Gadamer’i Yeniden Düşünmek

Hermeneutik/yorumlama ilkin dini yaklaşımlar içinde yer alan bir konu iken [Antik Mısır ve A. Yunan’da] daha sonraları ve günümüzde yorum araştırmalarıyla ilintili bir felsefi disiplin haline geldi. Eski çağlarda İdris Peygamber [Hermesneuta] ve bu kelimenin kaynağı olan bilgi; manasını,müfessirlerin Allah’a ait olan hikmeti yorumlamasından alırdı.Hermeneutik sözcüğünün bir metnin içrek (ezoterik)/gizemli anlamının bulunması gibi bir çağrışımı vardı. Binlerce yıl geçtikten sonra bile Hermeneutik: ‘yorum ilmi’ yine benzer şekilde, bir metinin asıl maksadının anlaşılması manasında kullanılmaktaydı.

Alman filozof Gadamer, felsefi projesini açıkladığı eşsiz eseri “Hakikat ve Yöntem”de hermeneutiği, hocası Martin Heidegger’in anlama ve yorumlama üzerine görüşlerini uzun uzadıya geliştirerek ele alır. Gadamer’in asıl amacı insan anlayışının doğasını ortaya çıkarmaktı. Ve sözü geçen kitabında, hakikat ve yöntemin birbiriyle ilişkisini açıklarken; ‘Maksatçılar’ın aksine, anlamın yorumcuların durduğu/bulunduğu noktaya göre değiştiğini savunuyordu. Değişmeyen yegâne şey değişimin kendisiydi.

O’nun görüşlerinde Friedrich Schleiermacher ve Wilhelm Dilthey’in tersine eylem ve yorumcu arasında dinamik bir sürecin varlığı kabul ediliyor. Dolaysıyla bir metnin, hatta kelimenin bile anlamı asla sabit değildir. [‘Kelimelerin kalbine manayı indiren Allah’tır.’ İbn-i Arabi] Örneğin Kuran’ı Kerim’in manasının/tefsirinin okunduğu döneme göre farklılaşması ve çoklu anlam katmanlarından oluşması tam da böyle bir şeydir. Ya da bir dönem Osmanlı’da normal ananeden sayılan kardeş katlinin günümüzde geçen bir dizi vasıtasıyla negatif bir şekilde anlaşılması da öyle.

Kelimelerin kalbini sökerek tekrar ve tekrar sorgulayarak okuyan bir okur gitgide metni dönüştürür. Onun değişen önyargıları başka yorumlara gebedir artık. Aslında gerçekleşen bu kelebeksi dönüşümü mümkün kılan mekanizma dil’dir. Gadamerian bir evrendeki her şey dil’dir. Okuyucu zihni ile hakikat arasındaki sinaptik yollar dilin çerçevesi/olanaklılığı ile çizilir. Dil, öyle bir şeydir ki her şeyin gerçekleştiği, dönüştüğü sonsuz hayal evidir. ‘Dil: Bizim evimizdir!’

Gadamer, insanların bir şekilde ‘tarihsel etkiye’ sahip bir bilinçle (Wirkungsgeschichtliches Bewußtsein) belirli bir tarih ve kültür anlayışına gömülü olduklarını savunur. Bir metni yorumlayabilmek için ayrıca tarihsel arka planını da bilmek gerekiyor. Gadamer, sağlıklı yorumlayabilmeyi; bulunduğumuz nokta ve metindeki “ufuk kaynaşması” metaforu üzerinden yürütür. Anlama üzerine görüş bildirenlerin büyük çoğunluğu yanlış bir şekilde, yorumlayan öznenin yorumlanacak nesneye “objektif” yaklaşması gerektiği gibi bir anlayışı dayatırlar. Gadamer ise yorumlanacak yapıta önyargısız olarak yaklaşmanın mümkün olmadığını öne sürer. [Aslında önyargı olması gereken bir durumdur.] Bazen yorum yaparken farklı iki ufuk karşılaşarak/kaynaşarak ortak bir yoruma etki edebilen yeni bir yorum formu da oluşturabilirler.

Bu ilginç düşünürün ‘Hakikat ve Yöntem’den başka 1974’te Salzburg’ta verdiği bir konferans “Güzelin Güncelliği” [Bir Oyun, Sembol ve Festival Olarak Sanat, Çizgi Kitabevi], “Edebiyat Nedir?” [Frida Kahlo ve Helmut Kuhn ile birlikte, Babil] ve “Hermeneutik Üzerine Yazılar” gibi eserleri de dilimize çevrilmiştir. Bunların içinde Gadamer’in ‘Güzelin Güncelliği’ gerçekten dikkat çekici bir yapıt.

Güzelin Güncelliği’nin merkezinde sanat var. Gadamer düşüncesi öncelikle sanatın temelini araştırıyor. Sanatın özünde; bir oyun dürtüsü, semboller ve festival bulunuyor. (‘Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir.’) Sanatın yapısını oluşturan ikinci kavram olan “sembol” Antik Yunan geleneğine dayanan bir terim.

Eski Yunan’da misafirleri hatırada tutmak için onlara kırık parçalar verilirdi. Hatırlama bu silik/eksik parçalar vasıtasıyla kendiliğinden gelen bir iktisab/edinimdi. Bu durum sanat karşısında gözlemcinin, yorumcunun katılmasıyla eserde kanıtlanma halidir. Ancak bir şekilde kanıtlanmış olan şey bir sanat eseri özelliğini gösterir. Allah’ın sanatının kanıtı ise doğada var olan her şeydir. Düşünür, son kavram olan ‘festival’ ile kendi zamanını yani iletişimsel nitelikleri yok eden (Kayıp Zaman) zamanı bu taklit (Mimesis) oyununa dâhil eder. Sonrasında ise insanın muhteşem belleğinde sanatın imgeleri oluşur. Gadamer, yorumlandıkça kendisini açan/aşan bir düşünür. Gadamer’in sanat yapıtında öngördüğü anlam bilinmeyene açılan pencereleri bir nebze olsun aralıyor.

Beyaz Arif Akbaş

 

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • okur yazamaz , 08/11/2014

    Sayin akbas’ in bu entelektuel cabalari icin ona tesekkur ediyoruz. Guzel yazilar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir