Hallâc-ı Mansur, kendisinin idamına fetva verenler ve bu fetvayı benimseyenler için şöyle yakardı: “Şimdi Sen’in bu kulların toplandılar, dinlerine bağlılıktan dolayı beni öldürmek ve böylece Sana daha yakın olmak istiyorlar. Onları affet!…”
Hallâc-ı Mansur zindanda iken bir derviş sordu: “Aşk nedir?” Hallâc-ı Mansur şöyle buyurdu: “Aşkın ne olduğunu bugün, yarın ve öbür gün göreceksin.” O gün Hallâc-ı Mansur’u astılar, ertesi gün ateşte yaktılar ve üçüncü gün külünü göğe savurdular.
Hallâc-ı Mansur şükretmek konusunda şöyle yakardı: “Ah Allah’ım, Sana şükretmekten aciz olduğumu biliyorsun; o halde benim yerime Sen kendine şükret; zira gerçek şükür sadece budur.”
Hallâc-ı Mansur yetmiş yaşındayken şöyle dedi: “Ömrümün son elli yılında bin yıllık ibadet ettim. Ve her ibadetimi, bir önceki hatalı ibadetimin yerine geçsin diye yaptım.”
Hallâc-ı Mansur ibadet etmek hakkında dedi ki: “Allah’ın rızasını ibadetleriyle kazanacağını sanan kimse, O’nun hoşnutluğu için bir fiyat biçmiş olur.”
Hallâc-ı Mansur Allah’ı bilmek hakkında şöyle dedi: “ O’nu tanıyan, O’nu tasvire kalkışmaz; O’nu tasvire kalkışan, O’nu tanımıyor demektir.
Hallâc-ı Mansur’u darağacına getirdiklerinde, önce merdiveni öptü, sonra ayağını bastı. Kendisine “Nasılsın?” diye sorduklarında; “Gerçek erenlerin miracı, darağacının tepesidir” buyurdu.
Hallâc-ı Mansur bir defasında yatsı namazının selamından sonra şöyle dua etti: “ Önüme Sen’in bütün cezalarını ihtiva eden cehennemi koysan, onun ateşine tahammül etmek Sen’in bana kendini gösterdiğin anlara tahammül etmekten daha kolaydır.
Hallâc-ı Mansur’un bir şiiri:
“Sen’in olmadığın bir yer var mı ki
Sen’i aramak için göğe çıkıyorlar
Açıkça Sana baktıklarını görüyorsun
Lâkin, onlar kör, Sen’i göremiyorlar”
Hallâc-ı Mansur’un ölüm fermanı seksen dört (84) şahide imzalatılmıştı.
Derleyen: Serdar Kocabaş
2 Yorum