Felsefeye Giriş

Künye: Felsefeye Giriş, İsmail Tunalı, Fol Kitap, 1. Baskı, 2019, Ankara.

***

Felsefe de bilgidir, ama bu bilimler gibi sınırlı, homojen bir varlık alanının bilgisi değildir. Tersine felsefe, maddi varlık alanından canlı, ruhsal, sosyal ve tinsel varlık alanlarına kadar uzanan, birbirinden çok farklı heterojen varlık alanlarını kuşatan ‘var olanın varlığı’nı ele alır ve bu anlamda felsefe, tümel yani evrensel bilgidir. (Sayfa 13)

Başka bir deyişle dinsel bilgide süje ile obje arasında inanç bağı kurulur. (Sayfa 17)

Felsefe bilgisi, varlığı bütünlüğü içinde açıklamak isterken oluşturduğu düşünsel yapının mantıkça tutarlı ve akıl yürütmelerinin mantıkça sağlam olmasına dayanır. (Sayfa 23)

İnsan, algıladığı ve bildiği bütün bu nesnelerin var olduğunu kabul eder, ama yine de onların varlığını sorgulama gereği duyar. (Sayfa 24)

Felsefe, normal olarak dinin her zaman pratik ve duygusal olarak yaptığı şeyi, yani insan hayatını, insanın içinde bulunduğu evrenle belli ölçüde doyurucu ve anlamlı bir ilişkiye sokma girişimidir. (Sayfa 32-33)

Bilgi, bir bilinç olan özne (süje) ile onun yöneldiği, algıladığı, düşündüğü bir nesne (obje) arasındaki ilgiden oluşur. (Sayfa 35)

Başka bir deyişle gerçeklik; düşünülmüş, zihinde tasarlanmış şeylere karşıt olarak bilinçten bağımsız olarak var olandır. Gerçeklik, varlığın bir özelliği, varoluş tarzıdır. Doğruluk ise bilginin, bilgi edinilen obje ile tam anlamıyla uyuşması durumudur. (Sayfa 37)

Filozofların aynı konularda farklı, hatta birbiri ile çelişik sonuçlara ulaşmaları varlık hakkında doğru bilgi elde edilemeyeceği görüşünün, yani septik düşünüşün ortaya çıkmasına neden olmuştur. (Sayfa 43)

Örneğin rasyonalizme göre bilginin kaynağı akıldır, empirizme göre deneydir, kritisizme göre akıl ve deneydir, entüisyonizme/sezgiciliğe göre sezgidir, analitik felsefeye göre yine akıldır, pragmatizme göre deneydir, fenomenolojiye göre fenomenlerdir. (Sayfa 47)

Farabi’ye göre felsefenin amacı, varlıkları var olma özellikleri açısından bilebilmek ve varlığın ilk nedenlerine ulaşmaktır. (Sayfa 51)

Gazali, felsefeye şüphe ile başlar. Bilginin amacının mutlak hakikate ulaşmak olmasına karşılık, bu hakikate biz ne duyularımız (Çünkü duyularımız aldatıcıdır.) ne de aklımız (Akıl da yanıltıcıdır.) kazandırabilir. Mutlak bilgiye, hakikate yalnız iman (inanç) ile ulaşabiliriz. (Sayfa 61-62)

Wittgenstein’a göre dil önermelerden meydana gelir ve anlamlı önermeler gerçekliğin resimleridir. Dilin sınırları ile hem gerçekliğin hem de düşüncenin sınırları aynıdır. (Sayfa 65)

19. yüzyılda yöntem üzerine çalışmalar ve doğa bilimlerinin başarısı hem felsefenin bir alt disiplini olarak bilgi felsefesinin ortaya çıkmasına yol açmış hem de bilimlerin felsefeden ayrılmaları sonucunu hazırlamıştır. (Sayfa 75)

Yeniçağla beraber doğayı bilmek ve ona egemen olmak amacıyla yola çıkan bilim, bir süre içinde doğa yasalarına ulaşmış ve onlara dayanarak meydana getirdiği teknoloji ile doğaya egemen olmuştur. (Sayfa 89)

Buna göre metafiziğin konusu, empirik ve bireysel varlığın üzerinde bulunan, duyularla kavranamayan mekân ve zaman dışı hiçbir zaman değişmeyen ve daima kendi kendisi ile aynı kalan özler ya da ideal varlıklardır. (Sayfa 98)

İnsan eylemlerinin, ereklerini ve yöneldikleri değerleri inceleyen felsefe, ahlak felsefesi ya da etik adını alır. (Sayfa 117)

İrade, akıl ve doğal eğilimler biçimindeki seçenekler, yani ikilem karşısında kalan insanın doğal eğilimlere karşı karar verme yetisidir. (Sayfa 119)

Özgürlük, kişinin, aklını ve iradesini kullanarak doğru olduğunu düşündüğü bir davranışı bilinçli olarak seçebilmesidir. (Sayfa 119)

İyi, ahlaki olarak yapılması lazım gelen, iradenin yapılmasına özgürce karar verdiği eylemlerdir. (Sayfa 120)

Kötü, ahlaki bakımdan iyinin karşısında yer alıp yanlış ya da kabul edilemez olan, ahlaki olarak yapılmaması gereken eylemlerdir. (Sayfa 120)

Ahlaki eylemin bir amacı olduğunu savunan görüşlerin başlıcaları, bu amacın, mutluluk, haz, fayda, ödev olduğunu belirtmişlerdir. (Sayfa 122)

Aritoteles için mutluluk, akla uygunluktur. Bunun için bilgelik, akıl, doğru görüş ve ölçülü davranmak en yüksek erdemlerdir. (Sayfa 123)

Beatham’a göre, insan hayatını iki temel güdü yönetir. Bunlar bütün insanlarda ortaktır, evrenseldir: haz ve acı. (Sayfa 134)

B. Spinoza’ya göre insan tutkular ve düşünce ikilemi içinde yaşar. (Sayfa 136)

İnsan, duyguları, düşünceleri ve hayal gücü ile tinsel (manevi) bir varlıktır. Buna karşılık nesneler dünyası tinsellikten yoksundur, bir madde dünyasıdır.  (Sayfa 174)

Descartes şöyle der: “Ruhumda sonsuz varlık fikri buluyorum. Ben sonlu bir varlık olduğuma göre, bu sonsuz varlık fikrini ben meydana getirmiş olamam. O halde bu sonsuzluk fikri benim ruhuma, kendisi de sonsuz olan bir varlık tarafından konmuş olmalıdır. Bu varlık Tanrı’dır.” (Sayfa 197)

Aktaran: Sulhi Ceylan

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir