Odada enlemesine bir yalnızlık patladı, kimse durduramadı. Herkes çıktı, ben kaldım Cavidan. Senin olmadığın her yerde bir yalnızlık patlar, canım sıkıldı engel olamıyorum diye. Geçen güldüm; bu, senin gülüşün değil; dedi. Nerden biliyorsun dedim, ayna bu ya, sırıttı. Bu ithal gülüşleri kim icat etti, aklım almıyor. Hâlbuki öyle gülmek istemiyordum, kendim gibi gülmek istiyorum dedim aynaya; güldü tabiî, başını çevirdi. Kendin ol! Ne hâlin varsa gör, dedim ve çıktım.
Bana daha önce kimse söylemedi; insanın kendisi olmak istemediği zamanlarda, ne yapması gerektiğini. Yürüyüşümü değiştirmeye çalıştım, üstümde emanet gibi durdu. Ne yapsam yerli olmuyor. Kendimin tohumunu nerden bulabilirim? Öyle bir tohumu ancak eski zamanlarda bulabilirsin diyor aktar, şimdilerde her şey ya ithal ya da yapay. Kendimi aynalardan yapılma bulmasam bari, diye içimden geçirdim. Aktar duymadı, yarım kilo keçiboynuzu pekmezi saksımı çalıştırır ve belki herşeyi çözerdi. Aldım. Öyle olmadı Cavidan, yalan söyledim. Aktara hiçbir şey söylemedim. Anlamazdı, Melisa çayı rahatlatıcı, papatya çayı hazımsızlığa iyi gelir, kuru incir kalsiyum der. Ama bana ne iyi gelir, sorusuna cevap olarak; sınavda sorulara alakasız cevap veren öğrenciler gibi bir şeyler söyler de söylerdi. Kim bilir belki ekinezya çayı gribe iyi gelmiyordu bile. Bunların hiçbiri benim varolmama yetmiyordu. Köşede bir yerde, bitmiş yapbozun parçası bile bir yerde onu eksik bırakıyordu; tamamlanmıyordu. Kat kat binalar ve prefabrik evler, kan hücresi gibi çoğalıyordu şehrin içinde.
Şehirde büyük bir kavga çıktı, kimse karışmadı. Beni, kendi kavga etmelerimle başbaşa bıraktılar Cavidan. Kimse benimle arama girmedi. Senin olmadığın yerde bir kavga çıkar ve kimse elini sürmez, suç ortağı olmamak için. Topunuz gelsin, dedim, yine de hiçbiriniz karışamaz bu korkaklığınıza. Cesurca ben geçtim o şehirden Cavidan. Kimse bakıp; ne kadar güçlü, demedi. Bu kavgayı bir yokluğunda kaybettim.
Öteki şehirlerin hepsi birbirine benzer, dedi yanımda oturan yaşlıca bir adam. Yola çıkmak bir soruysa adam ilk cevabı vermişti. Diğer cevaplar için ön ve arkadaki yolculara baktım. Öteki insanlar birbirine benziyordu. Ama haksızlık bu, dedim adama, yeni imtihana girmiş öğrenciye neden bütün cevaplar birden verilir. Geç kaldın, herkes başka sınavda. Otobüste uzunlamasına bir sessizlik koptu, kimse durduramadı. Herkesin yüzü sessizlik içinde, kimse dokunmadı. Herkes kaldı ben çıktım Cavidan. Senin olmadığın yerde bir sessizlik patlar, canım sıkılır seninle konuşmama engel olur. Başa döndüm seni çözmek için. Sen çıkmış sorulara benzemiyorsun Cavidan.
Zehra Eser
10 Yorum