(iktibas defteri V)
31.
batıda dünya merkezli bir evren yerine güneş merkezli bir gezegenler sistemi
teorisinin kabul görmesi için din dışı bir bilim gelişmesi gerekti. bu din dışı bilim yerleşti, güneş merkezli sistem hakkında kitaplar yazıldı, basıldı. bu kitaplardan bir tanesi, paris’te 1641’deki basımından da 19 yıl sonra 1660’da osmanlı astronomu zigetvarlı
tezkereci köse ibrahim efendi tarafından tercüme edildi. tercüme eseri eline alan zamanın müneccim başı’sı mehmed efendi, kitabı küçümserken ‘frenklerin böyle fodullukları boldur’ dedi!
kaynak: “frenklerin fodullukları boldur!” , ismet berkan, radikal, 1 kasım 2011 http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ismet_berkan/frenklerin_fodulluklari_boldur-962065
30.
“fazla kitap, insanı cahil bırakır.” şeyhülislam mustafa sabri efendi
“türkiye, nato’dan çıkarılacağı ve israil’in nato’ya alınacağı günlere hazırlıklı olmalı.” ömer Özkaya
“eksik olmasınlar, allah razı olsun, millet destekliyor ama halka güven olur mu?” kenan evren (2 nisan 1981)
“âşık olmak istedim de bir türlü olamadım.” kenan evren
“çok yakında türkiye küçük bir amerika olacaktır” nihat erim (1949)
29.
“lisede bir dönem okulu bıraktım. gece sabahlara kadar okuyor, gündüz okula gidemiyordum. ismet özel’in üç meselesi’ni okuduğumda ‘bu düzenin okullarında okunmaz’ sözünden çok etkilendim ve okulu bıraktım. babam çok üzüldü. bir süre sonra düşüncelerim değişti ve afla okula geri döndüm, öğretmen oldum. ismet özel keşke bu sözü ‘gençler, bu sistemin okullarında okunmaz ama siz okuyun bir yerlere gelin, değiştirin.’ şeklinde söyleseymiş.” adem turan
yayınlanma tarihi: 18 nisan 2014
kaynak: kulturgundemi.com/adem-turan-ismet-ozeli-okudum-okulu-biraktim.html
28.
“mesela ‘doğalgaz çevre dostu’ diye reklam yapıyorlar, o işin içinde olanlar doğalgazın yeşil örtüye neler yaptığını ancak eş dost toplantılarında söylüyorlar. brezilya’da devlet, turistlere insan öldürme izni veriyor. brezilya’da amazon havzasında çok fazla yerli var, medeniyetten uzaklar ve çoğalıyorlar. bunların bir gün başlarına belâ olmasından korktukları için hükümet gelen turistlere adam öldürme yetkisi veriyor. bu hiçbir yerde yazılı değil, sen nereden biliyorsun diyeceksin, bu işten haberdar olanlar hiçbir yere yazamıyorlar ama bilimsel toplantılar sebebiyle falan avrupa’ya geldiklerinde bunu yayılsın diye söylüyorlar.
(bir akşam gezintisi değil, bir istiklâl yürüyüşü, ismet özel, tiyo yay., kasım 2012, 1. Baskı, sy. 159)
27.
abîde es-selmânî ölüm döşeğinde kitaplarını istemiş ve onları imha etmişti. gerekçesi şuydu: “benden sonra birilerinin gelip onları yerli yerince koyamayacağından (doğru kullanamaycağından) korkuyorum!
kitaplar tedvin edilmeye başladıktan sonra imam evzâi hayıflanarak şöyle diyordu: “bu ilim kıymetli bir şeydi ki bunun ehlinin ağzından alırlar ve bir araya gelerek müzakere ederlerdi. ne zaman ki kitaplara yazıldı, nuru gidiverdi ve ehil olmayanın eline geçti!”
…
burada onların ne derece kendilerini hadise verdiklerini, nasıl bir istiğrak hâli içerisinde olduklarını gösteren yalnızca bir misalle yetineceğiz. üç yüz bin hadis hakkında sorulacak sorulara cevap verebileceğini söyleyen meşhur hafız bâğendî anlatıyor: “rüyamda resûlullah’ı (s.a.v) gördüm. ona: “ya resûlullah, allah’a benim için dua et” diyeceğim yerde, “ya resûlullah, hangisi hadiste daha sağlamdır: mansur mu, a’meş mi? diye sordum. o da “mansur, mansur” buyurdular.
…
imam şafiî’nin, hocas vekî’ye hafızasının kötülüğünü şikâyet ettiği, vekî’nin de ona, ilmin bir nur olduğunu, nurun ise günahkâra verilmeyeceğini söyleyerek günahlardan uzak durmasını tavsiye ettiği meşhurdur.
kaynak: hadis hafızlığı-2, m. fatih kaya, rıhle dergisi, 3. sayı
26.
ebû süleyman ed-dârânî (kuddise sırrıhu) şöyle demiştir: ‘evlenen kimse dünyaya meyleder. evlenip de eski durumunu muhafaza edebilen bir tek mürid görmedim.’ kendisine ‘senin kendisiyle yakınlık kuracağın, ünsiyet edeceğin bir kadına ihtiyacın yok mu?’ dediklerinde, ‘hayır, allah nasip etmesin! çünkü evlenip kadınla ünsiyet etmek, allah’tan uzaklaşmaktır.’ cevabını vermiştir.
gazâlî (kuddise sırruhû) sözlerine şöyle devam etmektedir:
“bu bakımdan müridliğin şartı, marifette kuvvet buluncaya kadar, başlangıçta bekâr olmaktır. tabiî bu da şehvet kendisine galebe çalmadığı zaman söz konusudur. şayet şehvet kendisine galip gelirse, şehveti uzun bir açlık ve devamlı oruç tutmakla kırmalıdır.
kaynak: behcetü’s seniyye (nakşîbendî âdabı) – muhammed b. abdullah hânî, semerkand yayınları, ist. 2011, 1. baskı, sy. 101
25.
islâm’ı kendi öz değerleriyle, kendine mahsus çerçevede kabul etmek istemeyen herkes onu sanki bütünlükten mahrum bir anlayış imiş gibi bir veya birkaç hükmüyle mutlaklaştırmak, böylece islâm’dan ayrı başka bir bütünde eritmek, gayr-i islâmî bir yapıya monte etmek dileğindedirler. bunun en basit ve göze batan örneği her türlü insanın bulunduğu, daha çok orta ve alt tabaka insanların çoğunlukta olduğu “genel” yerlerde gördüğümüz “temizlik imandandır.” ibaresidir. böyle bir ibareyi yazıp asma emrini veren yetkilinin meselesinin hiç de “iman” olmadığı sadece bu sözü geçen alanda temizliğe riayeti temin gayretinde olduğu besbellidir. yani amaç temizliktir, iman değil. öyleyse temizliği iman yardımı olmadan sağladığı yerde artık temizlik imandandır demek gereğini duymayacaktır. bu küçük örneğin gösterdiği islâmî bir mazeret ve gayr-i islâmî bir yapı arasındaki ilişki bütün insan faaliyet alanlarında ve her mikyasta kendini gösterebilmektedir. böylece islâm parça parça, dağınık, tutarsız hükümler topluluğu imiş gibi, kendi tutarlı bütününü kurmuş her yaklaşımın işine gelecek biçimde devreye sokulmak istenir.
kaynak: taşları yemek yasak, ismet özel, sy. 80, nisan 2013 – yeni edisyon 1. baskı – istanbul
1 Yorum