Künye: Çin Halkının Zihniyeti, Ku Houng Ming, Çev: Hanife Güven, Doğu Batı Yayınları, 1. Baskı, 2020, İstanbul.
* * *
Bugünkü Avrupa uygarlığının en temel hastalığı, bana göre insan doğasını yanlış algılamasındadır. Bu algılamaya göre insan doğası kötüdür. Bu yanlış algılama yüzünden, Avrupa toplumunun tüm yapısı hep güce dayanmıştır… (Sayfa 38)
Çin kadın ideali nedir? İdeal Çin kadını ileride sözünü edeceğim önemli bir farkla da olsa, özde eski İbranilerin ideal kadınının aynıdır. Çin kadın ideali ile İbranilerinki şu anlamda birbirinin aynıdır: Bu kadın bir tablo gibi sadece evin duvarına asılacak bir ideal olmadığı gibi, erkek için de hayatını okşayıp sevmekle geçireceği bir ideal değildir. Bu ideal Çin kadınının elinde evi süpürüp temizlemek için süpürgesi vardır. Doğrusu Çin yazısında evli kadını belirten harf iki kökten oluşur: biri kadın, diğeri süpürge anlamına gelir, Resmi standart Çince olarak adlandırdığım Klasik Çincede evli kadın Kilerin Bekçisi, Mutfağın Hanımefendisidir. Aslında taklit olmayan bütün gerçek uygarlıkların, yani eski Yunanların, İbranilerin, Romalıların gerçek kadın ideali Çin kadın idealinin aynıdır.
Şimdi biraz ayrıntıya girelim. En eski çağlarda karşımıza çıktığı şekliyle Çin kadın ideali, üç konuda itaat, dört konuda da erdem olarak özetlenebilir. Peki, bu dört erdem nedir? Bunlar önce kadınca kişilik, sonra kadınca konuşma, daha sonra kadınca görünüş ve son olarak kadınca çalışmadır. Kadınca kişilik olağanüstü yetenek ya da zekâ değil, ama alçakgönüllülük, neşelilik, iffetlilik, bağlılık, düzenlilik, kusursuz davranış ve mükemmel tutumdur. Kadınca konuşma parlak ve güzel sözler söylemek değil, ama sözcükleri incelikle seçmek, kabalık ve şiddet içermeyen bir dil kullanmak, ne zaman konuşacağını, ne zaman susacağını bilmek demektir. Kadınca görünüş, yüz güzelliği veya hoşluğu değil, ama vücudunun temizliği, giysi ve giyinişte kusursuzluk demektir. Son olarak kadınca çalışma özel bir beceri ya da yetenek sahibi olmak demek değil, ama dokuma odasını düzenli olarak çekip çevirmek; zamanını asla gülerek ya da dalga geçerek harcamamak, mutfakta, özellikle de misafir gelince, temiz ve sağlıklı yemekler hazırlamak için çalışmak demektir. Han hanedanının büyük tarihçisi Pan Ku’nun kız kardeşi Ts’ao Ta Ku ya da Ts’ao Hanım tarafından yazılan “Kadınlar için Dersler” kitabına göre kadında olması gereken dört temel erdem bunlardır.
Peki ya Çin kadın idealinde, üç itaat ne demektir? Gerçekten üç konuda kendini feda etmek ya da başkası için yaşamak mı demektir? Bir kadın evli değilse babası için yaşamalıdır; eğer evliyse kocası için yaşamalıdır; şayet dul ise çocukları için yaşamalıdır, demektir. Gerçekten de Çinli kadının temel amacı ne kendisi için, ne de toplum için yaşamaktır, ne bir reformcu, ne doğal ayak derneğine başkan olmaktır ve hatta ne bir azize gibi yaşamak, ne de dünyaya yararlı olmaktır; Çin’de kadının temel hedefi iyi bir kız, iyi bir eş ve iyi bir anne olarak yaşamaktır… (Sayfa 97-99)
Bir kadın kendinde bu utangaçlık niteliğini ne kadar geliştirmişse o kadar kadındır, o kadar çok ideal ya da mükemmel kadına yaklaşır; aksine kadın Çincedeki bu yu sözcüğü ile ifade edilen utangaçlığını yitirirse o zaman kadınlığını, dişiliğini ve bununla birlikte güzel kokusunu da yitirir ve basit bir et parçasından farkı kalmaz. Demek ki gerçek Çin kadınına, kendini teşhir etmenin kötü bir şey olduğunu, sahneye çıkıp kalabalıklar önünde kendini teşhir etmenin, Konfüçyüs Derneği’nin salonunda bile olsa, Çin düşüncesine göre edepsizlik olduğunu dürtüsel olarak hissettiren ya da hissettirmesi gereken Çince yu sözcüğü ile ifade edilen Çin kadın idealinde bu niteliktir, yani bu utangaçlıktır. Sonuç olarak gerçek Çin kadınına, dünyada başka hiçbir kadına vermediği kokuyu, menekşe kokusundan daha yumuşak kokuyu, orkidelerin tarifsiz kokusunu veren, bu yu hsien yani bu gözlerden uzak durma aşkı, gün ışığının cafcafına karşı bu duyarlılık, ideal Çin kadınındaki bu utangaçlık duygusudur. (Sayfa 112)
Gerçek aydınlar, kendilerine bir şey hakkında doğruyu gösteren kitaplar okumak isterler, yarı aydınlar o konu hakkında kendi eğilimlerine, kendi duymak istediklerine uygun şeyler söyleyen kitapları okumak isterler (Sayfa 121-122)
Geçtiğimiz günlerde, Bay Putnam Weale’in Reshaping of the Far East [Uzakdoğu’nun Yeniden Biçimlendirilmesi] isimli kitabından ve başka birkaç kitaptan da yararlanarak, Çinli öğrenciler için, Anglosakson ideallerini bir araya toplamaya çalıştım. Aşağı yukarı şöyle bir sonuca ulaştım:
- İnsanın temel amacı nedir?
– İnsanın temel amacı Britanya İmparatorluğu’nu yüceltmektir.
- Tanrı’ya inanır mısınız?
– Evet, Kiliseye gittiğim zaman.
- Kilisede olmadığınız zamanlar neye inanırsınız?
– Çıkara, getirisi olan şeye inanırım.
- İmanla arınma nedir?
– Her koyun kendi bacağından asılır.
- İşlerle arınma nedir?
– Cebini parayla doldurmaktır.
- Cennet nedir?
– Cennet, Şangay’ın en şık mahallesi Bubbling Well Road’da oturup atlı arabayla gezebilmektir.
- Cehennem nedir?
– Cehennem başarısız olmaktır.
- İnsanın ulaşabileceği en yüksek düzey nedir?
– Çin’de Sir Robert Hart’ın Gümrük Servisi’dir.
- Küfür nedir?
– Sir Robert Hart’ın bir deha olmadığını söylemektir.
- Günahların en kötüsü nedir?
– İngiliz ticaretine engel olmaktır.
- Tanrı hangi niyete dört yüz milyon Çinliyi yarattı?
– İngilizler ticaret yapabilsinler diye.
- Dua ederken, hangi dua biçimini kullanırsınız?
– Tanrım Çin’in paylaşılmasını isteyen Ruslar gibi ahlaksız, Almanlar gibi merhametsiz olmadığımız için sana şükrediyoruz.
- Çin’de Anglosakson ideallerinin en büyük havarisi kimdir?
– Times’ın Pekin muhabiri Dr. Morrison.
Yukarı yazılanların gerçek Anglosakson idealleri olduğunu söylemek iftira olur, ancak Bay Putnam Weale’in kitabını okuma zahmetinde bulunan hiç kimse yukarıda söylenenlerin, Putnam Weal’in ve onun kitaplarını okuyan John Smith’in Anglosakson idealleri konusundaki görüşünü olduğu gibi yansıttığını yadsımayacaktır. (Sayfa 123-124)
Çin’de yaşayan İngilizler ve diğer yabancılar arasında görülen aşağı tabakaya tapınma, daha doğrusu Çin’e İngiltere ve Amerika’dan ithal edilen bu aşağı tabakaya tapınma dini, bugün uygarlığın en temel değerini, hakiki Çinliyi ortadan kaldırmakla tehdit eden devrimi ve Cumhuriyet kâbusunu doğurmuştur Çin’de. Eğer bu Büyük Britanya’daki aşağı tabakaya tapınma, bugün Avrupa ve Amerika’daki aşağı tabakaya tapınma ilk fırsatta ortadan kaldırılmazsa, sonunda tüm Avrupa uygarlığını hatta dünyadaki bütün uygarlıkları yok edecektir. (Sayfa 163)