…
Onların tavanı gök, ateşleri güneş, lambaları ay, dostları marifet, arkadaşları Rabdır. Halk, bunların makamlarına erişemez. Allah’a karşı muameleleri aşktır. Halk ise Allah’a amel ile muamele eder. Bu zümre Rabden Rabba bakar. İnsanlar ise amelden Rabbe bakarlar. Bu zümre Allah’tan başkasına aldırmaz, O’ndan başkasını sevmez. Baksana sarhoşluk derecesine varan kişi, utanmayı arlanmayı bir kenara atar, evde olan hiçbir şeyi aldırmaz olur. Onun kalbi uçucu, bedeni gidici, ruhu koşucudur. Şibli demiş:
“Rahman’ın sevgisi beni sarhoş etti. Zaten sarhoş olmayan âşık görmedim ki.”
Aşk, sahibine galebe çalınca o, her şeyi sevgilisi şeklinde görür. Cüneyd’in dediği gibi:
“Biri diğerine ‘ey ben’ demedikçe aşk doğru olmaz.”
Bayezîd’ın (kds. sr.) şu sözünü duymadın mı?
“Ben sevgilimim, sevgilim de ben. Biz bir bedene girmiş iki ruhuz.
Biz, var olalıdan beri vefa üzereyiz, bu hususta bizimle insanlara misaller verilmiştir. (Deyimler anlatılmıştır. Biz dillere destan olmuşuz.)
Beni gördüğün zaman onu görmüş olursun, onu gördüğün zaman da beni görmüş olursun.”
Bu zümrenin nefisleri dünyada, kalpleri ukbada, ruhları Mevla’dadır. Bu zümre hesaptan değil, itaptan (azarlama) korkarlar. Yahya ibn Muaz’ın şiiri:
“İtap bitince sevgi kalmaz. İtap kaldığı sürece sevgi de kalır.”
Bu zümre imtihan köprülerinde geçip mihnet (sıkıntı) sevgileri üstünde durmuşlar, kerem diliyle kendilerine hitap edilmiş, behâ (güzellik) tacı giydirilip safâ (huzur) sergisinde oturtulmuşlardır. Dünyayı ve içinde bulunan her şeyi unutmuşlardır. Bunların gönülleri hasta, tasaları uzundur, Allah ile gizli konuşurlar. Eğer kul, kimin kulu olduğunu bilse sevincinden ölür. Yine (Yahya) şöyle demiş:
“Eğer bayram günü bana arkadaşlık edersen, artık ben bayramı ne yapayım.
Yüzünü görmem, benim için bayramdır. O zaman bir bayram içinde bana iki bayram olur.”
Bu zümrenin kalpleri sevgilisinin hasretini çekmekte, gözleri onun için ağlamaktadır. Yine demiş:
“Bir sevgili ki onun denginde sevgili yok, ondan başkasına gönlümde pay yok.
Bir sevgili ki gözümden kulağımdan kayboldu ama gönlümden hiç kaybolmuyor.”
Ruveym şöyle demiş: “Gelen hallere hazır olanlar üçtür: Kimi tehdidi görür, korkar, hazır olur. Kimi va’di (cenneti) arzu ederek huzur bulur. Kimi de Rabbi görür, neşelenip huzura erer.
…
Ebû Abdurrahmân es- Sülemî (k.s.)
Kaynak: Tasavvufun Ana İlkeleri – Sülemî’nin Risaleleri, çev: Prof. Dr. Süleyman Ateş, Ankara üniversitesi Basımevi, Ankara, 1981, Sayfa:135-136