2050’de Nasıl Bir Dünya Olacak?

Günümüz dünyasında yaşanan bilimsel devrimler ve teknolojik gelişmeler, insanı yaratıcıyla yarışabilecek bir düşünce şımarıklığına taşıdı. Modern zamanın bir nevi Firavun anlayışı ile karşı karşıya kaldığımız bu durum, bize bilim-teknoloji kavramlarının yeniden ve ciddi olarak sorgulanması gerektiğini bir kere daha işaret ediyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler belki de son birkaç bin yılı geride bırakacak hızda gelişti. İşte bu baş döndürücü gelişmeler insanın topraktan yaratılan, eksik ve unutkan bir varlık olduğu gerçeğini perdeledi. Artık bazı insanlar kendilerini yeryüzünün tanrıları olarak görmeye başladı. Hatta bu konuda felsefi ve teknolojik temelli fikirler de konuşulmaya, düşünceler bilimsel verilerle kanıtlanmaya çalışılıyor. Ray Kurzweil ve Y. N. Harari bu konuda en çok bilinen iki isim olarak karşımıza çıkıyor.

Burada önemli bir sorun da aslında yaşadığımız teknolojik gelişmeler ve önümüzdeki 30 yıl içinde yaşayacağımız olası yeni ilerlemeler ile kurulan felsefi bağ! Ne demek istediğimizi biraz daha açalım. Bilimin teknoloji ile el ele vererek ilerlemesini insanın hayvandan başlayarak evrimin son adımı olan tanrılaşmaya gitmesi olarak gören zihniyet, bunu bilimsel gerçek diye zihin/düşünce pazarına sürüyor. Bu konularda akademik yayınlar, bilimsel kitaplar, küresel katılımlı sempozyumlar yapıyorlar. Neticede siz, onların ortaya koyduğu paradigmaya karşı çıktığınızda aslında son ve en güncel bilime karşı çıkmış oluyorsunuz. Üst akıl ve küresel elit kurguyu bu şekilde yaptı. O nedenle bazı şeylere itiraz etmek hem zor hem de fazlaca bilgi ve belge toplamayı gerektiriyor.

Meselenin iki boyutu var. Birincisi bilimsel olarak teknolojik gelişmelerle içine dâhil olduğumuz dijital çağ, ikincisi ise bu dijital çağa uygun New Man (Yeni İnsan). Bu yazıda anlatmak istediğimiz öncelikli olarak dijital çağ meselesi. Yani bugünkü verileri kullanan bazı fütüristler ve bilim adamları 30 sene sonraki teknolojimizi nerede görüyorlar, bu konudaki öngörüleri neler? Yapay zekâ nereye varacak, gelecekte hangi meslekler ortaya çıkacak, hangileri tarihin hafızasında kaybolup gidecek? 2050 yılında dünya haritası siyasal ve sosyolojik olarak değişecek belki ama o haritalarda yer alan ülkeler nasıl bir dünya inşâ edecekler? O dünyada ölüm olacak mı, hastalıklara kalıcı ve kesin çözümler üretilecek mi? Zaman yolculuğu, uzay seyahatleri, ulaşım ve enerji devrimleri olacak mı?

Tüm bu sorulara cevap verdiğimiz zaman karşımıza ikinci bir sorun çıkacak: Böylesi bir dünyada yaşayan ve üreten insan nasıl bir insan olacak? Yapay zekâ ile birleştirilmiş bir insan mı? Bedene ihtiyaç duymayan, bilinci bir server’a kopyalanmış insan mı? Öyleyse bu, insanın ölümsüzlüğü keşfettiği anlamına gelir mi? Böyle bir dünyada ülkeler ve strateji değişecek mi? Bugünün dünyasında politik olarak üretilen stratejiler; enerji kaynakları, boğazlar, küresel geçiş güzergâhları, yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile bağlantılı oluyor. 2050 ya da 2100 yılında dijital çağın zirvesine çıkan insan için bunların bir anlamı kalacak mı? Ulusal devletler ya da bildiğimiz anlamda sınırlar olacak mı?

Soruların çokluğu bizi korkutmasın. Ancak bu sorulara cevap ararken adım adım gitmek gerekiyor. O nedenle önce meselenin teknolojik devrim yani dijital çağın 2050 ve sonrasında nasıl göründüğünü keşfetmeliyiz. Elbette ki burada nakledeceklerimiz bazı stratejist, fütürist hatta tarih felsefecileri ve bilim adamlarının görüşleridir. Kesinlik arz etmezler, bir hayale dayanırlar belki ama gerçekleşen teknolojik devrimlerin de böyle hayallerden çıktığını unutmamak lâzım. 2050 yılı ve o dönemin teknolojisine dönük tahminleri araştırdığımız zaman tekrara düşmek olanaksız oluyor. Ama bu noktada tekrarın zihnimizi açık ve uyanık tutacağını ve bazı bilgileri unutmayacak derecede kafamıza bir çivi gibi çakacağı gerçeğini de hatırlamalı.

Tüm bu girizgâhı yapmamızın ana nedeni 2050 yılında karşılaşacağımız ya da fütürist ve bilim adamlarının göreceğimizi iddia ettikleri dünyayla ilgili bilgiler vermekti. Belki böyle bir yazının ardından ilerleyen süreçte 2050 hatta 2100 yılında dünya stratejik olarak nasıl bir yer olacak sorusuna cevap aramamız gerekecek. O yüzden önce yukarıda sorduğumuz sorulara basit, en temel düzeyde cevaplar vermeye çalışacağız.

2050 ve Dünya

Bugünün teknolojisini az çok takip eden birisine “2050 yılında nasıl bir dünya ile karşılaşacaksın?” diye sorsak herhalde hemen bize ilerlemiş yapay zekâ, akıllı robotlar, yenilenebilen enerji, uçan arabalar, insansız mağazalar, robotların hizmet ettiği oteller, kasiyersiz alışveriş vb. tahminleri hemen yapacaktır. Bu saydıklarımız, 30 sene sonra karşılaşmamız muhtemel olan ve ilk anda herkesin aklına gelecek gelişmelerdir. Peki, bundan daha ileriye gidebilir miyiz?

Bugün için karşılaştığımız yapay zekâ öyle çok da ahım şahım bir şey değil. Ancak konunun uzmanlarına bakacak olursak ilerleyen yıllarda bizi bekleyen yapay zekâ çok daha farklı ve gelişmiş bir seviyede olacak. Mesela hastalıklarımızı teşhis edecek ama bununla kalmayacak ve teşhis ettiği hastalığın tedavisini de yapacak. Büyük çaplı verileri elde ettiği gibi bu verileri yönetmeyi de çok başarılı bir şekilde gerçekleştirecek. Yapay zekâ temeline dayanan asistanlarla karşılaşacağız. Hatta bu asistanlar, insanlar gibi çeşitli davranışları taklit edebilecekler. Bazı fütüristlere bakarsanız yapay zekâ robotlara uygulanacak ve böylece artık isteyen herkesin evcil köpeği olacak ama robot olarak. İstediğiniz evcil hayvanın yapay zekâlı robotuna sahip olabileceksiniz kısacası.

Yapay zekâ ile desteklenen bu robotları Hollywood filmlerinden hatırlarsanız insanların işlerini ellerinden aldıkları da hemen aklınıza gelecektir. İşte yakın gelecekte bazı meslekler, bu robotlara devredilecek. Fabrikalar robotlarla dolacak. Sigorta, sendika, fazla mesai ve ücret sıkıntısı olmayacak. Bu arada gelecekle ilgili tahminler eğer doğruysa öğretmenlik, eczacılık, polislik, askerlik hatta sporculuk gibi bazı meslekler robotların ilgi alanına girecek. Yine bir başka iddiaya göre 2050 yılına geldiğimizde yabancı dil sorunu da ortadan kalkacak. Çünkü küresel çevirmenlik denilen şeyle dil engelleri aşılacak ve ses tanıma sistemi her yerde olacak. Bu da demek oluyor ki uzun soluklu dil kurslarına ihtiyacınız kalmayacak.

Bilim kurgu filmlerindeki korkuyu destekleyecek bir gelişme olarak her yere sensör yerleştirileceğini de söylemeden geçmeyelim. Bunun insanların sağlığı, güvenliği ve hayatını güzelleştirmek adına yapılacağını söylemeyi de ihmal etmeyecekler elbette. 2050 yılında en çok beklenen şey ise hiç kuşkusuz kuantum bilgisayarların insan hayatına girecek olması. Normal bilgisayarlardan daha hızlı, daha işlevsel ve işlem gücü daha yüksek olan kuantum bilgisayarlar yaygınlık kazanacak.

Yapay Zekâ Nereye Gidiyor?

Yapay zekâ ve insan arasında bir nokta daha var ki bu kısmı anlatmak biraz daha zor ve karışık. Ancak iddia o ki, 2050 yılına geldiğimizde bilgisayar ve yapay zekâ insanla entegre olacak. Transhümanizme göre de insanın bazı uzuvları robotik uzuvlarla değiştirilecek. Böylece karşımıza yarı insan yarı robot, bir nevi sayborg gibi bir varlık çıkacak. Elon Mask’ın bahsettiği neurolink implantları da yine bu dönemde bir çığır açacak. Bu implantlar sayesinde parkinson, alzaymır, omurilik zedelenmeleri ve körlük gibi tıbbi olarak nörolojik sorunlar, hastalıklar ortadan kalkacak. İnsan ve nöroloji ilişkisi üzerinde yapılacak çalışmalarla insanların beyin sinirlerini kullanarak iletişim kuracağı da söyleniyor. Yine transhümanizm akımından bildiğimiz robotik protez meselesi 2050’de de karşımıza çıkacak. Bu robotik protezler kendi biyolojik protezlerimizden güçlü ve gelişmiş olacak. Bugün için çözümü bulunamayan körlük ya da sağırlık gibi hastalıklar yine bu protez devrimiyle aşılacak. Teknolojik olarak üretilecek göz ve kulak protezleri bu engellerin ortadan kalkmasını sağlayacak.        

2050 yılına gelindiğinde gerçekliğin bir üst versiyonu olan sanal gerçekliğe geçilecek. Artık alışverişleri sanal mağazalardan yapacaksınız. Eşyaları arttırılmış gerçeklik ve hologram teknolojisi ile mağazaya gitmeden evinizde ya da istediğiniz herhangi bir yerde deneyebileceksiniz. Bu hologram teknolojisi görüntülü konuşmalarda da karşınıza çıkacak ve istediğiniz kişilerle istediğiniz mekânda hologram teknolojisi sayesinde görüşebileceksiniz. Bu kadar gelişmenin yanında uzay seyahatlerini yapabileceğinizi söylemeye gerek yok sanırım. Hem dünyayı dolaşacaksınız hem de istediğiniz gezegenlere turistik seyahatlere çıkabileceksiniz. Üstelik bunların hepsini evden dışarı çıkmadan yani sokağa tek bir adım atmadan yapacaksınız. Bu noktada esas sorulması gereken sorunun da “Nasıl?” olmadığını hatırlatalım. Buradaki can alıcı soru şu olmalı: “Sokak ya da dışarısı diye bir şey olacak mı?”

Direksiyonsuz Araba

Şu an için dünyanın en önemli sorunlarından birisi kuşkusuz ulaşımdır. Hem mesafelerin uzun olması hem de petrole bağımlılık bu noktada engel oluşturuyor. Dünyadaki siyasi gelişmeler, savaşlar, bazen de yaşanan diplomatik krizler nedeniyle fırlayan petrol fiyatları ulaşımı olumsuz etkiliyor. 2050 yılına gelindiğinde ulaşım için kullanılacak araçların büyük çoğunluğu elektrikli olacak. Fosil atık neredeyse kullanılmayacak. Araçlar elektrikli olunca şarj istasyonları çoğalacak, birkaç dakikada dolan bataryalar üretilecek. Bugün için denemeleri yapılan sürücüsüz araçlar o zaman dolaşımda olacak. Sürücünün olmadığı araçta doğal olarak direksiyon da olmayacak.

Elektrikli Uçak

Elektrikli uçaklar, şu an proje aşamasında. Ancak bu teknolojinin gelişmesi ve sonrasında da çoğalması 2050 yılını veya hemen sonrasını bulacak gibi görünüyor. Dikey iniş ve kalkış yapabilecek araçlar gelişeceği için onlara uygun pistlerle de karşılaşacağımızı hatırlatalım. Yine bu dönemde dronlar en gözde araçlar arasında olacak. Kargodan taşımaya hatta güvenliğe kadar her sahada kullanılacak olan dronların mega boyutlu olanlarıyla da tanışacağız. Dronlarla küçük paketlerden evlere kadar her şey taşınabilecek. Yine fütüristlere göre 2050’de hava taksilerini günlük hayatımızda görebileceğiz. Ulaşımla ilgili bu saydığımız alanlarda şu an için birkaç küresel şirket çalışmalara başlamış durumda. Hatta bu projelerin ARGE çalışmaları için milyarlarca dolar ayırmışlar bile.

Biraz daha ileriye gidersek yolların üç boyutlu olacağını söyleyebiliriz. Daha doğrusu ünlü milyarder Elon Mask yolların tridi yani üç boyutlu olması gerektiğini söylüyor. Buna bağlı olarak da zemine yaslanan bir araçtan ziyade uçan bir arabanın varlığından ve havada bulunan bir tünelden söz etmemiz gayet olası… Daha kullanışlı tünel için geliştirme çalışmaları yapılıyor ve The Borring şirketi şehirlerin altında deney amaçlı küçük tüneller kazıyor. Buradaki amaç şehir altlarında binlerce küçük tüneller yapmak. Belki bilim kurgu filmlerde izlediğiniz yer altı şehirleri de bu noktada gerçeğe dönemeye başlayacak.

Hyperloop isimli tren, uzun mesafeleri kısaltacak. Bu basınçsız tren, yüksek hızı sayesinde mesafeleri yedide bir orana düşürecek. Bu teknoloji başarıya ulaşırsa eğer uzun mesafelerde uçak kullanılması da büyük oranda tarihe karışabilir. Elektrikli uçaklar kıtaları ve okyanusu aşmak için kullanılacak. Bu uçaklarda geliştirilmiş piller olacak. Tabii bu noktada esas devrim, uzaya çıkmak için kullanılan roketlerin hayatımıza girmesi olacak. Şimdilik sadece düşünce aşamasında olan bu fikir Elon Mask’a da cazip gelmiş olacak ki “Star Ship” adını verdiği bir roketle insanları taşımak istiyor.   

Enerjimiz Güneşten

2050 yılında karşılaşacağımız muhtemel yeniliklerden birisi de enerji alanında gerçekleşecek. Şu an için pahalı olan güneş enerjisi teknolojisi 2050 ve sonrasında çok daha makul seviyelere inecek. Güneş ve rüzgâr gücünden faydalanmak yıllardır düşünülen, üzerinde araştırma yapılan bir alan… Ancak yenilenebilir enerji denilen bu alanda halen bazı açmazlar bulunuyor. Kapalı havalarda yeterli enerji depolama problemi olarak görülen bu açmaz 2050’de olmasa da hemen sonrasında aşılacak gibi duruyor. Yenilenebilir enerji ile dünyada kullanılan elektriğin yarısını karşılama hedefi bu açıdan önemli. Bu arada füzyon gücü de ilerleyen yıllarda karşımıza çıkacak ve füzyon santralleriyle karşılaşmamız çok olası bir durum.

Uzay Yarışı

2050 için değişmeyecek konulardan bir tanesi belki de uzay yarışı. Bu yarışın içinde Amerika, Çin, Türkiye’nin olacağını biliyoruz. Polonya ve Rusya’nın da dâhil olacağını öngören stratejistler var. Ancak şu an için bu yarış küresel şirketler arasında devam ediyor. NASA, Space X, RTX, Blu Orjin gibi dev firmaların neredeyse tamamı uzay araçları konusunda çalışmalar yapıyor. 2050 ve sonrası için uzay yolculuğu ve uzayda koloni kurma düşüncesi konuşuluyor. Bu düşünceye bağlı olarak da uzay seyahatini kolaylaştıracak, seyahatin zamanını azaltacak araçlar geliştirilmek isteniyor. Eğer Mars yolculuğu ve Mars’a koloni kurulması gerçekleşirse, teknolojik gelişmeden çok daha fazlasına ihtiyaç duyulacağı kesin. Şu an için fütüristlerin öngörülerine bakacak olursak önümüzdeki otuz yıl sonunda uzay yolculuğu yapmak, ayda kalıcı bir koloni kurmak, uzay otelleri ve Mars’ta yerleşen insanlar göreceğimiz yeniliklerden bazıları.  

Davut Bayraklı

İlgili Yazılar

İnsanın Dizaynı ya da Trans Hümanizm
Teknolojik Tekilleşme

 

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • T. Tarık , 16/08/2022

    FEZA PİLOTU

    Yirminci Asrın ablak yüzlü feza pilotu!
    Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu?
    Bir odun parçasına at diye binen çocuk!
    Başında çelik külâh, sırtında plâstik gocuk.
    Uzaklıkları yenmiş fâtih edasındasın|
    Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın!..
    Allah’a dil çıkarır gibi küstah bir yarış…
    Farkında değilsin ki, Ay dünyaya bir karış.
    Fezada milyarlarca ışık yılı, mesâfe;
    Seninki, saniyelik zafer, ilmî hurâfe!
    Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
    Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kabalık;
    Fezada ‘’Allah diye bir şey yok’’ iddiası!!!
    Gel gör, kaç füzeye denk, bir müminin duası;
    Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
    Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.
    Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
    Kalptedir, ölümsüzlük kefili kutsî imza.
    Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
    Bizdedir, ve bizdedir Arş’a giden astronot.
    Ve mekândan arınmış ve zamandan ilerde,
    Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.

    Bizimkiler ışığa gem vurur da binerler;
    Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler…

    Necip Fazıl Kısakürek

  • Mars'a yerleşen bir koloni , 15/08/2022

    sevgili davut abi, bu kadar gelen yenilikler arasında bekleyen beklediğine kavuşuyor mu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir