Gecelerden Bir Gece

Gecelerden Bir Gece

 

Gece ölüyor her zamanki gibi gündüzün kollarında. Yeryüzünün örtüsü ağır ağır çekilmeye başlıyor. Herkes, dünden kalma hatıralarının katili olarak yeni bir hayata gözlerini açıyor.

Uyku, yarı ölüm… Her şey tekrar tekrar diriltiliyor. Ve insanlar, kimisi işe, kimisi de okula gitmek için ayaklarını sürüyor yeni bir hayata. Anneler var, bakkal yolunu tutmuş; evine ekmek alıyor. Bazı insanların ayakları geri geri gidiyor, daha ölümü üzerinden atamamış! Bazıları hâlâ yaşama direniyor, uyanamamış.

Hiçbir şeyin farkında olmayan küçük bir kız çocuğu hatırlarım. Her şeyin aynı olduğunu sanırdı. Hep aynı saatte kalkmaktan, aynı yere girmekten sıkılmıştı. Hâlbuki bilmiyordu: Her şey yeniden yaratılıyordu ve hiçbir şey dün gibi değildi.

Kış gecelerindeki en büyük hazzı titreyerek girdiği yatağın ısınmasını beklemekti. Yatağa cenin misali iki büklüm uzanırdı. Bir elini bacaklarının arasına sıkıştırır, diğer eliyle hava girmesin diye başına kadar örttüğü yorganın bir ucundan tutardı. Vücut ısısı arttıkça kasları gevşer, eline doladığı yorganı istem dışı salardı. Ve nihayet başını yorgandan çıkarırdı.

Yıllar yılları kovaladıkça sadece küçük bir oyundan ibaret sandığı uykusu, hayattan kaçış yolu oldu. Yüzleşmekten korktuğu her problemde yatağa sığınır, kitaplarda okuyup da gerçek hayatta yerine koyamadığı ne varsa yorganın altına saklardı.

Kişiliğinde kötü olarak gördüğü yanları gizlemeye çalışırdı. Toplumdan dışlandığını hisseder, kendi kişiliğinden rahatsız olurdu. Kendi kendini yadsırken, içinde Kaf Dağları gibi sıralanan kompleksini görmezden gelir, yaşam ve ölüm arasındaki gel-gitlerde yorganına sarılıp uyurdu.

Gecelerden bir geceydi. Ruhunu, varlık âlemine emanet bıraktığı uykulardan bir uykuydu. Rüyasında, gecenin karanlığını, bembeyaz bir sabahla muştulayan annesini görünce kaskatı kesildi. Dişlerini sıkıyordu. Avuçları terliyordu. Annesi, kızının üzerini temizliyor, elbisesini düzeltiyordu.

Uyandığında, gözleri hâlâ annesine bakar gibiydi. Gözbebekleri büyümüş, yuvalarından çıktı çıkacaktı. Üzerindeki yorgandan bir çırpıda kurtuldu. Odada bir iki tur dolandı, banyoya gidip elini, yüzünü yıkadı. Rüyaya bir anlam verememişti. Ama ileride anlayacaktı; annesi yorganın altında ne varsa temizlemişti!

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir