İslâm Düşüncesinde Sevgi Teorileri

Künye: İslâm Düşüncesinde Sevgi Teorileri, Hatice Toksöz, İlem Kitaplığı-Nobel, 2016, Ankara.

***

Platon, Phaidros adlı eserinde aşkı insanın şehevi gücünden kaynaklanan bir tür hastalık hali olarak tasvir etmektedir. (Sayfa 10)

İslâm düşüncesi metinlerinde biri, İbn Sinâ’nın Risale fî mâhiyeti’l-‘ışk adlı eserinde kemal fikri ile irtibatlandırdığı, İbn Miskeveyh’in iyilik tutkusu şeklinde ifade ettiği ilâhi aşk, diğeri de insanın şehevi gücünden kaynaklanan ve hazzı elde ettiği beşeri aşk şeklinde iki tür aşk olduğu göze çarpmaktadır. (Sayfa 11)

İslâm filozoflarının sisteminde hem Allah ve âlem hem de fizikî âlem ile metafizik âlem arasında irtibat kuran kavramlardan biri, sevgidir (el-mehabbe/’ışk). (Sayfa 40)

İbn Sinâ’dan önce Fârâbî, İlk’in mutlak anlamda mükemmel olduğunu ve bu mükemmelliği sebebiyle cömert (cûd) olarak isimlendirildiğini ifade etmektedir. Ayrıca mükemmelliği ve cömertliği sebebiyle bütün her şeye varlık verdiğini ve yine adalet (adl) sıfatıyla da varlıkları olabilecek en mükemmel düzeni oluşturabilecek tabiatta yarattığını belirtmektedir. (Sayfa 47)

Gazzâlî, Allah’ın sevgisini “Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever” mealindeki ayete atıf yaparak, sevgi kavramının mahiyeti itibarıyla çift kutuplu olduğu fikrinden hareketle inceler. (Sayfa 48)

Allah kulunu sevmekle, gerçekte kendi sanatını ve gücünü sevmiş olmaktadır. Çünkü Allah’ın kendi zâtı dışında bir şeyi sevmesi O’nun zâtı açısından eksikliği gerektirir. Bu nedenle Allah’ın sevgisinin nesnesi, ancak kendi mükemmel zâtı olabilir. (Sayfa 49)

Ona göre (Gazzâlî) sevgi, marifet ve idrak olmadan gerçekleşmez. Başak bir ifadeyle, bilip anlamadan sevgi tahakkuk etmez. (Sayfa 51)

Başka bir ifadeyle, kişi Allah’ı ne kadar iyi tanırsa O’na karşı o derece sevgisi artar. (Sayfa 53)

İslâm filozoflarının sistemlerinde sevgi, eksik varlığın mükemmelliğe yükselme gayesinin adı olmaktadır. (Sayfa 56)

Başka bir ifadeyle, filozoflara göre Allah güzellik (cemâl), değer (behâ) ve iyiliğin (hayru’l-mahz) zirvesinde bulunduğu ve cömertlik ve inayet sıfatı sebebiyle kendi dışındaki varlıklardaki güzellik, değer ve iyiliğin ilkesi olduğu için bütün varlıkların ma’şûku konumundadır. (Sayfa 57)

Gazzâlî, İhyâu ulûmi’d-dîn adlı eserinde insanda ortaya çıkan sevginin beş sebebi olduğunu söyler. Buna göre insan;

(i) kendi varlığını, kemâlini, devamını;
(ii) vücûdunun devam ve bekası için kendisine yardım edip, tehlikeleri önleyeni;
(iii) iyilik yapanı;
(iv) ister zahirî ister batınî suretinde olsun, zâtı bakımından güzel olanı;
(v) kendisi ile arasında gizli münasebet olanı sever. (Sayfa 61)

… tasavvuf düşünürleri, Allah ve O’nun lütuf ve nimetlerini bilen insanın, mutlaka O’nu seveceğini ve bu sevgi neticesinde de O’na ünsiyet edeceğini düşünmektedirler. (Sayfa 70)

“En yüksek iyi”nin ne olduğuna dair araştırmada Platon, iyiyi erdem olarak ifade etmekte ve bu anlamda iyinin bilgi; kötünün ise bilgisizlik olduğunu söylemektedir. (Sayfa 80)

Platon ve Aristoteles gibi, gayeci ahlâk anlayışına sahip İslâm ahlâk filozofları ise “en yüksek iyi”yi, “en yüce mutluluk (es-sa’âdetü’l-kusvâ) şeklinde ifade etmektedirler. (Sayfa 81)

Nitekim İbn Sinâ, Risale fî mâhiyeti’l-‘ışk adlı eserinde yetkinlik ile ilişkilendirerek aşkı, hem bütün varlığın bir yetkinlik (kemâl) arayışı hem de insanın erdemlerle/faziletlerle donanmasına sebep olan bir kavram olarak kullanmaktadır. (Sayfa 97)

Aktaran: Serdar Kocabaş

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir