Künye: Çöle İnen Nur, N. Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul, 51. Basım, Nisan 2014.
***
Keşke sahiden, topuğunu bir kere öpebilmiş bir kum tanesi olsaydım! (sayfa 10)
Beyninin her atomu bir güneş kadar ışıklı o ‘’İmam-ı Rabbani’’ inanır ki, Allah’ı bulmaya doğru her atılışında gizli bir put diken aklın türettiği putlar ormanını, yine akıl baltasıyla devirmiş, böylece yine aklın atabileceği en uzun adımı atmış ve baltasının parlak yüzüne, dünyanın en güzel sözü olan “Allah ötelerin ötesi, ötelerinden ötesinden de ötesi, ondan da ötesi, her ötenin ötesi…” düsturunu yazmıştır. (sayfa 10-11)
Vecdimin ateşi, bana onları göstermez bile. Onlar gerçekten müstakildir, bense esirim! Ben, senin esirinim! Ve benim için hürriyetin son kemal haddi, hakikate esarettir. (sayfa 16)
Zaman bir dairedir; ne başını bulmak mümkün, ne sonunu. (sayfa 43)
Neo-platonizma, kıpırdamaz gövdesine kanat takmayı düşünen bir su aygırı; tasavvuf da, kanatlarını Halik’ından almış arşa seyreden bir huma kuşu… (sayfa 45)
Önünde “On bin senelik efendimiz” diye eğildikleri Çin asili, nasipsiz bir inceliğin fasid daire üzerinde gide gide hiçbir şey bulamadığını heykelleştiriyor. Buda, ‘hiç’e götüren; Konfüçyüs ise güttüğü ‘hiç’ olan… (sayfa 49)
Mekke, Kâbe’nin etrafında bir fanus; Kâbe, Mekke’nin içinde bir nur… Mekke bir şehir, Kâbe bir sır… (sayfa 53)
Zaten O, Allah sevgisinin kapısı… O’nu seven Allah’ı sever. (sayfa 107)
Güneşin karşısında ancak kamer vücut bulabilir; başka bir güneş değil. (sayfa 109)
Tecelli; ya Hak’tan olur, ya şeytandan… Bazen şeytan insanlara musallat olup garip işler gösterir. Hak’tan gelen nimet ve devlet; şeytandan gelen, kötülük ve hastalık… (sayfa 142)
Allah isteyince <yok> yoktur. Zaten her <var>ın bir gizli <yok>u ve her <yok>un bir gizli <var>ı var ya… Ve zaten yokluk da Allah’ın mahlûku ya… (sayfa 146)
Ve çileler sahrasında İslam, dudaklarında bestelerin en güzel tevhid ahengi, bir an bile sendelemeden ilerliyor. (sayfa 210)
Sidre-tül Münteha… Bu nokta, akıl ve kıyas âleminin son haddidir. (sayfa 242)
Uhud bir bozgun değil, bir imtihan oldu. En ince imtihan ve büyük ders… (sayfa 338)
Masum kanının sarhoşu eski kaplan bünye, şimdi, üstün insan ahlakı içinde, bir güvercin öksürse gözyaşını tutamıyor. Bu hal Müslümanlıktır. Ve mutlak inkılâp. (sayfa 448)
Bütün zahir ölçüleri (şeriat) sımsıkı tutulmadan o hakikate varılmaz.
Ekber Cihaddan geçilmeden oraya varılmaz.
Nefs yenilmeden oraya varılmaz.
Allah sevgilisinin ahlakına bürünmeden oraya varılmaz.
Bir yol göstericiye varılmadan oraya varılmaz. (sayfa 463-464)
Aktaran: Ahmet Seyfeli
1 Yorum