Künye: Asrın Vebası: Narsisizm İlleti, Jean M. Twenge ve W. Keith Campbell, Kaknüs Yayınları, Çev: Özlem Korkmaz, 2. Baskı, 2010, İstanbul.
***
Amerikan terbiye ve eğitim sisteminin temel yapı taşlarından birisi, son 50 yılda gençlere doğuştan değerli, eşi bulunmaz ve her şeye layık olduklarını işleme teması üzerine kurulmuş… Aşırı öz saygı duygusunun yanı sıra, tanıyı güçlendiren diğer özellikler; iddiacılık, dediği dediklik, ikili ilişkilerde sürekli üstün olma arayışı ve her konuda benmerkezcilik. (syf. 12)
ABD’deki tüm sistem sürekli “siz aslında mükemmelsiniz, her şeyin en iyisine layıksınız, istediğiniz her şeye ulaşabilme potansiyeliniz var” mesajlarını veriyor. (syf. 13)
Popüler bir posterde, aynaya bakıp kendini iri bir aslan olarak gören küçük sarman bir kedi yavrusu fotoğrafının üstünde “En önemli şey, kendini nasıl gördüğündür!” diye yazıyor. Buradan hareketle, poster bize, kendini olduğundan mümkün olduğunca daha iyi görmek -daha büyük, daha güçlü, daha yetenekli- önemlidir mesajını veriyor. (syf. 37)
Kişilik başkalarından uzakta var olmaz. Bireylerde görülen nazrsisizmdeki artış, bizim düşüncemize göre, kültürde kendine hayranlığa odaklanmaya yönelik, büyük çaplı bir değişimin sonucudur yalnızca. (syf. 68)
Narsisizm, hayali başarı için büyük bir yordayıcıdır ama gerçek başarı için değil. (syf. 75)
Kurduğu her şeye adını veren, kendi televizyon programı ve kendi adını verdiği bir üniversitesi (evet, gerçekten de Donald Trump diye bir üniversite var) bulunan ve talk show sunucularıyla kavga eden Donald Trump, hem başarılı olup hem de narsist izlenimi uyandıran kişilere harika bir örnektir. (syf. 87)
Modern davranışçı kuramlar narsisizmin, abartılı övgülerden kaynaklandığını ileri sürüyor. Size tekrar tekrar harika olduğunuz söylenirse, büyük olasılıkla harika olduğunuzu düşünürsünüz. (syf. 122)
Bir iki nesil önce anne baba ile çocuğun rolleri gayet iyi tanımlanmıştı ve yetkili olan anne babaydı. Nokta! Fakat bugün birçok anne baba, otorite figürü olmaktan rahatsızlık duyuyor. Çocuklarının kendilerine saygı duymalarındansa kendilerinden hoşlanmasını ve sert anne baba olmaktansa çocuğun arkadaşı olmayı yeğliyor. (syf. 123)
Gerçekte berbatken, harika olduğunu düşünmek, narsisizmin bir tarifidir. (syf. 126)
Genellikle en yüksek reytingi alan programların çoğunluğunu oluşturan reality şov programları, narsisizmin birer vitrinidir; bu programlar maddeci, kendini beğenmiş ve antisosyal davranışları normal gibi gösterirler. (syf. 136)
Facebook’ta birinin arkadaşı olmak, mutlaka o kişiyle derin ve duygusal açıdan yakın bir ilişkiniz olduğu anlamına gelmez. Bu daha çok, kaç kişi “tanıdığınızın” ya da kaç kişinin sizi “tanıdığını” söyleme istediğinizin göstergesidir. (syf. 164)
Amerikalıların giderek artan dış görünüş saplantıları kendi yansımasına âşık olan narsist bir kültürün bariz belirtisidir. (syf. 203)
Zengin bir yaşam, narsistin cennetidir. (syf. 243)
Narsisizm ölçekleri, yanılma payı olmaksızın benzersizlik ihtiyacının standart değerlendirmeleriyle ilinti kurar, çünkü narsistler göze çarpma ve başkalarından farklı olma fikrinden hoşlanırlar. (syf. 258)
Benzersizliğin değeri Amerikan kültüründe çok erken öğretiliyor. Manhattan’daki bir anaokulu ekim ayını “Her şeyimle Ben” ayı olarak belirledi, ilk haftasını da “Bireye Odaklanma” başlığına ayırdı. (syf. 261)
Amerikalılar; kendinizi seviyorsanız, başkalarını da seversiniz, dolayısıyla saldırgan olamazsınız düşüncesini paylaşırlar. Ne var ki narsistler tam aksine saldırgandırlar, çünkü kendilerini çok severler ve kendi ihtiyaçlarının öncelikli olması gerektiğine inanırlar. Başkalarının acılarıyla empati kurma becerisinden yoksundurlar ve genellikle, hak ettikleri saygıyı görmediklerini hissettiklerinde saldırıya geçerler. (syf. 274)
Narsisizmin yayılması, fast-food zincirlerinin yayılmasından daha kolay. Ne bina inşa etmeniz, ne yemek pişirmeniz ne de eleman almanız gerekiyor. (syf. 355)
Narsisizm, ruhun “fast-food”udur. Kısa vadede tadı bir harikadır ama uzun vadede olumsuz, hatta korkunç sonuçları vardır ama yine de yaygın cazibesini korumaya devam etmektedir. (syf. 356)
Dünyadaki hemen bütün dinler sevgiyi, merhameti ve bağışlayıcılığı telkin eder. “Sana yapılmasını istemediğin şeyi, bir başkasına yapma” diğer birçok dinde de karşımıza çıkan bir Musevi-Hristiyan-İlkesidir. İslam peygamberi Hazreti Muhammed, “Kendiniz için istediğinizi, başkaları için de istemedikçe gerçekten iman etmiş sayılmazsınız” der. (syf. 387)