihi ile dünya tarihi arasındadır. Zira Akdeniz’de etkin, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya’da toprağı olan bir imparatorluğun dünyada olup bitenler ile irtibatlı olacağı apaçık bir gerçektir. Bu bölgeler günümüzde de dünya siyasetinin önemli sorunlarının kümelendiği yerlerdir. Üçüncü bağlam ise, Osmanlı ve Türkiye arasındadır. Türk rejiminin kimliği, Kemalist “inkılâb”ların tatbikatı neticesinde kıvamını bulmuştur. Bu inkılaplar ise, mükellef bir “öteki”yi gerektirmiştir yani Osmanlıyı… Böylece tarih yazımında, Osmanlı ve Türkiye arasındaki sürekliliklerin ihmali tezahür etmiştir. Yazımda ele alacağım Zürcher’in “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi” kitabı bu aksaklığı tımar etme kaygısını güden eserlerdendir.  

Zürcher’in eseri Türk modernleşmesi alanındaki ilk genel tarih eseri değildir. Türk modernleşmesi literatüründe, Bernard Lewis’in “Modern Türkiye’nin Doğuşu” ve Shaw’ların kaleme aldığı “Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye” eserinin ikinci cildi sıkça başvurulan eserlerdendir. Bu durum akla, Zürcher’in genel tarih kitaplarına nasıl yaklaştığı ve niçin aynı alanda yeni bir eser kaleme alma ihtiyacı duyduğu sorusunu getirmektedir. Zürcher, yukarıda zikrettiğim eserleri doyurucu bulmadığını açıkça söyler.[2] Ona göre mesele metodolojide düğümlenmektedir. Zürcher, Lewis’in eserini, Batı’yı ilerleme bakımından her şartta örnek kabul etmesi sebebiyle eleştirir.[3] Hem Shaw’ların hem de Lewis’in, Türk tarihinin temel dinamiği olarak Batıcı-ilericiler ile dinci-gericiler arasındaki bir tür “aydınlık-karanlık” mücadelesini görmelerini tenkit eder.[4] Zürcher’in bu eleştirileri, aslında farklı bir paradigmaya yaslanmasından kaynaklanır. “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi” telfik (birleştirme) paradigması gözetilerek yazılmıştır. Adı geçen eserlerde tercih olunan diğer paradigma, çatışma paradigmasıdır. İki paradigma arasındaki farklılık, Türk tarihinin gelenek-modern, Doğu-Batı, din ve çağdaşlaşma gibi dikotomiler üzerinden okunup okunmamasından ve Osmanlı ile Cumhuriyet arasındaki sürekliliklerin sarfınazar edilip edilmemesinden kaynaklanır. Bu kapsamda Zürcher’in, özellikle yaptığı dönemlendirmeyle telfik paradigmasını yeğlediği söylenebilir. Ona göre Cumhuriyet rejimi, benzersiz ve bağımsız olmaktan ziyade Türk tarihinin “Jön Türk Dönemi (1908-1950)” kapsamındadır.[5] Bu dönemlendirme, son dönem Osmanlı tarihi ile erken dönem Cumhuriyet tarihi arasındaki süreklilikleri vurgular.

Kitabın yayın haklarının sahibi olan İ. B. Tauris yayınevinin yaptığı baskının kapağında Recep Tayyip Erdoğan ve Mustafa Kemal Atatürk birlikte yer almaktadır.[6] Nitekim Zürcher’in kitabı “Adalet ve Kalkınma” bölüm ismiyle, 2002 ve 2014 yılları arasını da kapsamaktadır. Bu kadar yakın bir dönemin bir tarih kitabına konu edilmesi, başlı başına cüretkâr bir harekettir. Yazar bu dönemle ilgili oldukça su götürür yargılar ileri sürmektedir. Örneğin Zürcher’e göre Türkiye’de Müslümanlar kendilerini, devleti arkalarına alarak, sahip oldukları değerleri diğer kesimlere dayatmaya muktedir görmektedirler.[7]

Zürcher, önsözde Türkiye’de güncel olayların çoklukla “travmatik bir tarih prizması”ndan görüldüğünü belirtmektedir. Bu durum iç siyasette muhatapların birbirini olduğundan farklı ve radikal algılamalarına yol açmakta. Muhatapların gerçekliğine denk, mevcut ile mazi arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri gözeten bir anlayış için, Türkiye tarihi hakkında genel kitaplara muhtacız. Zürcher’in ders kitabı olarak da kullanılan “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi” kitabı da genel tarih eseri başlığı altındadır. Son derece kapsamlıdır. Ayrıca sadece siyasî tarihe değil, ekonomi, sosyal ve düşünce tarihine de yer vermektedir.

Ferhat İnan

[1] İlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, (İstanbul: Kronik Kitap, 49. Baskı, 2018), s.7.
[2] Eric J. Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, (İstanbul: İletişim Yayınları, 4. Basım, 2019), s.405.
[3] Eric J. Zürcher, ibid, s.406.
[4] Eric J. Zürcher, ibid, s.406.
[5] Çağlar, İ. (2013). Türk modernleşmesi literatürünün Avrupamerkezcilik penceresinden değerlendirilmesi. İnsan & Toplum, 3(6), 135-153.
[6] https://www.amazon.com.tr/Turkey-History-Erik-J-Z%C3%BCrcher/dp/1784531871
[7] Erik J. Zürcher, ibid, s.386.

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Ahmed , 01/11/2021

    Kalemine sağlık. Zürcher’in kitabı, İTÜ’de ders (ATA101) kitabı olarak da kullanılıyor. Şunu da belirtmek isterim ki, bazı noktalarda güzel tespitleri var Zürcher’in.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir