Belgesel, olayların gerçekleştiği mekânda gerçekliğin (olaylarla ilgili gerçek kişilerle) yeniden uygulanarak kaydedilmesidir. Herhangi bir yerdeki sorunları anlatmak için belgelerin ortaya konarak gerçekleri sanatsal bir anlatımla ortaya koymaktadır. Bu bağlamda önemli bir çalışma yürüten TRT’nin özelikle son yıllarda gözle görülür bir şekilde ilerleme kaydettiğini söyleyebilirim. Hayatın belli bölümlerini mercek altına alan belgeseller gözden kaçırdığımız olayları bize bizim dilimizle anlatıyor.
TRT Belgesel Günleri’nde bu yıl 7 ayrı salonda eş zamanlı olarak gösterilen eserleri ücretsiz bir şekilde izleme fırsatı bulabiliyoruz. Yaklaşık dört yıldır yakından takip ettiğim TRT Belgesel günleri dünyanın farklı bölgelerinden benzersiz hikâyeleri izleme-öğrenme fırsatı sunuyor.
TRT Belgesel günleri sürecinde izlediğim belgeseller bana gösterdi ki; belgesel filmler kurmaca/tahayyül filmler gibi sürükleyici olabilmektedirler. Ancak onlardan en önemli farkları araştırmacıyı sorumluluk altına itmesidir. Çünkü yapılan iş, herhangi bir senaristin “tahayyülünden” ibaret değildir. Belgesel kimi zaman acı da olsa hakikati anlatmak durumundadır. Kimi zaman tarihi olayların incelendiği belgeseller sayesinde tarihi gerçeklerle yüzleşme durumunda kalabiliyoruz.
Belgeseller, toplumların kültürel değerlerini gelecek nesillere aktarmak için en önemli araçlardan biridir. Bu sebeple toplumsal hafızanın kilit unsurlarındandır.
TRT Belgesel günlerinde kimi zaman unutulmaya yüz tutmuş bir mesleğin hikâyesini, kimi zaman polisiye film tadında ortaya konan toplumsal olayların aydınlatılma vakasını, kimi zaman da beklenmedik bir konuyu inceleyen birçok eseri izleyebiliyoruz.
Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen TRT Belgesel günleri 11 Mayıs Çarşamba günü itibariyle İstanbul’da başladı. 78 ülkeden 677 eserin başvurduğu TRT Belgesel ödülleri amatör ve profesyonel olmak üzere çeşitli kategorilerden oluşuyor. Hafta sonunu faydalı bir şekilde değerlendirmek isteyenlere TRT Belgesel gösterimlerini tavsiye edebilirim.
Alaaddin Küçükkürtül