Boşluk Kuruntusu

Künye: Mehmet Erikli, Boşluk Kuruntusu, Palto Yayınları, Haziran 2014, İstanbul.

***

Zaten biz kutlamalara annemizin karnında hazırlandık ve çıkar çıkmaz kutlandık. Sonra da hep dünyanın yaşını kendi yaşımız gibi kutladık. Sonunda bir yere varamadık. Sözgelimi şöyle birkaç sene ıskartaya çıkmadı dünya. (Sf. 11)

Şüphe öldürmez. Zaman kazandırır. (Sf. 13)

Evet, acı su. Belki de değil. Ona yakın. Nehrin suyu olabilir miydi? Tabiî ya.. Nehrin suyundan içtim. O pis kokan sudan içtim… Nar, anlatmaya başlamıştı. Düşümden bir nehir geçiyor. İki defa yıkanamadığım nehir, insan yutan, bir balığın tabutu, vaktin haritasız coğrafyası nehir… (Sf. 24)

Sahici anlatılara bel bağlayan birinin gerçekte yaptığı işleri, düş kurarken hiç aklına getirmediğini düşündüğümde onun yaşamadıklarına gıpta ile baktığını keşfetmek yazarlara mahsus bir şey değildir. (Sf. 29)

Yamru yumru dönen tekerlerin sesi yeri nalsız döven ve en az sahibi kadar dayanmayı öğrenmiş ayakların sesini örterken, son bir çöp bidonu kalmıştı önlerinde. Bu tenekeden bidon, at ve sahibi için yarının adıydı. Oysa birçoklarına göre pislikten başka bir şey değil. (Sf. 34)

Hayat bize neyi öğretir, ya da neyi öğrenmememiz gerektiğini söyler? Birileri hep ölür. Burası dünya. Birileri hep daha iyi yaşar. Ne için? Daha çok mutluluk ve daha çok para için. Yalnızlık bunun neresinde? Sadece ölenler yalnızdır. Gerisi hikâye. (Sf. 42)

“Ellerim yalnız kaldınız, oya aman oyyy!” diye başladığı uydurma bestesini uzatabildiği kadar uzattı. Melodisi hiçbir şeye benzemiyordu. İyi ya benzemiyorsa orijinaldir. Böyle çoğaltıp dur. (Sf. 58)

Hız, insanı başkalaştırmıyor, hız insanı itmiyor, hız olsa olsa insanı bal mumuyla birlikte kalıba döküyor. Hareketsizlik kuramının ölçüsü bir kılın dahi kıpırdamaması olarak ispat edilecekse, hızın bu kuram içindeki yeri ne olabilir? Hız artık hız olmadığı için tam zıddına rücu eden bir kavram artık. İşte o sebepledir ki insanı sarıp sarmalayan, bir bal mumu heykeline dönüştüren yavaşlık değil artık. Bizi donduran tek gerçek hızın ta kendisi! (Sf. 68)

Çağ, artık açlıktan ölme çağı ve ben mezarları hastanelerden çok sevsem de oraya erkenden gitmek istemiyorum. (Sf. 74)

Akratan: Muhammet Emin Oyar

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir