Hikmet Öğrenmeye Karar Veren Kişinin İlk Yapması Gereken Nedir?

Ebu’l-Kâsım Cüneyd b. Muhammed der ki: Hikmet öğrenmeye karar veren kişinin ilk yapması gereken; yaratılana Yaradan’ı tanıtmaktır. Sonradan olana, kendisini nasıl var ettiğini tarif etmek. Başlangıcı nasıldı? Öldükten sonra ne olacak? Böylece, Hâlik’ın ve mahlûkun sıfatlarını, kadim ve hadisi bilir. Kul Rabbini tanır, insan yaratıcısını bilir, zayıf kul efendisini bilir; O’na ibadet eder, tevhid eder, tazim eder, davetini ilan eder, itaat etmesi gerektiğini bilir.

Mâlikini bilmeyen, icabet etmesi gereken sultanın saltanatını itiraf edemez, yaratılışı ve yönetimi sahibine teslim etmez. Tevhid, Allah’ın evvelde ve ezelde tek olduğunu, bilmek ve ikrar etmektir. Yanında ikinci bir ortağı, O’nun işlerini ve kendine has işini yapabilen başka birinin olmadığını bilmek ve söylemektir. O’nun dışında hiçbir şeyin zarar ve fayda vermeyeceğini, verip almayacağını, hastalık ve şifa veremeyeceğini, kaldırıp koymayacağını, yaratıp rızık vermeyeceğini, öldürüp diriltmeyeceğini, durdurup hareket ettirmeyeceğini bilmesidir. O’nun celali yücedir.

Âlimlerden birine sorup: “Bize tevhidi açıkla ve ne olduğunu öğret” dediklerinde: “Yakîndir” dedi. “Açıkla” dediler, şöyle devam etti: “İnsanların hareket etmesi veya durmasının, sadece Allah’ın işi olduğunu, eşi ve ortağı olmadığını bilmendir. Bunu yapabilirsen O’nu tevhid etmiş olursun. Bunun açıklaması da, Allah’ı bütün fiillerinde tek kabul etmendir. Zira O’nun fiillerini O’ndan başkası yapamaz. Yakîn ise halis muhlis tevhidin adıdır. Tevhid kâmil olunca muhabbet ve tevekkül tamamlanmış ve yakinen yükselmiş olur. Tevekkül kalbin amelidir. Tevhid kulun söylemesidir. Kalp tevhidi bilirse ve bildiğine uygun davranırsa kâmil olur.”

Âlimlerden biri der ki: “Tevekkül tevhidin düzene girmesidir. Kişi bildiğiyle amel ederse, muhabbet, yakîn ve tevekkülü elde eder, imam tamama erer, görevini halisâne yapmış olur. Zira Allah’ın işini, Allah’tan başka hiç kimsenin yapamayacağını bilirsen sonra başkasından korkar ve başkasından beklersen, görevinin gereğini yerine getirmemiş olursun. Eğer bildiğine uygun amel etseydin, başkasının O’nun işini yapamayacağını bilir ve sadece Allah’tan beklerdin. Sözümüz, kalbinin bildiğine göre amel etmede kusur edenlerle alakalıdır, bu kişilerin tevhid inancı eksiktir. Zira kalp, tevhidin afeti olan fitneyle meşguldür.”

Ben: “Bu dediğin nedir?” deyince şöyle devam etti: “Allah’ın işini başkasının yapacağını düşünmendir. Buradaki fitne zandır. Fitne gizli şirktir.” Ben “Fitne kalp işi değil midir?” deyince “Hayır, ama onunla ilgilidir ve onu ifsat eder” dedi. Ben: “Nasıl?” dediğimde şöyle dedi: “Allah hakkında şüphe etmendir, isteyenin O’nun yaptığını yapabileceğini düşünmendir. Bu konu uzun bir konu, ama anlayan kısaca da olsa anlar.”

 

Cüneyd el-Bağdâdî (k.s.)

Kaynak: Hilyetü’l-Evliyâ, Ebu Nuaym el-İsbehânî, Ocak Yayıncılık, Ter: Hüseyin Yıldız, Hasan Yıldız, Zekeriya Yıldız, 8. Cilt, Sayfa: 393-394, İstanbul, 1. Baskı, 2005.

 

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • şukela , 07/01/2024

    ağlayarak okudum. çok ihtiyacım varmış. teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir