Mehmet Raşit Küçükkürtül’den küçürek bir öykü…
***
bu şehrin caddelerinde ve sokaklarında yürürken duvarlarında büşra, kübra ve merve diye ağlayanlar olurdu. başka sesler de duyulurdu elbette, arka mahallelerde sokaklarda “kitapsız fatma” diye ağlayan, bir milyoncunun arsız çırağı olurdu. kübralar, büşralar ve merveler kül rengi yıllarda, babamın çaresiz ve tedirgin yüzüyle koalisyon hükümetlerine sövdüğü, faili meşhur yıllarda doğdular. ben kübra, büşra veya merve’den birine âşık olmadan bu şehirden gittim. döndüğümde babam çok yemiyor diye torununa üzülüyor, çok yemiyor diye bir adama oy veriyordu.
10 Yorum