Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak

Sevgili Meryem; Salih Mirzabeyoğlu, insanın dünyada bulunma hikmetini şöyle özetler: “Su neye saldırırsa onu suya, ateş neyi yalarsa onu ateşe

Gemileri Yakmak

Sevgili Elif; Mektubuma bir itiraf ile başlamak istiyorum. Sana hayat hakkındaki gerçek görüşlerimi hiçbir zaman söyleyemedim. Söylemedim değil, söyleyemedim. Çünkü

Hayat İnanınca Güzelleşir

Sevgili Feyyaz; Senin gibi hüsn-i zan sahibi pek çok arkadaşım benden bazı cevaplar istiyor. Beni, bu büyük cevapları vermeye ehil

Cezbenin Ahengi

Sulhi abi, Çoğu insan gevezelik sırası kendisine gelsin diye karşısındakini dinliyormuş numarası yapar. Gevezelik sırası bana geldi. Bunca zaman seni

Nikos Kazancakis’e Mektup

İsminin yazılışı Nikos, okunuşu Niko. Baştan söyleyeyim, sana isminin okunuşuyla hitap edeceğim. Bu arada, sana çok imreniyorum Niko. Senin Zorba

Kırıla Kırıla Bütünlenmek

Sulhi Abi, Sünbüli havaları ayrı bir seviyorum. Bana kendimle baş başa kalmamın gerekliliğini hatırlatıyorlar. İçimi kalabalıklardan arındırmam gerektiğini… Her yalnız

Kendi İçine Düşmek

Sevgili Davut; Kırk yaşındayım ve biliyorum ben de öleceğim! Delik deşik bir sabaha daha uyanıyorum. Yokluğu kalbimde yurt kuralı, bedenim

genç bir yazarın cep telefonu şımarıklığı

aziz kardeşim, sitemlerinde sonuna kadar haklısın. bana cep telefonuyla ulaşamamak beynelmilel bir mesele hâline geldi, gelecek! meselenin cep telefonuna inhisar

Son Mektup

Sevgilim, Mektubuma nasıl başlamam gerektiği üzerinde uzunca bir zaman düşündüm. Aslına bakarsan böyle bir mektubu kaleme alma meselesini de çok

Yahyâ’ya Mektup – 2

Yahyâ, son beş yıldır yazmayı ve de susmayı öğrenmeye çalışıyorum. Bunun büyük bir tezat olduğunu düşüneceksin muhtemelen. Yazmak da bir

Yahyâ’ya Mektup

Yahyâ, bu mektubu bir asır önce yazmış olsaydım muhtemelen söze, “ey oğul!” diyerek başlar ve üzerine bir sürü nasihati boca

üniversite tercihi yapacaklara mektup

(dör döküntü defteri – 19) kıymetli kardeşim, artık sen üniversite tercih edecek çağa gelmiş bir insansın. evvela “sayısalcı, sözelci, eşit

Ekmek ve Yoğurt Denkleminde Yaşamak ya da Bahadır Dadak Olmanın Verdiği Mutluluk

Sulhi Ceylan, Bahadır Dadak’ın “Ontolojik Bir Sorunsal Olarak Sulhi Ceylan Öykücülüğünde Nutella’sızlık Sendromu” yazısına reddiye yazdı. *** Üniversitede okurken kendimi

söyle bunları hep sana demedim mi?

Bu yazı müellifi tarafından 2 Temmuz 2016’da kaleme alınmış ve Sulhi Ceylan ile Bahadır Dadak’ın yazıyı sert bulmaları üzerine Edebifikir’de