İlim Kapısı

Hayatı bir arayış hikâyesi olan ve en son tasavvufta karar kılıp dinginliğe ve huzura eren, tasavvufa yönelmesi akabinde derviş hayatı yaşayan, Şam Emevi Camiinde inzivaya çekilen ve 11 yıl kalbinin tasfiyesi ile uğraşan İmam Gazâlî’nin günümüz insanına söyleyeceği çok şey var.

El Munkız’da kendi öz eleştirisini yaparak işlerini Allah rızası için yapmadığını ve samimi olmadığını fark ettiğini söyleyen Gazâlî, tasavvuf yoluna girip aradığı hakikate ve samimiyete kavuşmuştur. İmam Gazâli; Bâyezîd-i Bistâmî, Cüneyd-i Bağda­dî ve Şiblî hazretleri gibi sûfîlerin fikirlerini, Haris el-Muhasibî ve Ebû Tâlib el-Mekkî gi­bi mutasavvıfların eserlerini incelemiş ve bunların üzerine kendi görüşlerini de ekleyerek sufiliğin tüm ilim dallarından üstün olduğu kanaatine varmıştır.

Yaşadığı dönemin birçok ilmine ilgi duyan ve beş yüze yakın kitap yazan İmam Gazâlî’nin ne yazık ki 75 eseri günümüze kadar ulaşmıştır. İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn ise en çok bilinen ve en büyük eseri olup yüzyıllardır okunur. 40 kitaptan oluşan ve İlim kitabıyla başlayıp Ölüm ve Ahiret kitabıyla sona eren İhyâ, bir müminin günlük hayatında muhatap olacağı ibadet, ahlak, hüküm, muamelat ve edepleri hem zahiri hem de batını olarak açıklamaktadır. Tasavvufun klasik kaynaklarından biri olan İhyâ, Müslümanların ıslahı ve ihyası projesi için yazılmış bir eserdir. Zaten kitabın ismi bu sebeple  İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn konulmuştur ki; din ilimlerinin ihyası, canlandırılması anlamına gelmektedir.

İhyâ, nakli ve akli deliller gözetilerek yazılan bir eserdir. Bir konu işlenirken önce ayet ve hadisler, sonra konuyla ilgili selef-i salihînin sözleri ve hayatlarından bölümler aktarır. Daha sonraysa İmam Gazâlî kendi görüşlerini verir ki bu görüşler yılların ilim ve irfan birikimine, ciddi araştırma ve tahlillere dayanır. Konuyu işlerken akla gelebilecek hemen hemen her soruya cevap veren İmam Gazâlî meselenin tasavvufi yönünü de uzun uzun açıklamayı ihmal etmez.

Ahiret yolunun rehberleri olan âlimlerin kalmadığını, kalanların çoğunun şeytana uyup menfaat derdine düştüğünü, iyiliğin kötülük, kötülüğün ise iyilik olarak görüldüğünü ve bu sebeple din ilimlerinin silinip yok olma noktasına geldiğini söyleyen İmam Gazâlî, din ilimlerini canlandırmak, önceki imamların yollarını açıklamak ve peygamberlerin ve selef-i salihînin yanında faydalı olan ilimlerin ne olduğunu ortaya koymak için İhyâ kitabını yazdığını söyler.

İhyâ, ilk bölümü olan İlim Kitabı ile okurlarını selamlar. İlmin, ilim öğrenmenin ve öğretmenin fazileti, övülen ve yerilen ilimlerim hükümleri, makbul olmayan ilimler, tartışma ilimlerinin özellikleri ve mubah olma şartları, talebe ve hocanın riayet edeceği edepler, ilmin afetleri ve son olarak da aklın şerefi ve hakikatinin anlatıldığı İlim kitabı adeta okurlara kurtuluşun ve her işin başının ilim olduğunu anlatır.

İhyâ’nın çeşitli şerhleri yanında değişik dillere ve Türkçe’ye yapılmış pek çok tercümesi vardır. Dilaver Selvi tarafından tercüme edilen ve Semerkand yayınları tarafından basılan “İlim Kapısı” ise son tercüme çalışmalarında biri… “İlim Kapısı” İhya’nın ilk kitabı olan ilim bölümün tercümesinden ibaret. Kuşeyrî Risalesi, Kûtu’l Kulûb ve Avârifü’l Meârif gibi pek çok tasavvuf klasiğini ve Bahrü’l Medîd tefsirini tercüme eden Doç. Dr. Dilaver Selvi’nin İhyâ tercümesi de gayet anlaşılır ve akıcı bir dile sahip.

Kâtip Çelebi’nin, “Bu kitap mev’ize (nasihat) kitaplarının en büyüklerindendir. Hatta onun hakkında ‘Bütün İslam kitapları yok olsa da yalnız İhyâ kalsa, giden bütün kitapların yerini tutardı’ denilmiştir” sözleriyle bahsettiği İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn her evde olması gereken kitapların başında geliyor.

Serdar Kocabaş

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir