İnsanı inceleme yetkisini, bir tek, edebiyatın elinde bulundurduğuna inananlardan Fransız muharrir, Henri Beyle/Stendhal (1783 – 1842), ‘bencillik‘ten farklı anlamda ‘bencilik‘ deyimini 1817de ortaya çıkarmıştır. Haddizâtında deyim, Onsekizinci yüzyılda görülür; ama çoğu kere ‘bencillik’le karışmış hâlde.
Nitekim Fransız filosof Claude Henri de Rouvroy Conde de Saint-Simon (1860 – 1825), insanseverliğe karşıt olarak ‘bencilliğ‘i/’benciliğ’i göstermiştir. ‘Bencillik‘ten farklı olarak ‘benciliğ‘in bakış açısınca insanlaşma sürecinin gerek başlangıcı, gerek zirvesi, gerekse sonu ‘birey‘de odaklanır. O hâlde insanı ve onunla ilintili sorunları ele alan, bireyden hareketle işe koyulmalıdır. Bireyin kendini algılayışının en temel dile getirilişi ‘ben‘ şeklindedir. Bu durumda ‘ben‘in duyuşunun, duygulanışının çevre ile ortama tavır alışı ile davranışlarının, sevgisinin, nefretinin sevinçleri ile üzüntülerinin, kendine güveni ile korkularının tasvîri esâstır. Şu durumda bencilik, kendini ve dünyayı ‘ben‘ olarak, ‘ben‘ açısından algılama ve bu algılayışın izhârıdır.
‘Ben‘i tasvîr eden ‘ben‘in kendisi olduğu gibi, bir ‘karşı-ben‘ dahî olabilir. Hikâye, roman yahut tiyatro yazarlığının üstün sanat tarafı da zâten budur: Bir ‘kendi-olmayan-ben‘i kendi-beniymişçesine ortaya koyması; kendini ‘başkasının-ben‘ine yerleştirmesi.
Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında Alman felsefesinde ‘benciliğ‘i, ‘bencilliğ‘in uzantısı olarak tarif eden filosoflar olmuştur. ‘Bencillik‘te olduğu üzre, kişisel çıkarlar öne çıkarılmamak ve ‘ben‘den özge ‘ben‘lerin olmadığı iddiası ileri sürülmemekle birlikte, söz konusu filosofların nezdinde ‘ben‘in sürgit kendinden bahsetmesi, kendini ve özüne yakın ne varsa her şeyi ve kimseyi beğenmesi (Selbstliebe: Özsevgisi) ‘bencilik‘tir.
Çağımızın İspanyol filosofu Miguel de Unamuno (1864 – 1936) da yukarıda bahsi geçen görüşü paylaşmıştır: “Bencil, ben olarak benin kendine ait ne varsa onu ve çıkarlarını savunup yücelten kişi olmasına karşılık, benci, kendini nasılsa öyle kabul eden, bununla da kalmayıp kendine hayran olan kimsedir.”
Şaban Teoman Duralı
Kaynak: Kutadgubilig Türkcenin Felsefe-Bilim Sözlüğü, Dergâh Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2013, s: 184, 185.