Okuryazar mısın, Uyur Gezer mi?

Hepimizin bir şekilde okuryazarlık faaliyetiyle ilişkisi olduğu aşikâr. Bu ilişki öncelikle evimizde daha sonra ise yıllar süren eğitim-öğretim hayatı ile başlıyor. Böylece kişi, fark etse de etmese de okuryazarlığa dair yönünü -pek tabii çevresinin de etkisiyle- tayin ediyor. Bu faaliyet kimileri için ciddi bir uğraşa, kimileri için ise vakit öldürmek için bir araca dönüşüyor. Okuryazarlık kültürünün ne olduğu, nasıl kazanıldığı ve kitap ile ilgili daha pek çok meselenin dert edildiği Mehmet Raşit Küçükkürtül’ün “Okuryazar mısın, Uyur Gezer mi?” kitabı, gerçek bir okuryazar olmak isteyen gençler için pusula hükmünde.

Sözlü kültürü; toplumun dilini ve hafızasını koruyarak kendini koruma çabası olarak tanımlayan Küçükkürtül, “Söz uçar yazı kalır.” vecizesinin aslında yazıyı yüceltmek için değil bilakis sözü yüceltmek için söylendiğini ifade ediyor. Yazılı kültürümüz ihtişamını Kur’an-ı Kerim’den almış olup, ona sadakat ölçüsünde kuvvetlenmiştir. Harf inkılabı ise kurulan yüksek yazılı kültürümüze ket vurmuştur. Zira Kur’an-ı Kerim’i doğru bir şekilde anlamak ve hayata tatbik etmek üzere kıraat, fıkıh, tefsir, hadis, kelam, sarf-nahiv, belagat gibi birçok ilmi disiplin ortaya çıkmış ve bu ilimlerle beraber yazılı kültürümüz de bir hayli kuvvetlenmiştir. Bununla birlikte Osmanlı Devleti ardında bıraktığı binlerce cilt kadı sicili ile gelişmiş bir hukuk, hukuk anlayışı ve beraberinde eşsiz bir yazılı kültürü miras bırakmıştır. Küçükkürtül bu noktaya şöyle değiniyor: “Bugün hâlâ Osmanlı Devleti’nin ne yaptığı tam olarak bilinmiyor çünkü milyonlarca belge henüz incelenmiş değil. Belki de dünyanın en büyük yazılı kültürü bırakılmıştı bize. ‘Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı’ sözünü söyletecek bir yazılı kültürden söz ediyoruz. İstanbul’da geliştirilen rik’a yazısı, bugün hâlâ Arap dünyasında dergi ve gazetelerde yazı stili olarak kullanılıyor.”

Günümüzün “Çok kitap okuyun!” söylemine, Küçükkürtül “Çok kitap okumayın!” diyerek karşı çıkıyor. Yazar “Çok kitap okuyun!” ifadesini modern zaman hurafesi olarak tanımlarken bu hurafenin ortaya çıkışında milliyetçilik ve tercüme hareketlerinin, sanayileşme inkilabının ve tüketim çılgınlığının etkisi olduğunu söylüyor. Bunun sonucunda aslında şu propagandayla karşılaşıyoruz: “Çok kitap satın alın!” Yazar, Kuran-ı Kerim’den doğan gerçek okuryazarlık kültürümüzü keşfetmemizi ve onu yeniden temellük etmemizin gerekliliğine de dikkat çekmiş. Nitekim bizim okuma kültürümüzde “Çok kitap okumayın bir kitabı çok okuyun!” usulü benimsenmiştir. Kur’an’a sadece emir ve nehiyleri öğrenip tatbik edeceğimiz bir kitap olarak bakılmamış, hidayet rehberi, şifa, zikir ve dua olarak da bakılmıştır. Bu sebeple hâlâ defalarca okunup ezberlenmektedir. Yalnızca ilmi kitaplarda değil, edebi eserlerde de bu yöntemin uygulandığı görülür. Mesnevi, Mevlid, Hayriyye, Hafız Divanı, Bostan ve Gülistan gibi edebi eserlerin de tekrar tekrar okunup ezberlendiğini biliyoruz. Modern okuryazarlık kavramlarının hayatımıza girmesiyle birlikte az kitabı çok okuma gibi bir usulden uzaklaşıldı ve hafızamız da zayıflaştı. Mehmet Akif’in bir kitabı önce toptan, sonra tenkit ederek okuduğunu dördüncü okuyuşta ise intihaplarını yaptığı söylenir. Akif’in hafızasının onu tanıyanlar tarafından övüldüğünü hesaba katarsak bu okuma usulünün bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Fârâbî, Aristo’nun eserinin kenarına, “Bu kitabı yüz defa okudum” yazmış. Bir başka Aristo kitabının kenarına ise “Bunu kırk kere okudum, daha da okumam gerek” diye not düşmüş. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi kitap sayısı bakımından küçük kütüphanesini görünce hayrete düşenlere “Fazla kitap insanı cahil bırakır.” diye izahta bulunurmuş. Bu durum yazarın da belirttiği üzere bazı başucu kitaplar için geçerlidir. Bazı kitapları iyice hazmetmek, kimi bölümlerini ezberlemek gibi etkenlerle düşünme tarzımızı da düzenli bir şekle sokabiliriz.

Kitapta, kütüphanelere dair birçok yazı mevcut. Küçükkürtül “Sen kütüphaneye gitmezsen, kütüphane elden gidebilir!” başlıklı yazısında; ideal kütüphane nasıl olur, (https://edebifikir.com/kitap/ideal-kutuphane-nasil-olur.html), kütüphaneleri nasıl değiştiririz, kütüphane ne işime yarar, kütüphanelerden nasıl istifade ederim gibi sorulara cevap verirken, ilerleyen sayfalarda da kitap satın alırken nelere dikkat etmelisin, hızlı okuma kavramı nereden çıktı, temel yazma becerilerini neden kazanamıyoruz gibi farklı sorular üzerine yazılar kaleme almış. İçerisinde çok daha fazla ve farklı sorulara cevap bulabileceğiniz “Okur Yazar mısın, Uyur Gezer mi?” kitabı okuryazarlık derdi olan herkesin ilgiyle okuyacağı bir eser.

Oğuzhan Yılmaz

 

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir