Bâyezîd Bistâmî hazretlerinin türbedârı olan Hasan Harakâni (963- 1034) hazretleri, O’nun rûhâniyetinden feyz alarak “üveysî” tarîkla yetişmiştir.
Ebu’l-Hasan Harakânî Hicrî 421-429 tarihleri arasında vukû bulan Kars muharebelerine bir takım akraba ve dervişleriyle katılmış ve bu savaşların birinde sağ bacağından ve sol pazusundan aldığı darbelerden açılan yaralar neticesinde Kars sınırında bulunan Yahniler Dağı mevkiinde şehid olmuştur.
Ferîdüddîn-i Attâr’ın (k.s.) deyimiyle, “Hüzün denizi, dağdan daha sağlam, İlâhî güneş, sonsuz semâ, rabbânî harika, devrin kutbu… Saltanat sahibi şeyhlerin sultanı idi; âlemdeki evtad abdalın kutbu; tarîkat ve hakîkat ehli padişahı, dağ gibi sıfat şâhikasının mütemekkini ve mârifet sahasının yegânesi… hakîkat sırrına sahip, himmeti yüce ve mertebesi ulu; Yüce Allah nezdinde yakın âşinâlığı olan…” bir zât-ı İlâhî’ydi…
***
Hasan Harakâni Hazretleri’nden Hikmetler
“Rızıkların en nurlusu (iyisi) çalışarak kazanılandır. Kârların en nurlusu, içinde mahlûk tasası olmayandır.”
“Sûfî nasıl olur? Cübbe ve seccadeyle, görenek ve âdetle olmaz, yok olmakla olur. Sûfî; gündüzün güneşe, geceleyin ay ve yıldıza ihtiyacı olmayandır. Sûfîlik varlığa ihtiyacı olmayan yokluktur.”
“Allah (c.c) dediğiniz zaman size başka bir söz söyleyenle sohbet etmeyiniz.”
“Gam ve keder isteyin… Gam ve keder isteyin ki; gözyaşı doğsun. Allah (c.c) ağlayanları sever.”
“Şiblî ‘İstemeyi istemem.’ Dedi; bu da istemektir.”
“Tam kırk yıldır ki, yekpare bir zaman içindeyim; Allah (c.c) gönlüme nazar eder ki, orada kendisinden başkasını göremez.”
“Şeyh müridlerini kendi öz sülbünden gelen evlatları gibi sevecektir.”
“Şeyh nasıl ki müridin bir günah işlediğini gizli olarak bildi ise yine onu açıklamadan, gizli olarak îkazda bulunacaktır.”
“Şeyh müridlerin az ve çok oluşlarına bakmamalıdır. Çokluğa mağrur, azlığa üzülmemelidir. Çok kere müridlerinin çokluğu ile mağrur şeylere şeytan musallat ve muvaffak olurlar.”
“Şeyh, muhlislerinden başkasına sırrını söylemez, çünkü Allah dostlarında öyle sırlar vardır ki; şayet dünya ehli duyacak olsa onu parça parça ederler.”
“Sufi odur ki, gündüz güneş istememeli, gece ay istememeli, yıldızlarada ihtiyacı olmamalı. Tasavvuf yolculuğu öyle bir yolculuktur ki, vücuda ihtiyacı yoktur.”
“Şu iki kişinin çıkardığı fitneyi, şeytan bile çıkaramaz: Dünya hırsına sahip alim ve ilimden yoksun sufi.”
“Doğruluk, kalbin konuşmasıdır, yani kendisinde olanı söylemesidir.”
“Kimin kapısında bir yıl beklersen, neticede bir gün, gel bakalım, niçin orada duruyorsun der. Allah’ın kapısında elli yıl bekle, sana ben kefil olurum.”
“Nimetlerin en iyisi, çalışarak kazanılandır. Arkadaşların en iyisi Allah Teâlâ’yı hatırlatandır. Kalplerin en nurlusu, içinde mal sevgisi olmayandır.”
Ebu’l-Hasan Harakani, Seyr ü Sülûk Risalesi, Sufi Kitap, Aralık 2006, sy, 79-86.
1 Yorum