İfadelerin Gramatik Ayırımı

Künye: İfadelerin Gramatik Ayırımı, Şakir Kocabaş, Küre Yayınları, İstanbul, 4. Baskı, Nisan 2017.

***

Bilimsel teoriler için “modeller sistemi” terimini kullanmakta kazancımız nedir?

Birincisi; bununla, benzeşimlerde genellikle olaylarda karşılığı bulunmayan boş veya fazladan bağıntıların bulunduğunu göz önünde tutarak, olayların tek ve tam bir açıklamasını ortaya koymuş olduğumuzu öne sürmek zorunda kalmamaktayız.

İkincisi; modellerimizi açıklamasını yapmakta kullandığımız olaylarla karıştırmamak için özel bir dikkat göstermek zorunda kalmaktan kurtulmamız. Diğer bir deyişle, açıklama ile açıklaması yapılan arasında karışıklığa düşmekten kurtulmamız.

Böylece artık “Tabiat Kanunları” veya “Fizik Kanunları” şeklinde ifadeler kullanmak yerine, “Newton’un Birinci Hareket Bağıntısı” veya “Termodinamiğin İkinci Bağıntısı” diyeceğiz. (syf. 14)

Darwin’in “Evrim Teorisi” etrafındaki başlıca gramer problemi, onun “teorik” ifadelerinin tarihsel ve tecrübi ifadeler (önermeler) biçiminde ortaya konmuş olmasıdır. (syf. 19)

Teoriler hakkında yapılan en yaygın hatalardan biri, hipotetik ve tecrübi ifadeleri birbirinden ayırabilme yeteneksizliğinden ortaya çıkan hatadır. (syf. 20)

Biz hal ifadeleriyle en genel anlamda şunu deriz:

“Durum şu şudur” veya: “Olaylar şöyle şöyledir.”

Teorik, hipotetik ve ampirik ifadelerle ise söylemek istediğimiz şudur:

“Durum şunun şunun GİBİDİR” veya “Olaylar şunun şunun GİBİ gerçekleşir.”

Teorik, hipotetik ve ampirik ifadeler için şöyle demek anlamlıdır:

“Hipoteze göre…” veya:

“Teoriye göre…” veya:

“Tecrübelerimize göre…”

Matematik (ve mantık) ifadeleri için ise:

“Tarife (tanıma) göre…” demek anlamlıdır. (syf. 20-21)

Temel inançların “bilime” veya “bilimin” temel inançlara karşıt olduğunu düşünmek insanı birleşik bir zihin karışıklığına sokar ki, böyle bir karışıklığın sonuçları iki şekilde gözlemlenebilir:

1. Teorik terimleri temel inançların grameri içinde kullanmak.

2. Temel inanç terimlerini teorik (hipotetik) bir gramer içinde kullanmak. (syf. 23)

“Şu insanların hayat tarzını anlayamıyorum” demek: “Onların hayat tarzını benimkiyle veya bildiğim bir hayat tarzı ile karşılaştıramıyorum” demektir. Bu aynı zamanda: “Onların lisanlarının (ve hipotetik açıklamalarının) temellerini bilmiyorum” demektir. (syf. 24)

Yaygın bir gramer hatası; temel inanç sorusuna hipotetik bir cevap aramaya kalkmak. Gene yaygın diğer bir gramer hatası; hipotetik bir soruya (yani hipotetik açıklama gerektiren bir soruya) dini bir cevap aramaya kalkmak. (syf. 25)

Teorik açıklamalar dini açıklamaların yerini alacak demek, gözleri görmeyen bir adam için, işitme yeteneği geliştikçe, işitme ile ilgili ifadeler görme ile ilgili ifadelerin yerini alacak demeye benzer. (syf. 25)

Temel inanç ifadeleri, bir hayat tarzını yansıtan bütün lisanlarda bir mantıksal-yere sahiptir. (syf. 25)

Biri bana gelse ve hiçbir şeye inanmadığını söylese, derim ki: Ya neye inandığını bilmiyor (farkında değil), ya da “inanmak” kelimesinin nasıl kullanıldığını bilmiyor. (syf. 26)

Temel inanç ifadeleriyle hipotetik ifadeler arasındaki ayırımı açıklığa kavuşturmak üzere, içinde bir hal ifadesinin hipotetik bir ifade ile karşı karşıya getirildiği şahane bir örnek verebiliriz.

Farzedelim ki şöyle dedim: “İşte şurada bir ağaç var.” Şimdi, “hipotezci” gerçekten de orada bir ağaç olup olmadığını, etrafa bakmak suretiyle değil, benim beynimin içine bakmak veya bazı modeller ve teknikler (EEG vs.) kullanarak beyin durumumu temsil etmek suretiyle anlamaya çalışıyor. Ve sonunda bir “açıklama” ile ortaya çıkarıyor: “Beyin durumunuzun gösterdiğine göre, orada gerçekten bir ağaç var!” (syf. 27)

Bir pozitivist, teorik terimleri temel inanç grameri içinde kullanmaktan vazgeçtiği takdirde, açıklamalarında ona karşı söyleyebileceğin hiçbir şey yoktur ve zaten de o, lisanla ifade açısından, bir pozitivist olmaktan çıkmıştır. (syf. 30)

Bir soru, bir cümleler ayırım ve birleşimidir.

Bir soruya verilen (doğrudan) bir cevap, sorunun kendisini kabul etmek demektir.

Bir soruya verilen (doğrudan) cevap, sorunun çerçevesini gerekli kılar.

Bir soruya verilen (doğrudan) cevap, sorunun cevap alanını gerekli kılar.

Bir sorunun çerçevesi, kurulduğu cümlelere bağlı olarak yanlış ve /veya hatalı olabilir.

Eğer bir sorunun çerçevesi yanlışsa, ona verilebilecek bütün (doğrudan) cevaplar yanlış olacaktır.

Eğer bir sorunun çerçevesi hatalı ise, ona verilebilecek bütün (doğrudan) cevaplar hatalı olacaktır.

Eğer bir sorunun cevap alanı bir mantıksal-yere sahip değilse, o sorunun çerçevesi yanlıştır.

Eğer bir sorunun çerçevesi yoksa (yani çerçevesi boş cümleler kümesi ise), o bir soru değildir. (syf. 38)

Bir önermeyi (veya daha genel bir terimle, bir cümleyi) daha iyi anlamak için, onun cevap olabileceği bir soru bulmaya çalışın. (syf. 39)

Eğer bir şeyden şüphede isen, mutlaka başka bir şeye inanmaktasın demektir. Diğer bir deyişle, bir şeye inanmadan başka bir şeyden şüphe etmek imkânsızdır. (syf. 55)

Temel inanç ifadelerinin kabulü veya inkârı diğer ifadelerinki (mesela teorik ifadeler) gibi değildir. Çünkü bunlar hakkında verilecek bir karar bütün bir hayat tarzında ve kavramlar düzeninde esaslı bir değişikliği gerektirebilir. (syf. 56)

Materyalizm, onu bütünleyen idealizm ile birlikte kartezyen (Descartes’a ait) anlam kavramı üzerine kurulmuştur. (Bu anlam kavramı şöylece ifade edilebilir: Kullanılan kelimelere bir çeşit gerçeklik eşlik eder veya karşı gelir). Bu yüzden de idealizm ile birlikte aynı gramatik hataları paylaşmaktadır.

İdealist anlam kavramı en basit olarak şöyle formüle edilebilir: Kelimelerin anlamı idelerdir.

Materyalist anlam kavramı ise şu şekilde ifade edilebilir: Kelimelerin anlamı nesneler veya süreçlerdir. (syf. 60-61)

Marksistlerin yaptığı nedir?

1.Teorik açıklamalara tekel koymaya kalkmak.     

2.Teorik terimleri temel inanç grameri içinde kullanmak.     

3.Yaptıkları bütün açıklamaların hepsini bilimsel (yani teorik) açıklamalar diye gösterme sihirbazlığına kalkmak.

Materyalizm, teorik terimleri dini bir gramer içinde kullanma girişimidir. (syf. 66)

Eğer ben de gramer-körü olsaydım, bugünün teorisyenlerinin bütün söylediklerini teorik ifadeler olarak görürdüm. Ancak, teorik ifadeleri teorik olmayanlardan ayırmasını bilmek o kadar kolay değildir. Fakat bu ne kadar zorsa o kadar da önemli. (syf. 82)

Satrançta en önemli taş hangisidir? Şah mı?

En güçlü taş hangisidir? Vezir mi? 

Oyunun belli bir safhasında, taşların güç dağılımı düzeni, başka bir safhasındakinden çok daha farklı olabilir.

Ancak bu, bizim çeşitli taşların güçleri hakkında genel ifadelerde bulunmamızı büsbütün engelleyebilir mi?  

Gramatik kural: Şahını feda ederek (vererek) rakibini mat edemezsin. (syf. 89)

Basit bir gramatik ifade:

Satranç taşları ile dama oynayabilirsiniz, ancak “şah” artık şah olmaktan çıkmış ve taşların önemlilik sırası tamamen değer değiştirmiştir.   

Dama taşları ile satranç oynayabilirsiniz, ama o zaman şah ve fili birbiriyle karıştırmak ne kadar kolaydır! (syf. 89)

Aktaran: Oğuzhan Yılmaz

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir