Çay Risalesi

Künye: Seyyid Mehmed İzzet Efendi, Çay Risalesi, Eşik Yayınları, 2014, İstanbul.

***

Çay ikinci derecede tıbbî maddedir. Bundan dolayı vücut için ilaçtır. Muhallildir (maraz eseri olan yumurtaları küçültür). Müsehhindir (ısıtıcı), müzevvibdir (eriten, eritici), hâzımdır (hazmettirici), mukavvîdir (takviye eden, kuvvet veren), mürevvih-i ervahtır (ruhları rahatlatıcı). Çaya müdâvemet reng-i insaniye hamret-i (kırmızılık) latife verir ve nermeder, yani yumuşatır ve kalp ve dimağ ve mide ile ciğere kuvvet bahşeyler ve taam iştiha getirdiği gibi hazmettirir. Kabza karşı ilaçtır. Kulunç, sill (göğüs hastalığı), surfe (kurtçuk) ve nefes darlığına iyi gelir. Arslan yaraları da çayla yıkanır ve yaralıya çay içirilir. (Sf. 25)

Çay kelimesi aslen Farsça olup, Burhân-ı Kâtı tercümesinde “bu isimle bilinen yapraktır, Hıtâ diyarından gelir, kaynatılıp içilir” şeklinde tanımlanmıştır. (Sf. 31)

Çay yeni iken muhaddir yani uyuşturucudur. Bu tehlikeden korunmak için yapraklar sepet ve sandıklara konularak bir süre bekletilir. Bahsedilen tehlikeli özelliğin ortadan kalktığına kanaat getirilince sepet ve sandıklardan çıkarılarak kutulara paketlenir ve satışa sunulur.  (Sf. 34)

Mahzen-i Edviyye yazarına göre çay beyaz, yeşil, menekşe moru, boz ve siyah renklerde ortaya çıktığı için beş çeşit olarak kabul edilmiştir. (Sf. 36)

Çay içen bazı sorumsuz kişilerin kullanılmış çay satın alarak bunu tazesiyle karıştırdıkları işitilir. Tiryakilerin sağlığına zararlı olan bu usulden şiddetle kaçınılmalıdır. Bazı çay satıcılarının da kullanılmış çayın yapraklarını kuruttuktan sonra yeniden satışa sundukları yahut da taze çay ile karıştırdıktan sonra kapaklı kutularda satma yoluna başvurdukları işitilmektedir. Bu yolsuzluğu anlamak kolaydır. Zira kullanılmış çay pis kokuludur ve yaprakları biraz açılmış durumdadır. Üstelik haşlandığında beklenen etkiyi ve rengi suya vermez. Bu gibi çayların satın alınmasından sakınılmalıdır. Aksi takdirde çay içmekten umulan fayda elde edilemeyeceği gibi, zarar görülür. (Sf. 44)

Güzel ve kokulu çayın elde edilmesi suyun iyice kaynamasına bağlıdır. Yeterince kaynamayan suyla yapılan çay soluk renkli, etkisiz ve faydasız olur. (Sf. 49)

Çaya limon sıkılıp içilmesi, tiryakiler tarafından başvurulan yöntemlerdendir. Limonun ölçüsü, bir fincan çay için on damladır. Doktor Raif Efendi’ye çaya limon katılmasının sebebi çayın içeriğinde bulunan ve kanı coşturan uyarıcı maddenin zararından emin olmak, kan akışının normal seyrinden devamını sağlamaktır. (Sf. 51)

Çayın faydaları hakkında Mahzen-i Edviyye müellifinin görüşüne gelince, çayın kalitelisi üç derece sıcaklıktadır yani içenlere hararet verir. Bu cinsin dışındakiler iki derecenin sonuna kadar hararet verir, ondan sonra doğasının gereği kuruluk verir. (Sf. 59)

Gerek midede kalan eski yemekten ve gerekse başta etkenlerden oluşan zararlı ve bozuk maddelerden dolayı vücutta ağırlık ve gaz meydana gelmesi durumlarında çayın faydası görülmüştür. Fakat çayın çok sıcak olarak içilmesi her zaman ve özellikle sıcak mevsimlerde zararlıdır. Bu yüzden sıcakkanlı kimseler ve gençler sıcak çay içmekten kaçınmalıdır. Öte yandan, sıcak yemeğin üzerine çok sıcak çay içmek asla uygun değildir. Hafif sıcak içilirse yemeğin çabucak çözülmesine ve hazmedilmesine yardım eder. (Sf. 61)

Çay ekseriyetle hazmı kolaylaştırmak amacıyla içildiğinden, genel tıp kurallarına göre yemekten iki veya üç saat sonra; sağlık kurallarına göre sabah yemeğinin arkasından ve akşam yemeğinden iki saat sonra içilmelidir. (Sf. 64)

 

Aktaran: Muhammet Emin Oyar

 

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir