Hepinizi Kurşuna Dizmek İstiyoruz!

Ne mi oldu?

Mehmet Raşit’in “Kubbelerin Gölgesinde İslam Şehirleri” kitabı çıktı. Çok sevindik.

Bu arada Yahya Kemal, Dücane Cündioğlu, PaveseNietzscheElias Canetti ve Konfüçyüs’e yüzde yüz hak veriyoruz. Anladınız siz meseleyi…

Ömer Ertürk, Kayseri’yi suyolu etmiş. Bu meseleyi de anladınız.

Canımızın çok sıkıldığını söylemiş miydik?

Pythgoras, başkalarına öykünmekten insanları sakındırırdı. Üstat iyi ki bizim çağımızda yaşamamış.

Sezai Karakoç’un Kalorifer adlı şiiri ekibimiz arasında tartışmaya yol açtı. Merak edenler şiiri okuyuversin. Bu sebeple “Modern Türk Şiirinde Sezai Karakoç’un Kalorifer Şiirinin Yeri” başlıklı bir tartışmalı panel tertip etmeyi düşünüyoruz. Düşünmek kötü bir şey ama…

Bazı kadınların çok güzel olmasının felsefi bir problem olması problemini filozoflar hâlâ masaya yatırmadı. O günler de gelecek mi acaba?

Bu arada Bilal Can’ın son şiiri Türk Dili dergisinin ocak sayısında yayımlandı. Türkiye’de dergi çıkacak da Bilal Can’ın şiiri ya da yazısı olmayacak,  mümkün mü böyle bir şey?

Israrla Abdullah Karaca hakkında bir şey yazmamaya devam edeceğiz.

O değil de dünyanın tadını bırakın, tuzu bile kalmadı. Biberi zaten yoktu. Ne yapsak ki? Toprak bizi mi çağırıyor?

Modern Türk şiirinin doğası hangi ağaçları sever acaba?

Çok pis pislik yapasımız var Kadıköy ile ilgili… Birilerini dövme isteğimiz her geçen gün artıyor. Denize bakmak bile bir zaman sonra acı veriyor. Dünya dönüyor bu arada!

Feyza Yapıcı iyi yazıyor, söyleyelim.

Balıkların, denizin içinde olduğu ve her an deniz suyuna temas ettiği halde denizin ne olduğunu bilmedikleri söyleniyor. Gerçek körlük bu olsa gerek. İçimizde sazan var mı?

Birden kış gelir bazan, bazan kış hayatımıza gelir… Tedirginlik dört yandan kar gibi yağar kalbimize. Hayat budur…

Sonra mı, sonra biz büyüdük ve günahı tanıdık.

DİĞER YAZILAR

4 Yorum

  • yunus f. , 25/01/2014

    ” cani skilanin sucu kendindedr” demis c.pavese

  • soru yok, düşünmek mi; asla!;Enes Bayoğlu , 25/01/2014

    (trrrrum!
    trak tiki tak!)
    canınız çok mu sıkıldı,yapılabileceklerden biri:bir taş daha alıp taşı taşa kırdırmak.belki bir şiir daha mırıldanıverir bu sesin şiddetli taarruzu.
    ne de olsa yazmaktan öte ne var konuşulmayan kapıların ardında
    ve bir harftir sıkıntınızın panzehiri: -ELİF-
    ve zehirleri çok basite indirgemekteyiz gün be gün…
    sormadan edemeyeceğim yine; sahi ne zaman eriyeceğiz???

  • Nezaket , 25/01/2014

    S. C. için endişeleniyorum…

  • nişanlı , 25/01/2014

    Stefan Zweıg’ın Satranç kitabında metafor nasıl ki satranç ve tahtasıdır, Kalorifer şiirinde de kalorifer ve borular metafordan ibarettir. Kişileştirme imgesiyle dolup taşmış bir şiirdir. Neşeli vakitlere doğru kalorifer/ odadan yiğit borularıyla geçer. Acaba bir başlangıç ve bir bitiş noktası olan bir boru bir insana veya daha doğrusu insan hayatına benzetilmiş olabilir mi? yanmak hiçbir zaman insanı mutlu etmez. şairler müstesna zira yanmak şairin ana malzemesi Allah2’ın şiir yazabilmek için koyduğu imtihanıdır. borular ve kalorifer kesinlikle o şiirde şairi anlatmaktadır.

    Örneğin; Köşe şiirini Üstad’la konuşurken, yazılış tarihlerine bakarsanız şiirde ne anlatılmak istediğini görürsünüz. şiirde şairi bulmak isteyenler mutlaka hayatına vakıf oldukları nisbette bulabilirler şairi ve anlatmak istediğini. bu yüzden şiir gözüyle bakıldığında belki basit bir şiir gibi görünüyordur
    ama bence panel yapılmadan önce İstanbul’a geldiğimde beraberce Üstad’ın yanına gidip bu şiiri konuşalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir