Edebifikir-Mantık Atölyesi’nin üçüncü dersi, 12 Ekim Cumartesi günü İstanbul Mostar Gençlik Derneği’nde gerçekleştirdi. Sulhi Ceylan bu derste; kavram, kavram çeşitleri ve beş tümel konularına değindi.
DERS NOTLARI
Mantık ilminin gayesi kıyastır. Kıyasla bilgiye ulaşılır. Kıyas yapılabilmesi için elde kavramların olması gerek. Kavramlar, kıyas yapabilmek için önermeleri oluşturan alt birimlerdir. Bir nevi önermelerin kelimeleridir. Ama her kelime kavram değildir.
Kavram
Kavramın klasik bir tanımı var, tüm mantık kitaplarında geçer: “Kavram, bir objenin zihindeki tasavvurudur.” Fakat kavramın ana özelliği soyutlanarak elde edilmesi. Kavram, bir soyutlama işlemidir. Mesela, ben burada birkaç arkadaşı gösterebiliyorum. Bunlar canlı, objenin konusu. Fakat ben “insan” dediğim zaman artık buradaki arkadaşlardan soyutlayarak üste çıkmış oluyorum. Artık arkadaşlar burada olmasa dâhi ben insanlardan bahsedebilirim. Ama ilk başta insandan bahsedebilmek için bunun türleri olması gerek, tekil türlerden soyutlayarak üste çıkmam lâzım. Örneğin, kavram olarak “kitap” doğada yoktur. Doğada bulunanlar onun somut biçimidir: “Mantık Kitabı”, “Hukuk Kitabı” vs. Klasik felsefede kavrama “ide” de denir.
Ben kitabı düşünürken bütün kitapları kapsayan üst bir kitaptan bahsediyorumdur. Dolayısıyla “hukuk kitabı” ya da “fıkıh kitabı” değil. Buna kavram deniyor. Kavramı dil ile ifade ettiğimiz an terim oluyor. Çünkü kavram zihinseldir, düşüncedir, idedir. Kavramlardan önermeler; önermelerden kıyas oluşur.
Peki, hayâl ve kavramın farkı ne o zaman?
Kavram, hayâlden farklıdır. Hayâl, bize özeldir. Belli bir objenin ve anın bize göre tasarımıdır. Mesela kafamızda bir at tasarlıyoruz. Atın iki tane kanadı olsun, pembe renkli olsun, vs. İşte bu tasarladığımız at hayalidir. Fakat bu hayâl, at kavramını karşılamaz. Çünkü kavram olarak at tüm atları kapsar ve hiç birini dışarıda bırakmaz. Yani hayâl ve kavram farklıdır. Hayâl bir tasarımdan ibarettir; kavram ise geneldir. İnsanlar kavramlarla düşünür. Aristoteles’e göre kavram, “objenin tanımının bir kelimeyle ifadesidir.” Tanım ise önermeler kurmayı, bir hükümde bulunmayı gerektirir.
Klasik mantıkta delâlet şöyle tanımlanıyor: “Delâlet, öyle bir şeydir ki onu anlamaktan başka bir anlamak lazım gelir.” Delâlet, 6 bahistir.
1. Sözlü Tabiî Delâlet: Misal, ödevini okumayan arkadaşlar var içimizde. Ben, “Ah!” dedim. Buradaki “ah” ifadesi, benim üzülmemi ifade ediyor. Buna sözlü tabiî delâlet denir.
2. Sözlü Aklî Delâlet: Örneğin, uçağın sesini biliyoruz. Uçak geçince bakmadan, sesinden anlayabiliyoruz. Yani uçağın sesi uçağa delâlet ediyor, işaret ediyor.
3. Vaz’i Delâlet: İnsan, “düşünen hayvan” olarak tanımlanıyor. Yüz yıllardır böyle. “insan” dediğimizde akla hemen düşünen hayvan tanımı gelir. Hayvan, canlı anlamında kullanılır. Yani insan kavramı, düşünen hayvana delâlet eder. Çünkü konuşmak, insanı tüm diğer benzerlerinden ayıran ana özelliğidir.
4. Sözsüz Tabiî Delâlet: Mesela arkadaşlar ödevleri okumadı ve bu sebeple, benim yüzüm düştü. Kızdığıma ya da üzüldüğüme delâlet eder.
5. Sözsüz Aklî Delâlet: Bir yerden duman çıkıyorsa ateş vardır. Sözsüz aklî delâlet budur. Bu tamamen mantıkî bir kuraldır; “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”
6. Sözsüz Vaz’i Delâlet: Trafik ışıkları buna örnektir. “Sağa Dönülmez” işareti varsa sağa dönemezsin. Bu, sözsüz vaz’i delâlettir.
Tümel Kavram
“Bir kavram, bir sınıfın tümüne işaret ediyorsa, yani kaplamının tümüyle ele alıyorsa buna tümel kavram denir.” Tümel kavramı ifade edebilmek için “bütün”, “her” ve “hiçbir” kelimelerinden yararlanırız. “Hiçbir kitap” dersek, hepsini olumsuzlaştırırız. Tümel, yani sınıfının hepsini içine alan. Tikel ise, kavramın kaplamının yalnız bir parçasıdır. “Bazı insanlar” gibi.
Soyut-Somut Kavramlar
Soyut, “zihnin dışında konusu bulunmayan, varoluşunu bir başka şeye borçlu olan ve ancak zihinde başka şey ile ilişki içinde bulunan nesnelerin niteliğini gösteren kavramdır.” “Arkadaşlık” gibi. Arkadaşlığı gösteremeyiz, bu soyuttur. Somut ise, zihnin dışında konusu bulunandır. “Arkadaş”ı gösterebiliriz, Furkan, Adem gibi…
Kolektif Kavramlar
“Bireyler grubunu ifade edipte grupta gerçekleşen kavramlara kolektif kavram denir.” Ordu, sendika, meclis, aile ve üniversite gibi.
Distribütif Kavramlar
“Bireyler grubunu ifade edip grup da değilde bireyde gerçekleşen kavramlara distribütif kavram denir.” Asker kavramı ordu mensubu, milletvekili kavramı meclis mensubu olmakla anlam kazanır.
Olumlu – Olumsuz Kavramlar
Sıfat, nesnede bulunuyorsa olumlu, bulunmuyorsa olumsuz olur. “-sız, -siz” ekleri olumsuz yapar. Örnek, “çalışkan” olumlu, “haysiyetsiz” olumsuz.
Olumlu terimler, işaret ettikleri nesnelerde bir niteliğin varlığını bildirirler. “Cesur, medenî, iyi, mutlu, kuvvetli” gibi. Olumsuz terimler ise birtakım niteliklerin bulunmadığını bildirirler. Örneğin “korkak”. Korkakta cesaret bulunmaz, zayıfta güç yoktur. Yani kısaca olumsuz terimler, “-sız, -süz” gibi takılarla veya “olmayan” gibi ifadelerle meydana getirilebilirler. Ancak “-sız, -süz” eki takılarıyla belirtilen her terim, olumsuz olmayabilir. Misal, “kusursuz”. Bu olumludur, çünkü olumlu bir mânâ kastediliyor. Tüm olumsuz kavramlar, “yoksulluk kavramı” olarak da ifade edilir.
Karşıt ve Çelişik
Bu; “Biri diğerinin olumsuzu durumunda olan iki kavram arasında ortak bir kavram yoksa bu iki kavram çelişik, varsa karşıt” olarak tanımlanıyor.
“Beyaz” ve “siyah” arasında gri vardır. Bu sebeple “beyaz” ve “siyah” karşıttır. Ama “beyaz” ile “beyaz olmayan” çelişiktir ve arasında hiçbir orta kavram olamaz.
Mahiyet (Ne’lik), Hakikat (Gerçeklik), Hüviyet (Kimlik)
“Tümel bir kavramın, yalnız zihindeki fertleri dikkate alınırsa buna mahiyet denir.” Örneğin, “öğrenci.” Mahiyet, bir şeyin tasavvurunun “ne olduğu”dur.
“Tümeli, bir kavramın zihin dışındaki fertleri dikkate alınırsa “hakikat” denir.” İlk örnekte öğrenci dedik. Hakikati “üniversite öğrencisi” hakikat, bir mahiyetin dış dünyada gerçeklik kazanmasıdır.
“Hakikati olan bir kavramı, ana nitelikleriyle ortaya koyup, diğerlerinden ayırmaya “hüviyet” (kimlik) denir.” “İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Öğrencisi” gibi. Yani, mahiyet öğrenci; hakikat üniversite öğrencisi; hüviyet İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi. Ama mahiyeti olan her kavramın hakikati ve gerçekliği olmayabilir. Misal, Kaf Dağı, Anka Kuşu.
İçlem-Kaplam
Kaplam, bir kavram içine aldığı bireylere işaret ederse o bireyler o kavramın kaplamıdır. Örneğin, “Ahmet, Veli” gibi bireyler, insan kavramının kaplamalarına girer.
“Bir kavram içinde aldığı bireylerin ortak niteliklerine, sıfatlarına işaret ederse o nitelikler o kavramın içlemini teşkil eder.” Örneğin, “Ahmet, Veli” gibi bireyleri insan kılan “duygulu olmak, akıllı olmak” gibi niteliklerdir. İşte bu nitelikler insan kavramını içlemini oluşturur. Dolayısıyla içlem içine alan; kaplam içine giren.
Tam Girişimlilik – Eksik Girişimlilik
İki kavramdan yalnız biri diğerinin bütün fertlerini içine alırsa buna tam girişimlilik denir. Ama iki kavramdan her biri diğerinin bazı fertlerini içeri alırsa buna eksik girişimlilik denir.
Beş Tümel
Felsefe, varlığı anlamlandırmaya çalışıyor. Bunun içinde kavramlara ihtiyaç var. Sınıflandırmaya… Çünkü insan, tür ve cinslere ulaşırsa, tüm varlıkları sistemleştirir, belli şeyler belli şeylerin altına koyar. Bu sayede varlığın bütünlüğüne anlam verir. Bitki kavramını bilmiyorsak, gördüğümüz nesnenin bitki olup olmadığını bilemeyiz. Aristo’ya göre tekilin bilinmesi ancak tümeli bilmekle mümkündür.
1. Cins: “Ortak özellikte olan iki kavramdan kaplamı daha fazla olandır ve altında türlerin sıralandığı şeydir.” Cins, “bunlar nedir?” sorusuna verilen cevaptır. “At, köpek, serçe nedir?” diye sorduğumuzda cevap “hayvan”dır. “Hayvan” cinstir yani.
2. Tür: Cinsin altındadır. “Gerçekleri aynı olan birçok şeye “bunlar nedir?” sorusuna verilen cevaptır.” “Adem, Elif, Gaye nedir?” diye sorulduğunda “insan” şeklinde karşılık verilir. “Tür, aynı zamanda ortak özellikte olan iki terimden içlemi daha fazla olan kavramın ya da cinsin altında sıralanan şeydir.” Örneğin, kuş cinsinin türüne papağan, saka, serçe girer.
3. Ayırım: “Ayırım ile tür arasındaki fark da şöyle açıklanabilir. Tür, “O nedir?” sorusunun cevabı olurken, ayırım “O hangi şeydir? sorusunun cevabıdır. Örneğin, içki gösterilerek “O nedir?” diye sorulduğunda cevap olarak “O içkidir” denir. Bundan sonra “O nasıl bir içecektir?” diye sorulduğunda cevap “içki sarhoş edici bir içecektir” şeklinde olur. İşte ayırım, onun “sarhoş edici” olmasıdır.”
4. Hassa: “Bir türe veya kişiye ait olup aynı cinsten diğer bir şahısta bulunmayanı.” Yani ona özgü. İnsanı saçları beyazlayan varlık olarak tanımlamak gibi.
5. İlinti: “Fertlerde geçici olarak bulunmakla birlikte, varlığı ferdin varlığına bağlı olmayan, diğer fertlerde de olabilen özelliklerdir.” İlk üçü, yani cins, tür, ayırım, bunlar özseldir, değişmez. Ama son ikisi değişebilir.
Aristoteles’e göre, “ilinti ne tanım ne hassa ne de cins olmayıp nesneye ait olan bir şeydir veya hangisi olursa olsun bir tek ve aynı şeye ait olabilen ya da ait olmayan şeydir, sözgelimi oturmuş olmak aynı bir varlığa ait olabildiği gibi ak da böyledir, çünkü hiçbir şey aynı nesneyi kah ak, kah ak-olmayan olmaktan alıkoymaz”.
Aktaran: Adem Suvağcı
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (1. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (2. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (3. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (4. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (5. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (6. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (7. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (8. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (9. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (10. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (11. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (12. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (13. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (14. Hafta)
Mantık Atölyesi – Ders Notları – (15. Hafta)
3 Yorum