Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

Bilgi, hem “düşünce faaliyeti”nin ürünü, hem de düşünce faaliyeti için “gerekli olan”dır. Başka bir ifadeyle, düşünme faaliyeti “bilgi” ile mümkün olduğu gibi, bilgi de ancak “düşünme faaliyeti” ile elde edilebilir.

Hangisi önce?..

*

Bir şeyin daha farkındayız ki, bilgi, “bilen” için vardır ve bilgiden bahsedildiği zaman, “bilinen” söz konusudur. “Bilen”, eğer “bilgisi” olmasaydı, faaliyette bulunamayacaktı. “Bilinene ait” bilgisi olmasaydı, faaliyetle “bilinene ait” bilgiye varma bilgisi de olmayacaktı. Öyleyse, önce “bilinene ait” bilgi; faaliyet buna bağlı…

Öte yandan: Faaliyetsiz, “bilinene ait” bilgiye varılabiliyorsa –ki varma faaliyeti gösterir, bu bakımdan “bilinene ait” bilgi mevcutsa demek daha doğru-, faaliyet söz konusu olmazdı. Öyleyse, “faaliyet” önce ve “bilinene ait” bilgi bunun ürünü.

Soruyu tekrarlıyoruz; hangisi önce?..

Bilinen ve Bilen Arasındaki İlgi

“Bilinen”, “bilen” için mümkün olduğuna göre, bilenin “mahiyeti” sözkonusu… Sonra da “bilinen”in mahiyeti.

*

“Bilgi”, faaliyetten önce varsa, bilenin “kendinde bilgi”sidir.

*

“Bilgi”, faaliyetin ürünü ise, meydana çıkarılmış, yani “keşfedilmiş” bilgidir.

*

“Bilen”in mahiyetinin ne olduğu, onun “kendi için” bilgisidir.

*

“Kendi için bilgi”, faaliyetten önce varsa, bilenin “kendi için kendinde” bilgidir.

*

“Kendi için bilgi”, faaliyetin ürünü ise, meydana çıkarılmış, “kendi içinde keşfedilmiş” bilgidir.

*

“Bilen”in mahiyetini –şimdilik- fonksiyonlarıyla tarif edersek; insan, “duygu”, “düşünce” ve “iradî faaliyet”in terkibidir.

*

“Bilgi”, duygu faaliyeti, düşünce faaliyeti ve iradi faaliyetle kuşatılmış ve zaptedilmiş olandır. Ötesi, “imkân” ve “ihtimal” olarak kuşatılabilir ve kuşatılamazdır.

Bilinen ve Bilen Arasındaki İlişki

“Bilen”, bilinene ait bilgiye, faaliyetle varıyorsa, “münasebet-ilişki” konusudur.

*

İlişkiden bahsedildiğinde, faaliyetin “şekli” ve “muhtevası” sözkonusu olur.

*

“Bilinen” ve “bilen” arasındaki ilişki, “bilen”in temel faaliyetleri olarak, duygu faaliyeti, düşünce faaliyeti ve iradi faaliyetini gösterir. Bütün faaliyetler bu ayırım ve bunlara bağlı şubeler içinde yer alır.

*

Faaliyetler, “irade-istek”in sonucudur; “istek-arzu”, faaliyetlerin sebebi.

*

“Bilinen”, iradenin faaliyet sebebi…

*

 “Bilinen”, iradenin yönelişinin –faaliyetinin- gayesi…

*

“Bilinen”, keşfedilmiş bilgi olarak bilende, “kendi için bilgi” ve “kendi dışında bilgi” olarak ikiye ayrılır; “bilen”in, “kendinde bilgi”sini de göz önüne alırsak, ikisi “iç”e dönük olmak üzere bilgiler bu üç ayırım içinde yer alır. Bütün bilgiler bu üç temel ayırımın mevzuu ve şubeleri içinde…

*

Bilginin bu üç temel ayırımında, “kendinde bilgi”nin faaliyet gerektirmediğini göz önüne alırsak; faaliyetler “dış”a ve “iç”e doğru iki “yön” arz eder. Bütün faaliyetler bu temel iki yönün mevzuu ve şubeleri içinde…

*

“Faaliyet”, iradenin davranışını, yani “iradî davranış”ı gösterir…

*

“Bilinen”e doğru faaliyetle, yani “keşif”le kazanılan bilgi, “aktif bilgi”dir. “Kendinde bilgi” ise, “pasif bilgi”…

*

Faaliyetle “dışlaştırılmış” ve “dışlaştırılmamış” bilgi, -ki dışlaştırılması mümkün olmayanı da kapsar-, “aktif bilgi” ve pasif bilgi”dir.

*

“Kendinde bilgi”ye doğru faaliyet mümkün oluyor ise, “kendinde bilgi”, “kendi için bilgi” faaliyetinin hem sebebi, hem de gayesidir.

Buna göre; “kendi için bilgi”, “kendinde bilgi”nin hem neticesi ve hem de gayesidir.

Aynı şekilde, “kendinde bilgi”, kendi için bilgi”nin, hem neticesi ve hem de gayesidir.

*

“Kendi için bilgi”, “kendinde bilgi”nin hem sebebi ve hem de neticesidir.

“Kendinde bilgi” ise, “kendi için bilgi”nin, hem sebebi ve hem de neticesidir.

*

“Kendi için bilgi”, “kendinde bilgi”nin hem gayesi ve hem de sebebidir.

“Kendinde bilgi”, “kendi için bilgi”nin hem gayesi ve hem de sebebidir.

*

Sebep, gaye ve netice olarak, “kendi için” ve “kendinde bilgi”; ruhun bilgisi… Ruhun ruhla sezilişi hâlinde ruh.

*

“Ruh”, hem “bilen”  ve hem de “bilinen”…

*

Ruhun ruhla sezilişi hâlinde “bilen”in “bilinen”den devşirdiği bilginin ötesi, “imkân” ve “ihtimâl”dir; meçhuldür.

*

“Kendinde bilgi” ve “kendi için bilgi” olarak ruh, kendisinin hem sebebi, hem faaliyeti ve hem de gayesidir. “Bilen”in, “bilinen”den devşirdiği bilginin ötesi, “imkân” ve “ihtimal” olarak, alınacak –bilinecek- yoldur.

*

Ruh bilgisi, hem “bilen” hem de “bilinen” ve “bilinecek” olarak, hem “bilgi” ve hem de “bilgisizlik”tir; bilgisizlik bilgisi ve bilgide bilgisizlik…

*

“Ruhun bilgisi”, ruhun sezişinden ibarettir.

Salih Mirzabeyoğlu

Kaynak: Kültür Davamız, Salih Mirzabeyoğlu, İbda Yayınları, 3. Basım, İstanbul, 1993, Sayfa: 93-96

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir