“Sen Bir-Az Gelişmişsin”
Yabancı bu memlekette işin ne Yerin altında damar damar madenlerimiz var Bizi bekler Götürüp top dökemezsin Dağlarımız ırmaklarımız bize göredir
Yabancı bu memlekette işin ne Yerin altında damar damar madenlerimiz var Bizi bekler Götürüp top dökemezsin Dağlarımız ırmaklarımız bize göredir
Müslüman düşünürler arasında, medeniyet kavramı üzerinden fikir üretenler olduğu kadar bu kavramın karşısında yer alanlar da söz konusu. İki tarafın
Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri İçin felsefe yapıyorlardı, çünkü Ekmeklerini köleler veriyordu onlara; Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için Felsefe yapmıyorlardı,
Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize? Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı, Aynı milliyyetin altında tutan İslâm’ı, Temelinden yıkacak zelzele kavmiyyettir.
1. nokta-i nazarımızı teksif etmemiz gereken yer şurası: bir inkırâz var ki başlangıcı endülüs, sonra kırım ve tataristan, sonra balkanlar,
Tarihi inceleyin göremezsiniz Soytarısız bir kral dalkavuksuz bir sultan Padişah imparator gözdeki mübalağadır Bana bunlar yaramaz Ben çocukluk çağlarımdan beri
Avrupa açısından 15. yüzyıl oldukça önemlidir. Bu dönemde Hıristiyanlar arasındaki birleşme çabaları son derece hızlanıp, Avrupa’nın birçok bölgesinde kiliseler ve
(Kanûnî Sultan Süleyman’ın vasalı Erdel Kralı János Zsigmond’u huzuruna kabulünü tasvir eden minyatür) var mı bilen başıma seni saranlar
Biz Avrupalılar yeryüzünün geri kalanının efendiliğini yapmaktayız. Bu duruma diğer uluslar epeydir itiraz ediyorlar ve itirazları muhtemelen artacaktır. Artık dünyadaki
Bachelard, mekânın zaman ve zihin tarafından, dil aracılığıyla nasıl doldurulduğunu, bir biçimde kalıplaştığını ya da katılaştırıldığını analiz eder Mekânın Poetikası
Günümüzü ve ülke olarak içinde bulunduğumuz durumu anlamlandırmakta zorluk çekiyor ve nereye gittiğimize dair bir fikre ulaşmak istiyorsak, çağımızın felsefi
I. Biri, çağdaş neslin şaşırtıcı bir biçimde tarihi bilmediğini tespit etti. Belki bu tespitin gerçekliği Filistin meselesinden başka hiçbir yerde
Destanlar bir milletin inanç, duygu, düşünce, hayal ve hedefleri doğrultusunda gelişir ve şekillenir. Ortak bir zihnin ve muhayyilenin mahsulü olmaları
Bu yazıda Türkçeyi yazı ve edebiyat dili hâline getiren, 13. ve 14. yüzyıllarda ömür sürmüş üç sûfî şairden; Yunus Emre,