Mevlânâ’nın Rûbâîleri

09112012103234

 

 

Künye: Asaf Hâlet ÇelebiMevlânâ’nın Rûbâîleri, HeceYayınları, İstanbul 2000.

***

Son devrin büyük Fransız ediblerinden Maurice Barres, Mevlânâ’nın hayranlarındandır. Onun için: “O öyle bir şairdir ki sevimli, âhenkdâr, ateşîn (kıvılcım saçan) ve müfritdir; o öyle bir dehâdır ki ondan ıtır, nur, misk ve biraz da garâbet intişâr eder” diyor. (sy. 10)

Mevlânâ’nın unvanı, Müslüman fikriyâtı âleminde kendisine gösterilen hayranlığı izaha kâfidir. (sy.13)

Mevlânâ’nın hayatında hürmetkârları pek çoktu; fakat o ancak gönül yakınlığı duyduğu kimselerle meşgul olur ve ekseriya vecd ve murakebe hâlinde bulunurdu. Oğlu Sultan Veled, babasının yaptığı şeyleri tespit ederek Mevlevî tarikatını kurmuştur. (sy. 17)

Mevlânâ için tasavvuf tebellür etmiş bir ‘muayyen kaideler ve akîdeler mecmuası’ değil, duyulan, yaşanılan bir şeydir ki öyle aklî ve hissî muhakematla değil keşf-i tahaddusî ile, yani ilham ile, aşkla anlaşılabilir. (sy. 19)

Bütün sebep olduğu felâketlerden de memnun olmayan aşk, bazen insanı zillete, hacâlete kadar da götürür. Çünkü o,ciddi kimseleri “bir kâfir, bir meyhâne kütüğü, mahalle çocuklarının eğlencesi” yapar. Buna rağmen bütün bu şeyler kabûl edilir. Hakikaten sevmemiş olduktan sonra, o kalbi ne yapmalı? Bundan başka, zâten sevgilisinin cefâsı bile yabancıların vefâsına tercih edilir. Bu garip ezâ, kalp için anlaşılmaz bir saadet menbaıdır. Böylece âşıkın inlemesi, şikâyetini sevgilisine işittirmekte duyduğu garip bir zevk içindir; yoksa şikâyet bile etmezdi. (sy.21)

Hakk’a erişmek isteyen büsbütün başka bir yoldan yürümelidir. Bu anlaşılmaktan uzak, maddî olmayan hakikate erişmek için bir takım kelimeleri ezberlemenin ve zâhidâne sözlerin ne lüzumu var? Bunun için birinci şart sükût, mektumiyettir. Susmalı, bu zâhirdeki mevcudiyetimizin gözlerini kapayarak kalbimizi görmeye ve sevmeye alıştırmalıyız. (sy. 23)

 

Aktaran: Sevil Kuzu

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir