Bir arayış içerisinde kıvranan düşüncelerimizle yoğun yalnızlıklara bulaşıyoruz. Bunun insanlık tarihinde kayda değer hiç bir yanı olmayacak. Fakat bu yalnızlık, Heidegger’in Dasein’a dair öne sürdüğü eksistensiyal analizinde, fırlatılmış olan varoluşun yansıması olarak okunabilir.
Kendimizden biliyoruz, kendimizi âtıl vaziyette sürgünlere reva gördüğümüz yolculuklarımız var. Bu yolcululuklar, kendimizin kendisiyle hesaplaşmasıdır. İnsanın en büyük sancısı “varoluş”u hakkındadır. Bu varoluş dışına ses vermeyen büyük sessizliklerin yurdudur. Özünü keşfe çıkan insan belki Beyazıt-ı Bestamî hazretlerinin dediği gibi “Konuşanın sükûtundan yararlanamayan konuşmasından hiç yararlanamaz” ifadesini kendisine muhatap alırsa daha çok kendiliğine vâkıf olacaktır.
Bir itiraf gibi önümüze düşen Cenevreli düşünür Rousseau cümleleri bütün insanlar için ortak noktaların olduğunu yansıtır. Fransız ihtilalini etkilemiş, dünyaya yön veren hareketlerin müsebbibi sayılan bu isim ömrünün sonuna doğru kendisiyle hesaplaşır. Tıpkı İmam Gazalî gibi. Bu hesaplaşma neticesinde kaleme aldığı “Bir Yalnız Gezerin Düşlemeleri” isimli eserinde kendisini tam olarak ortaya koymaktadır:
“Uzun zaman boşuna var gücümle çırpındım. Becerikli, ikiyüzlü, usta ve önemli olmadığım gibi, açık sözlü, sabırsız ve çabuk kızar bir kişi olduğum için çırpındıkça daldım ve düşmanlarıma, bana yeni yeni kötülükler etme konusunda, asla savsaklamadıkları fırsatları verdim. Sonunda, çabamın yararsızlığını, boşuna üzüldüğümü görüp, geri kalan tek karara vardım ki, o da yazgıya başkaldırmadan boyun eğmekti. Acı ve boşuna bir karşı koymanın yorgunluğuyla uzlaşmayan o her şeye katlanmanın verdiği dinginlikle derdimi unutabildim[1].”
“Mutsuzluk, kuşkusuz en büyük öğretmendir; ancak bu öğretmen, dersini pek pahalıya satar ve yararı da ona ödenene değmez. Bundan başka, böyle geciken ibretten yararlanma fırsatı da geçmiş olur. Gençlik, bilgeliği öğrenme, yaşlılık da uygulama dönemidir.[2]”
“Doğarken girdiğimiz kavga alanından ölümle çıkarız. Ömrün sonuna gelince yarış arabamızı daha iyi kullanmayı bilmenin kazancı nedir? Bizde kalan, işin içinden nasıl çıkılacağını düşünmekten başka bir şey değil. Yaşlı bir kişinin daha öğreneceği varsa, o da ölmeyi öğrenmektir; ama, aksi gibi, benim yaşımda en az yapılan da bu; ölümden başka her şey düşünülür. Yaşlıların hepsi yaşama çocuklardan daha çok bağlıdırlar; gençlerden daha güç ölürler. Çünkü ömürleri boyunca bu dünya için çalışmışlar ve sonunda, boşuna emek verdiklerini görür olmuşlardır. [3]”
“Bense öğretmeyi başkalarına öğretmek için değil, kendimi bilmek için istedim; insanlar arasında yaşarken öğrendiklerimden hiçbiri yoktur ki ömrümün sonuna dek yaşamaya yargı giyeceğim bir adada dahi heves etmeyeceğim bir şey olsun.[4]”
“…benim için bir felsefe gerekli. Henüz zamanımız varken onu var gücümüzle arayalım ki, ömrümüzün sonuna dek değişmez bir davranış ilkesi edinebilelim.[5]”
Bilal Can
[1] Jean- Jacques Roussea, Yalnız Gezerin Düşlemeleri, MEB Yay. 1. Baskı, 1941, s.8
[2] Jean- Jacques Roussea, age
[3] Jean- Jacques Roussea, age
[4] Jean- Jacques Roussea, age
[5] Jean- Jacques Roussea, age
1 Yorum