Boşluk Kuruntusu

Mehmet Erikli’nin dördüncü kitabı “Boşluk Kuruntusu” geçtiğimiz aylarda çıktı. Erikli, kitabını babaannesi Şirin Erikli’nin aziz hatırasına ithaf etmiş.

Yirmi öyküden oluşan kitapta yazar kendine has bir dil oluşturmuş. Kitapta, yarım sayfalık küçerek öykü diyebileceğimiz  “Baltalı Nehirde Yangın Var” ile karşılaşmamız mümkün olduğu gibi, on üç sayfalık “Ah”ı da görmek de mümkün.

Erikli’nin öykülerinde, yalnızlık ve şüphe kol kola geziyor. “Şüphe” adlı öyküsünde hemen hemen her gün yaşadığımız gelgitleri anlatıyor. Yazar, gelen bir postacıya şaşıran Aslı’yı, teknolojinin getirdiği imkânlarla mektubun heyecanını nasıl yitirdiğimizi gözümüze sokmadan ustaca bir dille öyküleştiriyor. Kitaba ismini verdiği  “Boşluk Kuruntusu” öyküsünde modern insanın düştüğü yalnızlık kuyusunun nihayetindeki depresyon, antidepresif ve uyku haplarına ışık tutuyor… Ardından ise intihar ve başka bir kuyu olan gayya… Öyküde, kahramanının karşısına konuşan bir kedi çıkarıyor ve bu boşluğun sonunu şu şekilde dile getiriyor: “Direkt olarak beyninde duyduğu bu ses sanırım boşluğun ölüme akran olan kuruntulu sesiydi. Boşluğun kuruntusu bir can daha alırken gün henüz öğlen olmak üzereydi.”

“Anladığımız Ne Var?“ bence kitaba ağırlığını koyan öykü. Pessoa’nın “İnsan her şeyden bıkar, anlamak hariç” sözünü epigraf olarak kullanmış yazar. Kızını kaybeden yaşlı bir adam ve “Kırmızı, üzeri papatya desenli entarisiyle, dört adım yukarı, dört adım aşağı gidip gelen, dünyanın neresinde olduğunu çok da umursamayan, saçları topuz, sağ ayağı da hafif aksak genç bayan” olarak tasvir edilen kayıp kızı arasında geçen iki günlük dramatik durum estetize edilerek okura sunulmuş. “Terzi Biçiği” ve “Balıkçı Çırağı”da insan ilişkilerinin yoğun olduğu öyküler. Üç kafadarın “Kem Küm”ü ise yalın ve öz bir anlatıma sahip.

Ayrıca iki ayrı öyküde geçen, “Bir de bir nehirde iki kere yıkanmak yoktu değil mi?” “Düşümden bir nehir geçiyor. İki defa yıkanamadığım nehir” cümleler bana Dücane Cündioğlu’nun monoloğu da diyebileceğimiz şu sözünü hatırlattı:

“Bir nehre iki kez girilemez.
– Niçin?
– Daima akar.
– O halde bir kez de girilemez.
Ezberine güvenme ey talib, hep yeniden düşün!” 

Erikli, öykülerinin ilk cümleleriyle değil de son cümleleriyle dokunmayı tercih etmiş okurun kalbine. “Ölü Çocuğa Gazel”de, “Çocuğumun öldürüldüğü bir yeryüzüne inancım yok benim. İyi uykular dünya.” “Olaydan Sonra Olaylı Akşam”da,“Sadece ölenler yalnızdır. Gerisi hikâye.”   “Derin” adlı öyküsünde ise, “Derin hayat bulmacaları, gazetenizle bedava. İstemeyi unutmayın.” sözleri hafızamıza bir şiirin dizesi gibi yerleşiyor.

Celal Kuru

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • gece , 22/11/2014

    Kitap çok güzelmiş hediye göndermek ister misiniz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir