15 Temmuz darbe girişiminin ardından iki şey çok fazla öne çıktı. İlki, yeni bir darbe girişiminin olma ihtimaliydi. İkincisiyse yabancı medyada, özellikle batı medyasında Türkiye aleyhine çıkan yalanlar, çarpıtmalar ve iftiralarla dolu haberlerdi. Öyle ki; o gece Türkiye’de ne olup bittiğinden hiç haberi olmayan birisi bu yayınlara bakarak DAEŞ çetelerinin durduk yere nizamiyelere girip askerlerin kafasını kestiğine inanabilirdi.
Eskiden göstermelik de olsa taziyelerini bildiren, dayanışma mesajları gönderen müttefik ülke liderleri darbe girişiminin ardından uzun bir süre suskun kaldılar. Medya kuruluşları ise açık açık darbe girişiminin başarısız olduğuna ne kadar üzüldüklerini anlattılar. Türkiye tarafından terör örgütü olarak tanınan bir yapılanmanın başındaki şahsa gazetelerinde, televizyonlarında yer verdiler. Aynı şekilde bu yapıyı destekleyenlerin de sıkça makaleler kaleme aldığına, röportajlar verdiğine şahit olduk. Hem de darbe girişiminin hemen ertesinde…
İşte bu süreçte Türkiye’nin derdini yabancı dillerde anlatamadığı ayan beyan ortaya çıkmıştı. Birkaç genç sosyal medya üzerinden bu haberlere İngilizce cevaplar yetiştirmeye çalışıyor fakat bir yere kadar güç yetirebiliyorduk. Birkaç gün sonra Twitter üzerinden yapılan bir çağrıyla toplanan gönüllü gençler olarak “Voices of July 15” (15 Temmuz’un Sesleri) adında bir oluşum kurduk. İlk iş olarak 15 Temmuz’da neler olduğunu anlatan bir bildiri hazırlayıp, İngilizceden Almancaya, Rusçadan İspanyolcaya hatta İbraniceye kadar yirmiye yakın dilde bu bildiriyi yayınladık. Hızlı bir şekilde alt gruplar kurarak içerikler oluşturduk, çevirilerini yaptık ve güzel bir tasarımla yayınladık. Yurt dışında getirdiğimiz sesi ölçmemiz çok mümkün görünmüyordu ancak FETÖ’nün elebaşları tarafından açıkça hedef gösterilmemiz doğru yolda olduğumuzu ve dişe dokunur bir şeyler yaptığımızı göstermeye yetiyordu. Bunun haricinde içeriklerimizi kaynak gösteren akademisyenler ve gazeteler de oldu. Halen, yabancı ülkelerdeki arkadaşlarına 15 Temmuz’u anlatmak isteyenlerin içeriklerimizi gösterdiklerini duyuyoruz.
Aradan birkaç ay geçtiğinde, 15 Temmuzla ilgili anlatılacak neredeyse her şeyi çalışma kapsamına almış ve yayınlamıştık. Twitter hesabımızda yıllar sonra dönüp bakılacak kalitede bir arşiv oluştu. İşimiz azalınca biraz köşemize çekilip arka planda çalışmaya başladık ve yaklaşık altı aylık bir çalışmanın sonunda 15 Temmuz Külliyatını, 15 Temmuz’un seneyi devriyesinde online olarak Türkçe yayınladık.
Çalışmaya başlamadan önce bir zaman çizelgesi çıkarıp 7 Şubat 2012 MİT krizinden başlayarak, 15 Temmuz sonrasındaki ifadeler, itiraflar ve diğer gelişmelere kadar geniş bir zaman diliminde yaşanan ne varsa ele aldık. 650 sayfa tutan külliyatta şehitlerimiz için de ayrı bir bölüm hazırladık.
Kitabı kendi kurduğumuz voj15.com adlı web sitesinde ücretsiz yayınlamamız üzerine neden basılı eser haline getirmediğimiz sıkça soruldu. Aslında uzun süredir bu iş için sponsor arayışındayız. Bulduğumuz sponsorlar kendi logolarının konulmasını ve az sayıda basılmasını teklif ettikleri için kabul etmedik. Çünkü hiçbir kamu ya da özel kuruma, hiçbir medya organına ve şahsa bağlanmadan, tamamen gönüllü ve bağımsız bir ekip olarak bugüne kadar geldik. Ancak bu şekilde çalışmalarımızın bir kesimin menfaatlerini değil; gerçeği anlattığını iddia edebilirdik ve gönül rahatlığıyla ettik. Bu aşamadan sonra bu kazanımı kaybetmemek için belli bir yere ait olduğu izlenimi verecek her şeyden kaçınmak mecburiyeti bizim için devam ediyor. Bu yüzden mütevazı bir teşekkürü kabul edecek sponsorlar aramaya devam ediyoruz.
Külliyatı başta İngilizce olmak üzere diğer dillere çevirmek hepimizin arzusu. Fakat bu çok meşakkat ve vakit isteyen bir iş. Şimdilik enerjimizi külliyatın yayınlandığını insanlara duyurmaya harcamaktayız. Herkesin bu külliyatı bilgisayarına, telefonuna indirmesini, saklamasını ve çocuklarına bırakmasını istiyoruz. 15 Temmuz Külliyatını, yıllar sonra gerçekleri öğrenmek isteyenlerin açıp baktığı bir arşiv çalışması olarak kurguladık. Bu yüzden her bir satırını dönemin haberlerine bakarak özenle işledik ve yeniden yazdık. Külliyatın hazırlanma sürecinde bana verilen görevleri yerine getirirken aklımda hep aynı soru vardı: Kızıma 15 Temmuz’u nasıl anlatacağım? Bunun en iyi yolu da belgelerle, fotoğraflarla hazırlanmış bir arşiv çalışması yapmaktı. Külliyatın yayınlanmasıyla bu amaç hâsıl oldu. Şimdi dileğimiz herkesin haberdar olması ve saklaması…
Son olarak bugüne kadar gerek sosyal medyada gerekse çevremizde bize nasıl destek olabileceğini soranlar oldu. Bu eseri duyurmak şu aşamada verilebilecek en büyük destek olacaktır.
Külliyata voj15.com sitesi üzerinden ücretsiz olarak erişebilirsiniz.
İbrahim Halil Aslan
2 Yorum