Müslümanca Yaşamak

Künye: Müslümanca Yaşamak, Rasim Ödenören, İz Yayıncılık, 2013.

***

Asgari müşterekte birleşme ifadesi bana hep kuşkulu bir izlenim vermiştir. İnsanların, ihtilâflarını bir kenara iterek bazı ortak temellerde biraraya gelmesi, istenebilir ve özlenir bir durum gibi görünse de, durum, birleşmeye karar veren ayrı dünya görüşüne sahip kümeler bakımından sahte bir biraraya gelmeyi ifade etmekten geri durmaz. (Sayfa 11)

Aslında farklı görüş sahipleri en çok hangi noktada anlaşabildiklerini değil, en çok nerede anlaşamadıklarını dile getirmelidirler. (sayfa 12)

…çünkü İslam, salt zihni bir olgudan ibaret değildir. Zihnin her türlü şirkten, gizli küfür bulaşıklarından arındırılması, kısacası ‘kelimeyi şehadetin’ kavranılması ve tasdik edilmesi insanı Müslüman yapmaya yeterliyse de, ‘’Müslümanca bir hayat tarzını’’ yaşayabilmek için şehadet kelimesinin getirdiği sonuçlara uymak gerekmektedir. (sayfa 26)

Emperyalizme karşı olmak, Müslümanın güttüğü siyasetin bir sebebi ve gayesi değil, fakat sadece bir neticesidir. Müslüman kâfire benzemeyi reddettiği için antiemperyalisttir, antiemperyalist olduğu için kâfire benzemeyi reddetmiyor. (sayfa 41)

Dine (veya şeriata) boş inanç gözüyle bakmak isteyen biri, gerçekte kendi boş inançlarını doğaya, eşyaya, insan düşüncesine, kısaca bütün varlık âlemine yayılmış ve yansımış görme arzusunu dile getirmekten başka bir şey yapmamış olmaktadır. (sayfa 45)

İnsan ancak sahip olduğu haklar üzerinde tasarruf edebilir, ancak kendi haklarından feragatte ve fedakârlıkta bulunabilir. İslam, Müslümanlara bir emanettir. Onun hükümlerini insan olarak ben getirmediğim için bu hükümlerden taviz verme hakkını da kendimde göremem. Kimse haiz olmadığı hakkı başkasına devredemez. (sayfa 55)

Bir öncü beklemek, acaba ipe un sermek diye düşünülebilir mi? Bir yönüyle öyle. Bir önderin çıkmasını beklemek sorumluluktan kurtulmanın bahanesi olarak görülüyorsa, onu beklemek Godot’yu Beklemek gibi fanteziye, hastalıklı bir hale dönüşebilir. (sayfa 133)

Kureyş müşriklerinin İslam’a karşı aldığı kesin tavır ancak tevhid inancının bütün sonuçlarıyla beraber ortaya çıkmasından sonra görüldü. Yani Allah’ın bir ve tek olduğu söylenmesi karşısında fazla telaşa kapılmayan müşrikler, iş, bu inancın doğal neticesi olan putların ortadan kaldırılması noktasına gelince İslam’a karşı açık ve kesin bir cephe aldılar ve onun yayılmasını önlemeye çalıştılar. (sayfa 162)

Aktaran: Furkan Yılmaz

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir