Sağlıklı toplum, sevişme-savaşma dengesi üstüne kuruludur. Burada ‘sevgi’ yakasını ‘kadın’ temsil ederken, ‘savaş’ tarafı, ifadesini ‘erkek’te bulur. Sevgi ile mücadele taraflarından biri, ötekisi aleyhinde gözle görülür derecede zayıflar yahut güçlenirse, toplumun psikososyal dengesi bozulur.
Erkek ile erkeklik özelliklerinin tümüyle başat kılındığı toplum, vahşileşip hunharlaşır. Tersine, kadının şefkat, rikkat ile yumuşaklık niteliklerinin tek geçer akça hâline getirildiği ortamda da yozlaşma ile soysuzlaşma baş gösterir. Birinci hâlde, medenîleşmenin iki pâyandası, ahlâk ile sanattan yoksun kılınırken; ikincisindeyse, kişiler, haksızlık ile zulme karşı direnme ile başkaldırma iradelerini yitirirler.
İşte, çağımızın küreselleştirilmiş İngiliz-Yahudi medeniyetinin genelde bütün insanlığa, özelde de İslâm medeniyet davasının tarih boyunca çekicisi olmuş Osmanlı Türküne karşı uyguladığı eğitim, öğretim ile iktisat siyaseti, ikinci şıkta ifadesini bulan siyasete kilitlenmiştir. Mücadele iradesini kırmak amacıyla kadın erkekleştirilirken, erkeğin de kadınlaştırılması suretiyle cinsiyet farklılığının doğurduğu görev bölüşümü altüst olunmakta, böylelikle de tek cinsiyetli nesillere zemin hazırlanmaktadır.
Cinsiyet farklılığından doğan gerilimin meydana getirdiği ve kutsal saydığımız güvenilirlik, sâdıklık, fedakârlık ile dayanışma türünden değerler berhava olunmaktadır. Zerreleştirilmiş bireyler, beden-nefs varlıklarıyla çırılçıplak ortada kalakalmaktadırlar. Beden-nefs varlıklarıyla ortada çırılçıplak bırakıverilmiş, zerreleştirilmiş bireylere ne sunarsanız onu yerler. Ötesini düşünmeğe mecâlleri bile kalmaz artık. Onlar, toplumu, hele hele ümmet kudretindeki bir toplumu asla oluşturamaz; olsa olsa domuz yahut tavuk çiftliğinin manzarasını sunarlar.
Beşerin dünyası, nitekim, bir maşerî domuz çiftliğine dönüştürülmektedir. Dirimbilim/biyolojinin moleküler genetik dalında gerçekleştirilen inanılmaz atılımlarından murad edilen de zaten budur. Biyolojik terimlendirilişiyle homo sapiens sapiens olan ve insanlaşmaya kulaç atan beşer, hayvanla eşdeğer derekesine düşürülmeğe çalışılmaktadır. İmdi çağdaş sözümona medeniyetin ulaşmak çabasında olduğu gayenin özü özeti böyledir.
Ş. Teoman Duralı, Omurgasızlaştırılmış Türklük, Dergâh Yayınları, 2014, 4.baskı, s.108-109