Yapay Zekâ ve Bilim Kimin Geleceği Olacak? – 2

“Tanrı düşüncesinin yerinden edilerek insanın merkeze alınması teşebbüsü” diyebileceğimiz Hümanizm, 1970 sonrasında bilimsel arenada yaşanan “Yüksek Teknoloji (High Tech)” süreciyle yerini transhümanizme bıraktı. Bu yeni süreçte ana amaç insanı kusurlarından arındırmak ve acının olmadığı mutlu bir dünyada yaşamasını sağlamak. Bunu yapabilmek için de bilimle el ele vererek insanı sınırlandıran tüm olumsuz etkenler ortadan kaldırılacak, böylece post hümanizm sürecine geçiş başlatılacak. Transhümanizm akımında insan bir nevi yarı insan yarı robot olacak. Göz, kulak, el, kol, ayak gibi uzuvları yapay ve daha güçlü organlarla değiştirilecek. Bilimsel gelişmeler sayesinde insan, bu yapay organları kendisi yapabilecek duruma gelecek. Bir sonraki aşamayı ifade eden kavram ise post hümanizm. Bu süreçte insan artık kendisini ölümlü ve eksik kılan, kusurlu olan her şeyden kurtulmuş olarak tanrılaşma sürecini tamamlayacak ve ölümsüzlüğü keşfedecek.

Bu düşünceleri ortaya atanlar yakın gelecekte yaşanacak teknolojik gelişmelerle insanın post hümanizm akımına dâhil olacağını iddia ediyorlar. Kısacası her şeyi teknolojik ilerleme üzerine bina eden küresel anlayışa/zihne göre dijital çağda din, aile, sosyal hayat, millî ve manevi değerlerin yer almayacak. Bir bilimkurgu filmi senaryosunu andıran ve distopik toplum hayaline dayanan yakın geleceğe dair bu iddiaları okuduğumuzda insanın buharlaştırıldığı, sosyal hayatın ortadan kaldırıldığı bir dijital çağ bizi bekliyor?

Geleceğin Teknolojisi

Transhümanizm ve post hümanizm, yakın gelecekte karşımıza çıkacak en önemli akım. Küresel boyutta karşılaşacağımız bu akımlarla sıradan bir insan bile biyoteknolojinin sağladığı imkânlarla, implantlara ve kendi kişisel tıbbi aletlerine sahip olabilecek. Yapay organına sahip olacak insanlar, bu organları hiç hata yapmayacak tarzda dizayn edebilecek. Adeta bir Süpermen’e dönüşebilecekleri gözler, kulaklar, ayaklar, zekâ arttıran beyin ara yüzleri, insanı öldüren zehirli toksinleri filtreleyen ve tek nefeste saatlerce oksijen sağlayan sentetik kanlara sahip olacaklar. İşte biraz önce bahsettiğimiz “cyborg”lara dönüşme de tam olarak bu noktada başlayacak. Transhümanizm akımıyla birlikte insanlar kendi bilinçlerini istedikleri bir server’a kopyalayabilecekler yani yapay bir ortama aktaracaklar ve böylece kendilerini sınırlandıran ve ölümlü kılan beden engelinden kurtularak ölümsüzlüğü bulmuş olacaklar.

Bu gelişmelerle bilgiyi işleme gücü zirve yapacak ve böylece madde ve aklı birleştirecekler, sonuç olarak da tüm evrene yayılabilecekler. Bu noktada bir açmaz var; bilincini sanal ortama aktaran ve bedenin kısıtlamalarından kurtularak sonsuza kadar yaşama arzusunda olan insanlarla sonsuzluğa karışmayı daha doğru bulan, kabul eden insanların varlığı!

Günümüzde bu konular teorik olarak tartışılırken hangisinin daha doğru olduğu ya da hangisinin olması gerektiği konusunda henüz anlaşılabilmiş, ortak bir karara varılabilmiş değil. Böylesi bir gelecek, düşünce boyutunda bazılarımız için her ne kadar cezbedici gibi dursa da artıları ve eksileri üzerinde düşünülmesi gerekmekte. Tabii bu yazdıklarımızın birçoğu bugün için teorik düşüncelerdir. Bunların gerçekleşmesi mümkün mü, değil mi bunu zaman gösterecek. Ancak küresel akıl dediğimiz zihin sahipleri bu noktada düşündükleri teorik fikirleri hayata geçirebilmek için dört koldan çalışıyorlar. Gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesi bir kenara bizler bu fikirler karşısında kendimizi nerede konumlandıracağımızı ve bu fikirlerin olası olumsuzlukları ile karşılaşıldığında neler yapabileceğimizi düşünmek ve çözüm üretmek zorundayız.

Gerçekleşmeyen Rüya: Işınlanma

Geleceğin teknolojisi konuşulduğunda insanların en çok merak ettiği konulardan birisi de ışınlanmadır. Anti yerçekimi ve ışınlanma yakın gelecekte gerçekleşeceğine dair öngörülerin yapıldığı iki önemli teknolojik hayal. Bugün için kullandığımız nano teknoloji yakın gelecekte eskiyecek ve yerini “piko” teknolojiye bırakacak. Bir adım sonrası ise “femto” teknoloji olacak. Metrenin katrilyonda biri anlamına gelen “femtometre” ölçeğinde geliştirilecek yeni teknolojilerle bahsettiğimiz ışınlanma ve anti yerçekimi gibi teknolojiler yakın gelecekte insanların günlük hayatına girecek. Bu dönemde metal sorunu da çözülecek. Nasıl mı? Bugün için dayanılması mümkün olmayan çok büyük basınç ve gerilme kuvvetlerine karşı koyabilecek şeffaf, yüksek derecede parlak ya da ultra derecede yoğun ancak buna karşın son derece hafif özelliklere sahip metal üretilecek. 

Peki, böyle bir metali üretilebilirse teknolojik olarak insana hangi noktalarda yarar sağlayacak? Eğer bahsettiğimiz metal üretilebilirse insanlık güneş yüzeyinde ya da yer altında magma tabakasında kullanıma elverişli keşif araçları yapabilecek. Düşüncenin sınırı olmadığı için olsa gerek bir sonraki aşaması ne olacak dediğinizde yıldızlararası gemilerin ışık hızına yakın bir seviyede yolculuk yapılmasına katkı sağlayacağı öngörülüyor.

Küresel İşsizlik!

Teknolojinin bahsettiğimiz hızda ilerlemesi durumunda yakın çağın en büyük problemlerinden birisi belki de küresel çapta ortaya çıkacak olan işsizlik sorunu olacak diyebiliriz. Çünkü yapay zekâ ile öğrenme becerisi kazanacak robotlar yemekten yoğurt yapmaya, öğretmenlikten yoga hocalığına, askerlikten güvenliğe kadar her işte kullanılacak. Şu an için yapay zekânın geldiği noktaya öğrenme aşamasının ilk basamağı diyebiliriz. Yazımızın başında bahsettiğimiz gibi artık hafıza ve hız noktasından öğrenme aşamasına geçmeye başlayan yapay zekâ teknolojisi, bunun yanına analiz etme, iletişim kurma, insan duygularını anlama gibi yetilere de sahip olacak. Hatta bugün için yapılan yorumlara bakarsak bahsettiğimiz noktalarda birçok insanı geride bırakacak bir seviyeye geleceği öngörülüyor.

Fütüristlere bakılırsa gelecekte bazı meslekler tamamen ortadan kalkarken, yeni meslekler de ortaya çıkacak. Ancak buna rağmen hiçbir işlevi olmayan bir sınıfın doğmasına engel olunamayacak. Bu paradoksun en belirgin göstergesi teknolojide yaşanacak değişiklikteki büyük hızda saklı. Çünkü yüksek hızlı teknolojik değişim hem bazı meslekleri çöpe atacak ve çoğu kişinin işsiz kalmasına neden olacak hem de bazı iş kollarında nitelikli, kalifiye eleman eksikliğine neden olacak.

Bilimkurgu filmlerinde, gelecekte insanların köleler gibi uzun saatler çalışacaklarına dair sahneleri hepimiz hatırlarız. Ancak bugün için fütüristlerin öngörüleri bunun tam tersini gösteriyor. Yakın gelecekte insanların haftalık 20 saatin altında çalışacakları tahmin ediliyor. Bu da günlük 4-5 saat demek oluyor. Geride kalan boş saatlerde insanların zihinsel sağlıklarını korumakta zorlanacağı tahmin ediliyor. Bu noktada da bozulan zihinleri ayakta tutabilmek için ilaçlar devreye girecek. İlaçların yanında geri bildirimlerle meditasyon gibi stres azaltan tekniklere ihtiyaç duyulacak. Ortaya çıkacak büyük işsizlik sorununun çözümü için de büyük zenginlerden ve küresel şirketlerden yüksek vergiler alınacak ve bununla da işsiz sınıf korunmaya çalışılacak. Yakın geleceğin en cezbedici teknolojilerinden birisi de yüksek hızlı trenden daha hızlısı olacak. Yaklaşık olarak saatte 6.400 km hızla gideceği düşünülen bu tren sayesinde kıtalar arası seyahat uçakla yapılan seyahate göre daha kısa olacak. Transatlantik tren inşaatı olarak planlanan Maglev Treni denilen bu projede aşırı hızlı manyetik levitasyon teknolojisi kullanılacak.

Ekolojik Sistem Değişecek mi?

Eko sistem değişimi, fütüristlere göre buzulların erimesi ile gerçeğe dönüşecek. Yapılan tahminlere göre birçok hayvan nesli tükenecek, kuraklık, orman yangınları, çölleşme, tarım ve endüstriyel ilerlemeye paralel olarak Amazon ormanlarının neredeyse %80’i yok olacak. Kutup bölgelerinde yer alan buzulların erimesi ile bu bölgelerde milyonlarca insanın yaşaması için alan da açılmış olacak. Hatta bugün için tarım yapmanın mümkün olmadığı bölgeler elverişli tarım alanlarına dönüşecek.

Tekillik

Teknolojide yaşanan gelişmelerle en basit bilgisayarlar bile o gün için tüm insanlığın toplamından daha fazla hesaplama gücüne sahip olacak. Bu, var olan işlem gücünün öngörülmez bir seviyeye ulaşması demek. Bu noktada teknolojik tekillik ile karşılaşacağız. Genetik nano teknoloji, robot teknolojisinde yaşanacak devrim sayesinde insan beyninin karmaşık yapısı çözülecek ve ömrü uzatılacak. Bir başka iddia ise yaşlanmanın tersine çevrileceği noktasında. Yani tuhaf bir Benjamin Buttan hikâyesini o gün için yaşayabileceksiniz ve bu durum size aslında hiç de tuhaf gelmeyecek. Peki, böylesi bir teknoloji fütüristler ve küresel zihin sahibi bilim adamlarının iddia ettiği gibi elde edilirse insan ölümsüz mü olacak? Eğer ölümsüz olmayacaksa insan hangi şartlarda ölecek?  Bu noktada insanların sadece kazalar ve ağır yaralanmalar sonucu öleceği tahmin ediliyor.

Yine bu dönemde zenginler; genetik mühendisliğin imkânları sayesinde cinsiyeti, boy uzunluğu, saç, ten ve göz rengi önceden belirlenmiş genetik özelliklere sahip tasarlanmış bebeklere sahip olabilecekler. Nesli tükenmiş hayvanların genetik kodları yeniden yazılarak geri getirilmeye çalışılacak. Robotik kollar, ayaklar, gözler, kan dolaşımı aracılığıyla vücudumuzda gezecek dolaşacak nano robotlar olacak. Bu nano robotlar hastalıklara teşhis koyacak ve tedaviye de hemen başlayacaklar. Böylesi bir bedenin sahip olacağı imkânları bugünden kestirmek elbette çok güç ancak neurolink tarzında hayata geçirilecek projelerle insanlar sadece düşünce gücüyle araçları kontrol edebilecekler. Telefon gibi aygıtlar büyük olasılıkla hayatımızdan çıkacak, onun yerine insan beynine küçük çipler takılacak. Bir nevi telepati yöntemi gibi konuşma görüşme ihtiyacımızı karşılayacağız. Bu arada yabancı dil öğrenme sorunu da ortadan kalkacak ve insanlar istedikleri dili hemen öğrenip konuşabilecekler.

Kendini Aşan Yapay Zekâ

Sanayi ve tarım gibi alanlarda yapay zekâ karşımıza çıkacak. Hem sanal hem de robotik olarak yapay zekâya yerlerimizi teslim edeceğimiz bu gelecek planlamasında, güçlendirilmiş süper yapay zekâlar ordudan tutun da devlet yönetimine, imalat sektöründen hizmet alanına kadar her tarafı kuşatacak. Bu zaman diliminde otonom alanında gelişmeler çok ilerleyecek ve hiç hata yapmayan arabalar üretilecek. Sağlık alanında da benzer bir yapıyla karşılaşacağız. En kalabalık şehirlerin trafik ışıkları da yapay zekâ ile üretilecek algoritmalarla kontrol edilebilecek.

Yok Olan Şehirler

Fütüristlere göre New York, Londra, Hon Kong ve Şangay hatta Sidney gibi büyük şehirler suların altında kalacak. Milyonlarca insanın göç etmesine neden olacak bu gelişme sonrasında iç kesimlerde yeni yerleşme alanları kurulacak. Yeni metropol kentler inşâ edilecek. Yüzebilen ada şehirler yapılacak. Duruma göre yer değiştirebilme özelliğine sahip olacak bu şehirler bugün için bizim açımızdan bir ütopya gibi görülüyor. Bu şehirlerde Android arkadaşlar, robot hizmetçiler, robot yardımcılar, sanal arkadaşlar, yerçekimsiz araçlar için iniş pistleri bulunacak. Hatta özenle seçilmiş ve hazırlanmış botanik bahçelerin de yine bu şehirlerde olacağı iddia ediliyor.

Sismoloji alanında da gelişmeler olmasını isteyen gelecek kuramcıları, bu noktada depremlerin önceden bilinebileceğini, nerede, ne zaman ve kaç şiddetinde olacağını tahmin edecekleri bir teknolojiye sahip olacağımızı iddia ediyorlar. Bu şekilde bir sismik teknolojiye sahip olduğumuzdaysa deprem öncesinde kapsayıcı ve kalıcı tedbirler rahatlıkla alınabilecek. Hatta yer altından geçen fay hatları 50 km’ye kadar haritalandırılacak ve bu sayede gerekli yerlere özel üretilen jellerle sıvı verilecek. Bu sayede fay hatlarının birbirine kaynaması, geçmesi kolaylaştırılacak ve deprem riski ortadan kaldırılmış olacak. Yağlama ya da sıvı enjekte etmek mümkün değilse küçük ve kontrollü patlamalarla büyük depremlerin önü alınacak ve zararsız küçük depremlerle bu sorun da çözülmüş olacak. Bunun doğal sonucu olarak da deprem sonrasında yaşanan ve en az deprem kadar hatta ondan da çok zarar veren tsunami tehlikeleri ortadan kalkmış olacak.

Uzay ve Koloni Rüyası

Bugünkü bilimkurgu filmlerinin bile en önemli konusu uzaya kolayca gitmek ve koloni kurmak. Uzaya daha hızlı çıkmak ve bunu da düşük bütçeli bir hale getirmek için gelecekteki en büyük çalışmalardan birisi de uzay asansörleri kurmak olacak. Bu noktada fütüristler, gelecekte insanın Ay’da onlarca koloni kuracağı yönünde. Nano teknolojinin bu dönemde çağ atlaması ve gelişmesi ile üç boyutlu baskılar gelişecek ve neticede Ay’da yapılması planlanan düzinelerce kolonilerdeki üslerin çok kısa sürelerde hatta günler ve saatler içinde yapılması sağlanacak. Bugün için Robot Sofia dünya vatandaşı olan yapay zekâlı bir robot. Ancak bahsettiğimiz gelecekte insanlar da Ay’da doğacak ve ay vatandaşı olacaklar. Ay turizmi, ay seyahati bu dönemde insan hayatının alelade bir parçası olacak. Hatta Mars seyahatleri konuşulmanın ötesinde gerçeğe dönüşecek. Uluslararası anlaşmalar imzalanarak Mars toprakları da küresel güçlerce yağmalanacak.

Bunlar Gerçek mi?

Tüm bu yazdıklarımız önümüzdeki elli ya da yüz yıl içerisinde gerçekleşeceği fütüristler ve bilim adamları tarafından iddia ediliyor. Ancak her şeyden önce şunu unutmamamız lâzım. Bir fikri, belli bir zihin yapısı olan ve kendine belirlediği ilkelerden hareket eden bir üst akıl tarafından ütopik olarak da olsa ortaya atılan tüm bu teknolojik gelişmeler bugün için bir iddia konumundadır. Hangisinin ne kadar gerçekleşeceği, hangisinin bir hayal olarak kalacağı zamanla belli olacak. Fakat burada önemli olan hayal kurmak ve kurduğumuz hayalin peşinden koşmaktır. Bazı kitaplar, akademik ve bilimsel makaleler sayesinde öğrendiğimiz bu teknolojik çılgınlık sadece insanı ve teknolojiyi geliştirme sevdasında değil. Küresel akıl, kendi ilkelerinden hareketle yaratıcıya karşı savaş açıp yenidünyayı kendi anlayışına göre kurmak, inşâ etmek arzusunda.

Yakın gelecekte karşımıza çıkacağı söylenen bu teknolojiyi kullanacak insan üzerinde de çalışmalar yapılıyor. Yakın gelecekteki insanlar bugün için katıldıkları buharlaşma projelerinden çıkarak tekilleşmenin içinde olacaklar. Yeniden inşâ edeceklerini ilan ettikleri bu dünyada var olmasını düşündükleri insan için din, aile, manevi değerler, kültür, medeniyet hatta sanat ve edebiyat kendisine yer bulamayacak. Bunun yerine yalnız olmayı seçen, sorumluluklarından kurtulmuş, küresel aklın belirlediği değerler dışında herhangi bir değeri olmayan, yeni sisteme göre dizayn edilmiş modern şehirlerde köle gibi yaşamayı seçmiş insanlar olacak. Bugün baktığımızda bir hayal, aşırı derecede abartılmış bir Hollywood senaryosu ya da kötü bir bilimkurgu romanı gibi görünen bu düşünceler yarın gerçekleşmeyecek gibi görünse de yaşanması muhtemel olan geleceği daha makul bir gelecek haline getirmek gerekmektedir. Bu yüzden dünü bilmek, bugünü kavramak ve yarına ve onun teknolojisine sahip olmak zaruridir. 

Davut Bayraklı

KAYNAKÇA

KURZWEIL, Ray, İnsanlık 2.0: Tekilliğe Doğru Biyolojisini Aşan İnsan, Mine Şengel (çev.), İstanbul: Alfa Yayınları, 2018.

TEGMARK, Max, Yaşam 3.0: Yapay Zekâ çağında İnsan Olmak, Ekin Can Göksoy (Çev.), İstanbul: Pegasus, Haziran, 2021.

YUVAL NOAH, Harari, Hayvanlardan Tanrılara Sapiens: İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi, Ertuğrul Genç (çev.), Kolektif Kitap, İstanbul, 2016.

YUVAL NOAH, Harari, Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi, P. N. Taneli (Çev.), Kolektif Kitap, İstanbul, 2016.

DAĞ, Ahmet, İnsansız Dünya: Transhümanizm, Ketebe Yayınları, İstanbul, 2020.

DAĞ, Ahmet, (2017). Hümanizmin Radikalleşmesi Olarak Transhümanizm. Felsefi Düşün-Akademik Felsefe Dergisi, 0(9), 46-68.


Yazı Dizisi

İnsanın Dizaynı ya da Trans Hümanizm
Teknolojik Tekilleşme
2050’de Nasıl Bir Dünya Olacak?
2070’de Nasıl Bir Dünya Olacak?
2120: Yüz Yıl Sonraki Dünya
Gelecek Yüzyıl Modern İnsana Ne Vadediyor?
Yapay Zekâ ve Bilim Kimin Geleceği Olacak? – 1

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir