Münzevi Diyojen’in Haberleri

Diyojen (Diogenes ho Sinopeus, Sinoplu Diyojen), döneminin bilgesiydi. Zâhîd ve kendi köşesine çekilmiş biriydi. Ne evi, de yatacak bir yeri vardı. Nereyi bulursa orada gecelerdi. Gece veya gündüz, acıktığında, kimin yanında ne bulursa yer ve hiç de utanıp sıkılmazdı. Gerçeği hiç çekinmeden insanların yüzüne vurur, kendi aleyhine de olsa doğruyu söyler ve kralların ve sıradan insanların kendilerini alçalttıkları hiçbir şeye dönüp bakmazdı. Bundan dolayı iki parça yün giysi ile yetinmiş ve dünyadan ayrılıncaya kadar da bu hal üzere devam etmiştir.

Atina halkı onlara İskender’e bir mektup göndermişti. İskender mektubun mührünü onun yanında açtı ve “Halkın benden memnun olmasının yolu nedir?” diye sordu. Diyojen “Sanmam ki ölümünden başka bir şey onları memnun etsin.” dedi.

Diyojen (bir kış günü) güneş alan bir yerde oturmuş güneşlenirken kral oradan geçiyordu. Onun yanında durarak “Dile benden ne dilersen?” deyince Diyojen: “Gölge etme, başka ihsân istemem.” dedi.

O, Apollonialı idi ve doğa üzerine konuşan filozoflardandı. Anaksimandros’un öğrencisi olduğu söylenirdi. Doğruyu insanların yüzüne vurduğu ve kimseden çekinmediği için kendisine “köpek” denirdi. “Neden sana köpek diyorlar?” sorusuna muhatap olunca “Çünkü ben iyilere kuyruk sallar, kötülere ise hırlarım.” demişti.

Bir gün İskender, yolda ilerlerken onun yanında durdu ana hiç oralı olmadı. “Diyojen! Bana karşı bu lâkayt tavrın nedendir? Kendini benden müstağni mi görüyorsun?” dedi. Diyojen: “Kölemin kölesine benim ne ihtiyacım olabilir ki?” diye cevap verdi. İskender: “Sözünü ettiğin bu kölenin kölesi de kimmiş?” deyince Diyojen: “Sensin.” cevabını verdi. İskender: “Peki bu nasıl oluyor?” diye sorunca Diyojen şu cevabı verdi: “Çünkü ben şehvetime sahip olarak onu ezdim ve kendimi köle yaptım.  Sana ise şehvet sahip olup seni ezmiş ve kendine köle yapmıştır. İşte sen, benim köleleştirdiğim nefsin kölesisin.” Bunun üzerine İskender: “Bizden ihsân isteseydin dünya işlerinde sana yardımımız dokunurdu.” dedi. Diyojen: “Ben senden daha zengin olduğum halde nasıl ihsan isterim?” dedi. İskender: “Hele söyleyiver, bu nasıl oluyor?” diye sorunca Diyojen: “Çünkü sen, yanındaki çok şeyle yetinemezken ben yanımdaki az şeyle yetinebiliyorum.” dedi. İskender: “Diyojen!” dedi. “Öldüğünde seni kim gömecek?” Diyojen: “Yakında bulunduğu için leşi uzaklaştırmaktan başka çaresi olmayan biri.” Diye cevap verdi.

Bu hikâyede adı geçen İskender, Zülkarneyn diye bilinen İskender değildir. Zülkarneyn diye bilinen İskender, Aristoteles çağında hüküm sürmüş olandır. Bu ise Diyojen dönemindeki İskender’dir.

Kinik Diyojen’in Hikmetli Sözleri ve Âdâbı

Diyojen’den su sözler nakledilmiştir:

* Kişi sadece kötülük yapmaktan uzak durmakla iyi olmaz. Bununla birlikte iyilik de yapmalıdır.

* Terbiyeli ama yüzü çirkin bir genç görünce Diyojen ona “Ruhunun erdemleri yüzünün güzelliklerini toplamış.” diye hitap etmiştir.

* “Yemek ne zaman yenir?” diye sorulunca Diyojen: “İmkânı olan aç kaldığında, olmayan ise bulduğunda yer.” cevabını vermiştir.

* “Arkadaşlar hakkında ne dersin?” diye sorunlunca Diyojen: “Farklı bedenlerdeki tek nefistir.” cevabını vermiştir.

* Diyojen bir kadına evlilik teklif eden birisini görünce “Çok yorgunluk getiren az bir rahatlık.” demiştir.

* “Kişinin sakınması gereken şey nedir?” diye sorulunca Diyojen: “Arkadaşlarının kıskanması ve düşmanlarının tuzak kurması.” cevabını vermiştir.

* “Neden hiç kimseyi sevmiyorsun?” diye sorunlunca Diyojen: “Kötüleri kötü yaşantıları yüzünden sevmiyorum; iyileri ise kötülere öğüt vermedikleri için.” cevabını vermiştir.

*“Falan kişi sende bütün kötülüklerin bulunduğunu söylüyor.” denilince Diyojen: “O, iyiliğin ne olduğunu bilmiyor da ondan söylüyor.”  cevabını vermiştir.

* Kendisine neden “kelbî” (köpekler gibi yaşayan) dendiği sorulunca Diyojen: “Çünkü ben yanlış yapanın yanlışını yüzüne vururum, onlara gerçek neyse onu söylerim.” demiştir. Bir başkasının aynı sorusuna ise “Çünkü ben kendini bilmezlere (cahillere) ürürüm, bilgelerin ise yanından ayrılmam.” cevabını vermiştir.

* Diyojen’e “Kral seni sevmiyor.” denilince “Kral tabiî ki kendinden büyük olanı sevmez!” cevabını vermiştir.

Kaynak: Muhtâru’l-Hikem, Hikmetli Sözler, Mübeşşir İbn Fâtik, Çev: Osman Güman, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2013, 1. Baskı.

Kitabı PDF olarak buradan indirebilirsiniz.

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir