Orta Asya ve Anadolu’daki tarikatların gelişmesinde son derece etkin olan ve Ahmed Yesevî ve Abdülhâlık-ı Gucdüvânî gibi etkisi ve ünü kıtalar aşmış halifeler yetiştiren Hâce Yusuf el-Hemedânî hazretleri altmış yılı aşkın ömrü boyunca irşad faaliyetlerinden bir an geri durmamış ve pek çok talebe yetiştirmiştir.
Hâce Yusuf el-Hemedânî hazretleri, İmam Gazâlî’yi de yetiştiren Ebû Ali Fârmedî hazretlerinin mürididir. Aynı zamanda Şeyh Abdullah Cüveynî ve Şeyh Hasan Simnanî’nin de sohbet halkasından feyzlenmiştir. İrşad görevine başladıktan sonra bir rivayete göre tekke kurduğu Merv şehrinde 213 halife yetiştirmiştir.
Kendini ilme ve insanları Hak yoluna davete adayan ve bu sebeple pek çok seyahat eden Hâce Yusuf el-Hemedânî hazretlerini, müridi ve halifesi Abdülhalik Gucdüvânî hazretleri şöyle anlatır: “Bir kişiden az bir iyilik görse, karşılığını iki kat verirdi. Yanında daima ikram adına bir şeyler bulundurur, onlardan her gelene verirdi. Büyüklerinin yanında konuşmazdı. Başkasının tarlasından yürümezdi. Namazı uzatmazdı. Kendi işlerini kendisi yapar, değirmene kendisi gider ve çok seyahat ederdi. İşrak, Duha, Evvabîn ve Teheccüd gibi nafile namazları asla kaçırmazdı. Hep şehit olmak isterdi. Sadaka ve zekâta çok önem verir, itikâfa girerdi…”
Bir gün talebelerinin: “Bugünler geçer ve Ehl-i Hak yüzlerine perde çekip göçerlerse, selamette kalabilmemiz için ne tavsiye edersiniz?” sorusuna “Onların sözlerinden her gün sekiz varak (16 sayfa) okuyunuz!” buyuran Yusuf el-Hemedânî’nin yazdığı “Rütbetü’l Hayât” adlı Farsça eseri Semerkand yayınları tarafından “Hayat Basamakları” ismiyle basıldı. Mehmet Ali Özkan tarafından Türkçe tercüme edilen eser hayatın sufi gözüyle yorumundan ibarettir.
Soru cevap şeklinde ilerleyen kitap “Canlı kimdir ve hayat nedir?” sorusu ile başlıyor. Yusuf el-Hemedânî hazretleri Kuran-ı Kerim ve sünneti seniyye rehberliğinde sorulara doyurucu cevap veriyor. İkinci soru ise şöyle: “Ademoğlunun, sıcak soğuk, fayda zarar, açlık susuzluk, çıplaklık, hevâ ve isteklerinde bu derece serbest olmasına rağmen, bunlarla İslam’ın hakikatine ulaşamayacağı asla doğru olmaz, öyle mi?” Hazret bu sorunun cevabına giyinmek, barınmak ve evlenmek gibi ihtiyaçların hepsinin dine uygun olduğunu açıklayarak başlıyor ve daha sonra hak yolunu saliklerinin dünya hazlarından el ve eteğini çekmesi gerektiğine değiniyor. En son ise gönlün nafile ibadetlerle imarının, bedenin nafilerle bina edilmesinden daha üstün ve kalbin gizli şirkten temizlenmesi gerektiğinden bahsediyor.
Kitap boyunca sırasıyla “İman ve İslam arasında fark var mı?”, “Kalbi tefekkür ve batıni müşahede kulun gayretiyle mi yoksa Allah’ın ihsanıyla mı vuku bulur?”, “İmanın hayat binasının imaretinin temeli olan tefekkür ve kalp gözüyle görme mazbut mudur yoksa değil midir?”, “Kula hâkim olan ve onun hareket ve konuşmalarını ölçü dışına çıkaran muhabbet ve şevk hali caiz mi?”, “Hangi zikir tefekkürden, hangi tefekkür de zikirden üstündür?”, “Enbiya, resul ve evliyanın bedenleri ve ruhlarının ilk yaratılışta farklı bir mahiyette mi, yoksa diğer insanların sır ve ruhuyla aynı şekilde mi?” ve “Kul, gücünün yetmeyeceği emir ve yasaklarla sorumlu tutulur mu?” sorularına cevaplar veriliyor.
Ehli sünnet tasavvufunun gelişmesini sağlayan ve bir ömür insanlara hizmet etmenin gerekliliği üstünde duran âlim ve veli Hâce Yusuf el-Hemedânî hazretlerinin bu eseri hayatın ne olduğu sorusuna cevap bulmak ve irfani cevaplarla kalplerini aydınlatmak isteyenler için okunması gereken bir eser.
Serdar Kocabaş