Edebifikir yazarları lokantada yemek yerken, yolda yürürken, Kadıköy’de sahafları gezerken, Abdullah Karaca’nın uzun konuşmalarını dinlermiş gibi yaparken, çalışırken, bazen de bir yazının verdiği gazla arada artık malzeme olarak aforizma üretiyorlar. Biz de bu aforizmalar zâyi olmasın, okuyucularımız da istifade etsinler diye onları kamuya açıyoruz. Her birinin hikâyesi başka, hatırası derindir. Onları okurken sadece gözleriniz değil kalbiniz de açık olsun!
***
“Sıkı şiir, sıkı vücutta bulunur.” Muharrem Cezbe
“Artistliği bırak, virdini çek.” Sulhi Ceylan
“Harf Devrimi, Türkiye’nin geçmişinden çok geleceğini elinden aldı.” İsmet İnönü
“Sıkıntı yok.” Sulhi Ceylan
“Öğrencinin yemeği makarnadır. O kadar.” Bilal Can
“Uykum var, size iy…” Aydoğan K
“Mutluyum, bu!” Mustafa Çolak
“Her Türk bekâr doğar.” Davut Bayraklı
“Evlendim ve tüm dertlerim bitti.” Mustafa Çolak
“Delikanlı adamın delikanlı sevgilisi olur.” Davut Bayraklı
“Mutluluk bir çocukluk hastalığıdır.” Mehmet Raşit Küçükkürtül
“Bir erkek ya bekârdır ya tövbekârdır.” Muharrem Cezbe
“Aile müessesi önemlidir, bekâr kalmak insan doğasına karşıdır.” Bilal Can
“Bazı kadınların çok güzel olması felsefi bir problemdir.” Sulhi Ceylan
“Kadıköy’ de kimi görsem yüzü Leyla.” Abdullah Karaca
“Leyla yaratılmadan önce Abdullah Karaca ona âşıktı.” Mehmet Raşit Küçükkürtül
“Bu hayat bana tek bir şey öğretti, onun da ne olduğunu unuttum.” Mustafa Çolak
“Bilhassa Sezai Karakoç’un bayraklaştırdığı ‘İslâm Medeniyeti’ tabiri, ‘İslâm dini’ kavramının yerine geçmeye teşne sekülerleştirici, profanlaştırıcı bir tabirdir. “ Muharrem Cezbe
“Hüzün diye bir kelime olmasaydı hiç şüphe yok ki Mehmet Erikli onu keşfederdi.” Mehmet Raşit Küçükkürtül
1 Yorum