Kırın Şemsiyeleri Yağmur Yağacak!

Söyleşi Notları

Mayıs ayı bu yılki bereketini yağmurlarıyla indirdi, bu çok güzel. Kavruk dudaklarımız ıslandı. Islaklık ve nem… Bir şeylerin filizlenmesi için belki de naif bir im. Kendine âşık eden bu güzel mevsimde böyle bir ılık ayın ilk cumartesi konuğu yazar Işık Yanar’dı. Mostar Gönüllüleri Derneği’ne doğru yola koyulmak için evlerimizden çıkarken bizleri serin bir hava yakalamıştı ensemizden. Yağmurların yer yer sürprizler yaptığı Mayıs ayında, Işık Yanar‘ın ‘Şemsiye Tamircisi’ kitabıyla kırılan kalplerimizi onarmaya gidiyorduk. Sahiden kalplerimizi rikkatli elleriyle onaracak bir tamirci çıkar mıydı karşımıza?

***

Işık Yanar’ın ikinci romanı ‘Şemsiye Tamircisi’ biteviye yaşanan hayatın içinden çıkıp gelen bir beklenenin üzerine kurulan ve içinde ümitvar duyguların başat olduğu bir özgün roman. Mesih’in dünyaya inzalini/teşrifini bekleyen insanların duyu dünyalarını, gizil düşlerini açığa vuran bir kaderin gerçekleşme sürecidir romanda gezinen duygu hâli.

Salt metafizik unsurlara sıkışıp kalmayan zahiri dünyanın gerçekçi acılarına da dokunan gerçekten bir Mesih’i beklemenin olağanüstü heyecanını, fedakârlıklarına şahit olacaksınız. Bir taş kadar sahici ve açık tasvirleriyle romanın, kitaptan çıkıp yaşadığınız sokağa akmasını sağlayan iyi bir anlatım kanalı yakaladığını hissedeceksiniz. Bu bağlamda Işık Yanar’ın mekân – kurgu boyutlarını iyi bir işçilikle imar ettiğini çok rahat görebiliyorsunuz kitapta. Romandaki bütünlüğün bir şiir gibi akması ise romana rahatlıkla adapte olmanızı sağlıyor.

Ağdalı söz ve tümcelerden arınmış, fantazya dünyanın sisli ve renkli dumanlarını yakan gerçek bir bilge gibi okuyucusuna hikmetli pencereler açan yazar Işık Yanar’ın ‘Şemsiye Tamircisi’ romanı okunmayı hak ediyor.

Mostar Gönüllüleri Derneği’nin konuk yazarı Işık Yanar, Sulhi Ceylan’ın kitapta imlediği satırlara şerh düşerken dinleyiciler kendilerini modern zamanın eprimiş kıvrımlarında buluyordu. Kitapta okuyucuların merakını celbeden konulara da açıklık getiren Yanar sohbetini ve tecrübelerini dünyayı izlediği gözlerden karşısındaki gözlere bir bir tevdi ediyordu.

Söyleşiden bahisle açılan konular insicamını, yer yer hayatın hakikatle mündemiç olduğu anlara yer yer sosyolojik tespitlere bırakıyordu. Kitap üzerinden seyrini bulan karşılıklı hasbihâlleşme esasında romanın gerçek hayata evirilen patika yollarıydı.

***

Şimdi yağmur yağıyor sevgili okur, sokağa çıkarken size bir uyarı: şemsiyeleri kırın ve öyle girin yağmurun altına. Şemsiyesi olanlara da keskin bir bakış atın, atın ki utansınlar bireyci muhafazakârlıklarından.

Büyük Kongo Cumhuriyeti’nden aktarabileceklerimiz bu kadar sevgili okur. Gökyüzünden ayrı kaldığımız bu kadar yeter. Bizim biraz sokağa çıkmamız gerekiyor…

Abdullah Karaca

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • Ekin Zamanı , 23/05/2014

    Abdullah Karaca’nın üslubuna ve duygu dünyasına hayranım!

  • tankut tiran , 10/05/2014

    eprimiş kıvrım ne?

  • plazada yaşayan adam , 09/05/2014

    “Şimdi yağmur yağıyor sevgili okur, sokağa çıkarken size bir uyarı: şemsiyeleri kırın ve öyle girin yağmurun altına. Şemsiyesi olanlara da keskin bir bakış atın, atın ki utansınlar bireyci muhafazakârlıklarından.”

    çok sağlam kroşe!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir