Mücahit Emin Türk’ten iç kanama başlatacak bir küçümen öykü…
***
Yağmurun hücumundan kurtulunca üstüne başına bakındı. Saçlarını hafifçe düzeltti. Gözlerini kırpıştırarak kitapçıdan içeri girdi. Her zamanki gibi doğruca dergilerin olduğu rafa yöneldi. Kıyıda köşede duran, fanzinleri toplayıp bıkkın kasiyerin önüne bıraktı.
Kâmil bu dergileri toplayıp ciltletiyor, evde biraz çoğalınca dergi ciltleri, karısının homurdanmalarını kesmek için Kuşkonmaz’a kadar iniyor, bu dergi ciltlerinin kütüphaneye alınmasını rica ediyordu. Kâmil’in karısının demesine bakılırsa bu dergilere, ciltleme işine dökülen parayla Neclaların otomobilinden daha iyisini almak mümkündü. Kâmil böyle bir laf işitince başını eğerek tebessüm eder, karısına dönüp “Necla da olmasa dünya ne manasız değil mi?” derdi.
2 Yorum