Künye: Yazar: Türkçe Meselesi, Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, Yağmur Yayınevi, 5. Basım: Şubat 2017.
***
Bir memleketin milli dili o memlekette bilfiil yaşayan, yani konuşulan ve yazılan, gönüllere ve zekâya hitap eden dildir. (syf. 9)
Zira bir memleketin dili, o memleket tarihinin ve psiko-sosyolojik varlığının mahsulü ve asırlar içinde nesillerin birbirine devredip emanet ettiği bir ocak mirası ve bir ecdad mülküdür. (syf. 17)
Kabul edelim ki dil, geniş bir ölçüde, alışkanlıktır. (syf. 19)
Hükümetçe, girişilen ve bu memleketin modern ilim ve irfan hayatının gelişmesini en az bir asır geciktirecek olan dil davasının mevzuu ve gayesi nedir, ne olabilir? (syf. 20)
Damlayı gören, havuz dolusu suyu görmüş olur. (syf. 24)
Ruhiyatçı ruh, tarihçi tarih icat eder mi? Hayret ediyorum ki, yirminci asrın ortasında bizler, daha Aristo zamanında halledilmiş basit bilgi meselelerini cevaplandırma zorunda kalıyoruz. (syf. 28)
Hayali bir ‘’Osmanlıca’’ düşmanlığıyla gözleri kararan bazı sivri akıllı vatandaşlarım, yepyeni bir sansür ve yasak sistemi icat ederek taassup tarihinde yeni bir fasıl açmış olmaktan gurur duysalar yeridir. (syf. 32)
O kelime ve tabirler ki, yerleşmiş memleket dilinin kelimelerine mahsus olan fikir ve duygu tedavisinden, iyilik ve güzellik ilham etme hassasından mahrum; vitrin mankenleri gibi, cansız birer kalıptan ibarettir. (syf. 33)
Dil işi, bir hükümet ve politika işi ve bir kanun mevzuu değildir. Memleket teşri heyetinin tek taraflı bir görüşle ve hedefi belli olmayan bir politikanın sözcülüğünü yaparak, millet dilini değiştirmeye hakkı yoktur. (syf. 35)
Dil ise içtimai ve milli bir müessesedir. (syf. 45)
İlmin yarısı fikir, yarısı da lisandır. Fransızların dediği gibi, ‘’Mükemmel bir ilim, mükemmel bir lisandır.’’ (syf. 45)
İlmin ifade vasıtası, lisandır. Türkiye’de, bugün kararını bulmuş bir lisan var mıdır ki, ilim olsun? (syf. 46)
Dilde yok yere ihdas edilen bugünkü anarşi, en az yüz sene sürer, sanırım. Yani Türk tefekkür hayatı yüz seneden evvel yoluna girmez. (syf. 53)
Hukukun dili evvela kanun, sonra da millet dilidir ve kanun ile bağlıdır. Kanunun dili de millet camiasının dilidir ve öyle olmak lazımdır. Çünkü kanun insanlara meram anlatmak için yapılır. Binaenaleyh hitap ettiği insanların diliyle yazılması icap eder. (syf. 59)
Bir milletin dili, birinin yerine diğeri konulacak şekilde, bir kelime ve tabir yığını değildir. Dil, asırlar içinde ve nesillerin hafızasında dövüle yoğrula yerleşmiş bir mana, his ve hayaldir. Kelime ve tabir konuşmanın bir vasıtasıdır. Asıl konuşulan mana, his ve hayal asırların sinesinde o derece birbiriyle kaynaşmıştır ki, kelimeyi atınca mana ve maksat da, his ve hayal de beraber gider. Bundan da nesiller arasında anlaşmazlık doğar. (syf.)
Halkın kuvvet ve otoriteye karşı en müthiş silahı kahkahadır. (syf. 73)
Hakikati söylemek tevazu göstermekten daha büyük bir edeptir. (syf. 75)
Dile müdahale ve dilde tasarruf, ilim, ihtisas ve kalem sahibi insanların işidir. (syf. 82)
Mektep, kitap ve hoca muayyen bir parti veya zümrenin malı ve kölesi değildir. (syf. 86)
Aziz Vatandaş! Dilin, benliğinden bir parçadır. Benliğinin şerefine saygı gösterilmesini istemek de hakkındır. Hakkını müdafaa et. Unutma ki hak ve hürriyet, bu nimetleri canı gibi seven ve cesaretle müdafaa etmeyi göze alan insanların nasibidir. (syf. 91)